Daha önce de köşemde yazdığım gibi; mali disiplin ve sürdürülebilir ekonomi yaratmak adına 20 yılı aşkın süredir yapılan protokoller, sonucu itibariyle maalesef duvara toslamıştır.

Bilindiği gibi; pek uygulanmayan protokollerden biri daha geçtiğimiz hafta imzalandı. Ancak ne üzücüdür ki; KKTC 2025 bütçesi fiili iflas anlamına gelen tarihi bir açık ortaya koymaktadır. Bu açık karşısında, Türkiye’den beklenen sıcak para akışı savunma harcamalarını dahi karşılamazken hükümet devamlı finans kuruluşlarından borçlanma zorunda kalmaktadır.

Finans kuruluşlarından devamlı borçlanmak üretim ve yatırım için gerekli fonların mevcudiyetini azaltıp maliyetini arttırdığından ekonomide Dışlama Etkisi (Crowding Out) kaçınılmaz olmaktadır.

Özellikle maaş gibi cari giderleri karşılama telaşına düşen hükümet kaynak bulma adına kara paradan dahi medet umar duruma gelmiştir.  Kara paranın varlığı Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) tarafından yapılan açıklamadaki gibi sırf günü kurtarmaya dönük bir davranış olup kesimlikle yatırım iklimini ve ekonomiye duyulan güveni olumsuz etkilemekte ve sözde amaç edinilen sürdürülebilir ekonomiye ulaşımı güçleştirmektedir.

Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre; Resmi Gazete’de yayınlanan yeni yasa ile yurt dışında bulunan itibari paraların yüzde üç vergi karşılığında ülkeye getirilmesi teşvik edilmekte; bu düzenleme kayıt dışı gelirleri meşrulaştırırken ekonomiye istihdam ve katma değer sağlayan kayıtlı işletmelere hiçbir teşvik sunmamakta; Yatırım ortamının güven vermediği bir ülkede, getirilecek bu paraların ekonomiye kazandırılmak yerine, yalnızca bankacılık sistemi aracılığıyla ‘aklanarak’ tekrar yurt dışına çıkması kaçınılmaz olmakta; ve benzer düzenlemelerin gelecekte de yapılabileceği beklentisini yaratarak kayıt dışı gelirlerin yurt dışında biriktirilmeye devam edilmesini teşvik etmektedir.

Gölge ekonominin (kara para ve diğerleri) büyümesini sağlayan ve besleyen faktörler çok sayıda ve karmaşık olmakla birlikte, literatür şunları en önemlileri olarak kabul etmektedir: aşırı vergi yükü, hükümetin işletmelere yönelik aşırı düzenlemesi ve hükümet organlarının (vergi, yargı, polis ve diğer otoriteler) zayıf performansı.

Sürdürülebilir ekonomiyi imkânsız kılacak ölçüde gölge ekonomi çok büyüdüğünde toplum üzerinde birçok zararlı etkiye sahip olur. Bunlar vergi gelirlerinin kaybı, üretkenliğin azalması, çalışanların korunmasının eksikliği, haksız rekabet, ekonomik göstergelerin bozulması, kurumlara olan güvenin azalması ve ulusal güvenliği tehdit eden suç faaliyetlerinin artmasıdır.

Kayıt dışı ekonomi ve kara paranın elini kolunu sallayarak dolaşması yukarıda da vurgulandığı gibi; sürdürülebilir ekonomiye engel teşkil edecek şekilde rekabeti bozar, kamusal malların niceliğini ve kalitesini düşürür, yatırım ve büyümeye engel teşkil eder, ekonomik kurumları ve toplumsal tutumları bozar.

Sonuç olarak; iflas eden KKTC bütçesi karşısında adeta denize düşenin yılana sarıldığı gibi aciz haldeki hükümet günü kurtarmak adına çareyi maalesef kara parada görmüştür. Elbette bütçenin iflası kara para seviciliğini tek başına açıklamamaktadır. Ekonominin dayandırıldığı kayıt dışılığa duyarlı sektörler ile patronaj sisteminin esareti altındaki siyaset kurumu ve finansmanının ortaya koyduğu dinamikler kaçınılmaz şekilde buna zemin hazırlamaktadırlar.