Cenevre – Neden üç kez yazılmış Türkiye kelimesinden oluşan bir başlık seçtim diye düşünenleriniz olacak. İzah edeyim.
Şu an nefesler tutuldu, Cenevre’deki Kıbrıs Konferansı’nın başlaması artık saatlerle hesaplanabilecek uzaklıkta. Gayrı resmi ya da değil, bir masa kurulmuş oluyor.
Eskiden gayrı resmi dendiğinde önemsiz olduğunu düşünür, “Madem gayrı resmi bundan bir şey çıkmaz” derdik. Ama ‘gayrı resmi’ ifadesi, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın A Haber’deki röportajından sonra daha büyük bir anlam kazandı benim nazarımda.
Fidan’a Budapeşte’deki buluşma sorulduğunda, bu tür gayrı resmi görüşmelerin daha yaratıcı ve daha soruna çözüm bulma olanağının tanındığı, daha serbest hareket etme alanının yaratıldığını anlatmıştı. Şimdi bunu bir kenara koyalım ve hatırlayalım.
Mont Pelerin... İki kez Anastasides resmen kaçtı. Cenevre, Crans Montana, cesaretli ve rahat davranan Türkiye’nin ve haliyle Türk tarafının olumlu ve cesur tutumu karşısında çöktü ve yine kaçan Rumlar oldu. Annan Planı sürecinden bahsetmiyorum bile.
Bunu da bir kenara koyalım.
Bir zamanlar Kıbrıs Postası’nı yönettiğim yıllarda, yeniden göreve gelen Büyükelçi Ali Murat Başçeri’yi gazetede ağırlamıştık. Bir ifadesi hiç aklımdan gitmez. “Siz, Doğu Akdeniz yeniden siyasi olarak yeniden yapılanırken, bu yapılanma içerisinde Türkiye’nin söz sahibi olmayacağını, ya da yapılanmaya etkisi olmayacağını mı düşünüyorsunuz?” demişti. Bunu da notlarımız arasına ekleyelim.
Hakan Fidan’ın, seleflerinden farklı olarak, sadece uygulamak değil, Türkiye dış politikasının şekillenmesine etki edebilecek bir pozisyonda olması ile son derece pragmatik ve rasyonel davranabilmesi bana göre önemli.
Tahmin yapmak son derece zor ama bence Fidan, Hrisostulides’in gözünün içine bakıp, “Hadi kardeşim yüreğin söylüyor mu?” diyecek ve masaya bir şey koyacak. Masadaki diğer oyuncular ile Türkiye zaten aynı sayfada. Yunanistan’ın Türkiye’ye Kıbrıs konusunda itiraz edecek durumu yok çünkü Kıbrıs’tan çok daha önemli ilişki ve çıkarları var. İngiltere, ‘üslerime dokunmayan bin yaşasın’ modunda, Kıbrıs Türk tarafından bahsetmeme gerek var mı?
O nedenle Türkiye, Türkiye, Türkiye dedim. İlk Türkiye bizim için, ikincisi Yunanistan için, üçüncüsü İngiltere için. Geriye Hrisostulides kalıyor. Türkiye ona ne söyleyecek kilit o.
Anlayacağınız kurulacak masada, resmi ya da gayrı resmi fark etmez, seyrini yönlendirecek olan Türkiye’dir. Bu seyir elbette ki, bu Kıbrıs beşlisi ile sınırlı değil sadece. Daha ABD konuşacak. Onun da kimin kadim müttefiki olduğunu biliyoruz. Rosemary DiCarlo buralardadır herhalde. Türkiye’nin uluslararası sorun çözmek adına girdiği bu yeni, mantıklı, esnek, pragmatik ve rasyonel tutumuna bel bağlıyorum ve üç kez Türkiye diyorum.