Geçtiğimiz hafta bilindiği gibi; Cumhuriyet Meclisi’nde DAÜ yine tartışma konusu oldu. Milli Eğitim Bakanı Sayın Nazım Çavuşoğlu, artık alışıldık üslubuyla futbol terminolojisine uygun olarak defansif bir pozisyondan ofansif bir konuma geçerek DAÜ’de 450 bin TL maaş alan hoca olduğunu iddia etti. Dile kolay dünyada hiçbir emeklinin ve hatta çalışanın alamayacağı yaklaşık 12,100 ABD Dolarına denk geliyor.
Bakanın ortaya koyduğu iddiayı DAÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Kılıç’a bizzat sordum. Aldığım yanıt bir nevi Sayın Bakanı doğrulamaktadır.
Hatırlanacağı gibi; DAÜ’yü özellikle yaşanan mali krizden çıkarıp sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak için imzalanan protokol çerçevesinde bir dizi önlem alınmaya başlanmıştır. Bunlardan en önemlisi ve en fazla polemik konusu edilen konu maaşlardaki düzenlemedir. Bu çerçevede, en fazla göze çarpan ve akademisyenleri bir nevi günah keçisi gösteren astronomik maaşlar aşağıya çekilmiştir. Şöyle ki, üniversitede en yüksek akademisyen maaşı müsteşar seviyesi olan 190,000 TL’ye çekilmiştir. Ayrıca, Rektör de dahil tüm idari pozisyonda olanlar gönüllü olarak makam ödeneği almamayı kabul etmişlerdir.
Çalışan akademisyenler yanında eski statüye göre emekli maaşları DAÜ’den ödenen yaklaşık 40 personel için de düzenlemeye gidilmiştir. Zannedildiğinin aksine emekli personel sadece akademisyenlerden oluşmamakta, aralarında memur ve idari personel de bulunmaktadır. Dolayısıyla, bana verilen bilgiye göre maaşları 50,000 TL ile 450,000 TL arasında değişmektedir.
DAÜ, çalışanlara yönelik yaptığı maaş düzenlemesine paralel emekli maaşlarında da güncellemeye giderek bahse konu ayrıcalıklı kesimden de fedakârlık talep etmiştir. Bu çerçevede, 450,000 TL olan emekli maaşları en fazla maaş alan akademisyenlerin brüt maaşı olan 280,000 TL’ye indirilmiştir. Bu maaş dahi astronomik olup milletvekili, Bakan, Başbakan ve hatta Cumhurbaşkanı maaşından yüksektir.
Kurumun idamesi için maaşlarının düşmesine razı olan çalışanların ortaya koyduğu fedakarlık ve feraseti göstermeyen ayrıcalıklı emekliler, egoizmin pençesinde 450,000 TL’lik maaşı almaya devam etmek için mahkemeye başvurmuşlardır. Yaklaşık 1,200 TL’lik artışın dahi esirgendiği 40,000 TL’nin altındaki maaşla aile geçindirmek zorunda kalan asgari ücretlinin, hepimizin ve hatta tüyü bitmemiş yetimin hakkı yenerek toplanan vergilerle DAÜ’ye aktarılan kaynaklarla ödenen bahse konu ayrıcalıklı emeklileri vicdanları ile baş başa bırakıyorum.
DAÜ’de maaş ve benzeri harcamaların bütçedeki ağırlığını azaltan diğer bir önemli adım ise geçtiğimiz hafta atıldı. DAÜ’de emeklilik ve çalışma statüsü düzenlemesi yürürlüğe girerek sosyal sigorta emeklilerinin görevlerine devam etmesine imkân tanıyan düzenleme hayata geçirildi. Motivasyon yaratması hasebiyle Rektör Prof. Dr. Hasan Kılıç ve DAÜ-SEN Genel Sekreteri Doç. Dr. Hamit Caner de emeklilik başvurusu yaptı. Bu düzenleme ile sigortadan alınan emeklilik maaşı düşülerek DAÜ tarafından gerekli ödeme yapılacak.
DAÜ hakkında olumsuz algı yaratacak tartışmaları devamlı gündeme getirmek yerine başta Lefke Avrupa Üniversitesi olmak üzere ulaştıkları uluslararası başarılar ile yüksek öğretimin yüz akı olan kamu üniversitelerimizle gurur duymalıyız. Bu çerçevede, DAÜ geçtiğimiz hafta çok önemli bir başarıya imza atmıştır.
DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin ortak yürüttüğü Uluslararası Tıp Programı, Tıp Eğitimi Programlarını Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (TEPDAD) tarafından akredite edildi. Türkiye ve KKTC’de bir ilk olan bu akreditasyon sayesinde DAÜ, programın uluslararası düzeyde geçerliliğini tescilleyerek mezunlarına ender olan küresel kariyer fırsatı sunacaktır. TEPDAD, Dünya Tıp Eğitimi Federasyonu (WFME) tarafından uluslararası standartların denetimi ve akreditasyonu için yetkilendirilmiş bir kuruluş olup, Orta ve Doğu Avrupa Ülkeleri Kalite Güvence Ajansları Birliği’ne tam üyedir.