Yakından ilgilenenlerin çok iyi bildiği gibi; “2023 Yılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İktisadi Ve Mali İşbirliği Anlaşması”na göre ‘Kamu Yönetimi ve Kamu Maliyesi Politikaları” Reform Alanı başlığı altında yer alan 1.9 numaralı eylem KKTC Kalkınma Bankası’na ayrılmıştır. Bu eyleme göre; Kalkınma Bankası’nın bankacılık yasasına tabi tutulması sağlanacak (1.9.1) ve Kalkınma Bankasının yeniden organizasyonu ve kredi tahsilatlarının artırılmasına ilişkin yetkilerinin güçlendirilmesine yönelik mevzuat değişikliği yapılacaktır (1.9.2). Bu eylemleri yerine getirmek için ise Türkiye’den Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, KKTC’den ise Başbakan Yardımcılığı, Turizm, Gençlik, Kültür ve Çevre Bakanlığı sorumlu tutulmuştur.

Kalkınma Bankası’na ilişkin reformu gerçekleştirmek için son tarih Haziran 2023 olarak belirlenmesine rağmen aradan geçen altı aya rağmen bu yönde ne söylem ne de eylem açısından herhangi bir ilerleme katedilmemiştir.

Kavramsal olarak Kalkınma Bankalarının önemi ve olması gereken yapılarına kıyasla KKTC Kalkınma Bankası için neden reforma ihtiyaç duyulduğu üzerinde durmak konunun daha iyi anlaşılması açısından yararlı olacaktır.

Kalkınma bankası (aynı zamanda devlet veya kamu yatırım bankası olarak da anılır), geri ödenebilir finansal araçların kullanımı yoluyla belirli bir bölge veya ekonomik sektörde belirli sosyo-ekonomik hedeflere ulaşmayı amaçlayan, çoğunluğu kamuya ait olan bir kuruluştur. Özel yatırım bankalarının yaptığı gibi kâr odaklı yüksek faizli krediler yerine uzun vadeli düşük faizli finansmana odaklanıyorlar. Kalkınma bankalarının çoğunluğu kamuya ait olma eğilimindeyken, yönetimleri genellikle hükümetten bağımsızdır. Kalkınma bankalarının çoğunda, nihai karar verme yetkisine sahip olma eğiliminde olan ve bankanın genel ilkelerini ve stratejik kararlarını belirleyen, genellikle siyasi temsilciler (hükümet bakanları veya hükümet tarafından atanan kişiler) tarafından doldurulan bir Yönetim Kurulu bulunur. Ancak bu bankaların çoğunda, kurumun günlük işleyişinden sorumlu olan ve bankanın finanse edeceği projelere ilişkin kararları veren ayrı bir üst düzey yönetim ekibi de bulunmaktadır. Bu düzenleme, bankaların operasyonlarını yürütenlerin, uzun vadeli hedefler oluşturmaları için siyasi müdahalelerden ve kısa vadeli siyasi baskılardan yalıtılmasına olanak tanıyor. Bu aynı zamanda özel sektöre, projelerin siyasi baskı yerine bankanın genel yetkisine ve en iyi bankacılık ilkelerine göre seçildiğine dair güven veriyor (https://ukandeu.ac.uk/explainers/development-banks/#:~:text=What%20is%20the%20role%20of,use%20of%20repayable%20financial%20instruments.).

Yukarıdan da anlaşılacağı üzere; İngiltere’de olduğu gibi çağdaş ülkelerde Kalkınma Bankaları’nın başarısı belirli koşulların sağlanmasına bağlıdır. Bunlar siyasi müdahaleden bağımsız olmaları, profesyonelce yönetilmeleri, öngörülen sosyo-ekonomik hedefleri maksimum düzeyde karşılayacak fizibil (yapılabilir) projelere finansman sağlamaları ile şeffaf ve hesap verebilir olmalarıdır. Çağdaş bir Kalkınma Bankasının haiz olduğu niteliklere maalesef mücehhez olmayan KKTC Kalkınma Bankası’nın reforme edilme ihtiyacı hasıl olduğundan ‘2023 Yılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması’nda yer almıştır.

Her kurulan hükümetle yönetimi değişen KKTC Kalkınma Bankası’nın en bariz ve net başarısızlık göstergesi kredilerin geri dönüş oranının %50’den az olmasıdır. Ayrıca, verilen kredilerle öngörülen sosyo-ekonomik (istihdam, katma değer, ödemeler dengesine katkı, kamu maliyesine katkı, bölgesel ve yöresel kalkınma gibi…)  hedeflerin ne ölçüde gerçekleştiğine ilişkin etki analizi sistematik ve şeffaf olarak kamuoyuyla paylaşılmadığından belirsizdir ve olumsuz algıya neden olmaktadır. Üstüne üstlük, geçtiğimiz ay basında yer aldığı gibi; üst düzey yönetim ve ilgili bakanın rüşvet talep ettiğine yönelik önemli iddialar/iftiralar devamlı olarak gündemi meşgul etmekte ve maalesef menfi algı oluşturmaktadır. 

KKTC Kalkınma Bankası’nın Bankacılık Yasasına tabi tutulması, Bankanın bağımsız ve özerk durumdaki KKTC Merkez Bankası’nın gözetim ve denetimine verilerek risk analizi ve varlık yönetimi açısından profesyonelce yönetilmesi anlamına gelecektir.

Sonuç olarak; belirlenen son tarih olarak Haziran 2023’ün aşıldığı Kalkınma Bankası Reform eyleminin siyaseten nemalanan veya potansiyel olarak nemalanabilen Bakanlığın sorumluluğunda gerçekleşmesini beklemek paradoksal bir düşünce tuzağına saplanmak anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, KKTC Başbakanlığının inisiyatif almaması ve/veya  Anlaşmada Türkiye kanadının gerekli motivasyonu yaratmaması halinde bu eylemin gerçekleşmesi pek imkân ve ihtimal dahilinde olmayacaktır.