Avrupa Parlamentosu Başkanı bayan Roberta Metsola ‘Kıbrıs’taki yeniden birleşmeye yönelik yolun kolay olmadığını, Avrupa ve Güney Kıbrıs’ın, geleceğin yolunu kendi nesillerinin bulacağı anlayışıyla sabır ve azimle birlikte yürüyeceğini ‘ belirtip Rum tarafına Kıbrıs konusunda desteğini sürdürdü. Sayın bayan belli ki Kıbrıs Cumhuriyetinin eşit egemen kurucu ortağı Türk halkını defterden silmiş halde tamamen yok sayıyor, Kıbrıs’ın geleceğini eninde sonunda Avrupa’nın Rumlarla birlikte yaratacağını söylüyor.
Sayın Başkan siz de dolayısıyla AB ve BM de, Kıbrıs sorununu 21 Aralık 1963’te Türklere silahlı saldırılarla Rumların başlattığını gayet iyi biliyorsunuzdur. 16 Ağustos 1960’ta kurulan ve Türklerle Rumların eşit kurucu ortaklığında Uluslararası Antlaşmalarda imzaları olan Kıbrıs Cumhuriyetinin Aralık 1963’ten beri Rumlar tarafından yıkılmış olduğu açıkça ortadadır. Sayıca üstün olan Rum ortak, silah zoruyla Türk ortağı devletten kovarak Cumhuriyetin bütün organlarını ele geçirdi. 11 Yıl tek taraflı Rumların yönettiği idare tabiatıyla Kıbrıs Cumhuriyeti olamazdı, her ne kadar da 4 Mart 1964’te BMGK’nin 186 sayılı hukuk dışı oldubitti siyasi kararıyla güya Cumhuriyetin yönetimi 3 aylığına geçici olarak darbeci işgalcilere haksızca verilmiş olsa da. Bunun Kıbrıs Cumhuriyeti olmadığı açıkça ortadadır. Türklerin içinde yer almadığı bir Cumhuriyet Kıbrıs Cumhuriyeti olamaz. Hele geçici 3 aylık siyasi 186 sayılı hukuk dışı karar bu gün itibarıyla 734 aya yani 61 sene 2 aya ulaşmış halde iken. Bu Cumhuriyete yapılan birinci darbeydi
11 yıl sonra ise 15 Temmuz 1974’te EOKA B tedhiş örgütüyle Yunan Cuntası işbirliğinde yapılan ikinci büyük darbede Cumhuriyetin adı da değiştirildi ve Kıbrıs Helen Cumhuriyeti olarak dünyaya da ilan edildi. Böylelikle Kıbrıs Ortaklık Cumhuriyeti darbeciler sayesinde tarihe karışmış oldu. Ve siz AB olarak hala Kıbrıs Cumhuriyetinin yaşadığını nasıl kabul edebilir ve saldırgan darbecileri bu Cumhuriyetin tek ve meşru egemeni olarak nasıl tanıyabilirsiniz? Hem darbecileri tanırsınız, hem yıktıkları Cumhuriyeti tanırsınız, hem de darbecileri Cumhuriyetin egemeni diye kabul edersiniz? Böyle bir mantıksızlık olamaz, lütfen mantığınıza hakim olunuz. Ve bu gerçeklere rağmen darbecileri koruyup kollar, masum Türk ortağı da cezalandırıp bir kenara nasıl atarsınız ve yok sayarsınız?
AB olarak darbeci Rum yönetimini güya Kıbrıs Cumhuriyeti! diye üyeliğe almakla darbecilerin yaptıklarına ortak oldunuz. Cumhuriyetin yıkıldığını onaylamış oldunuz, arka çıktınız, Yunanistan’ın şantajlarına boyun eğerek. Referandum sırasında tehditlerle vaatleriniz havada uçtu. Referandumda EVET diyen tarafa mükafat, HAYIR diyen taraf cezalandırılacak dediniz, bol keseden avrolar hava uçtu. Evvela, siz kim oluyorsunuz veya sizin gibi olan diğerleri de kim oluyor ki, bir halkın iradesini tehditlerle şantajlarla vaatlerle kendi istekleriniz doğrultusunda hareket etmesi için ne hakla mecbur edersiniz?
Ne oldu Referandumda, Rumlar yüzde 76 ezici çoğunlukla HAYIR dedi, Türkler de yüzde 65 oyla EVET dediler. Sonuç, bir hafta sonra Rumları sözde Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB’ne aldınız, Türklere de haksız cezalara yenileri eklediniz. İşte AB’nin A D A L E T İ , İNANDIRICILIĞI HEM GÜVENİ !!! Darbeci-işgalci eski Rum ortak imzaladı diye Kıbrıs AB toprağı mı oldu? AB, Türklerin Cumhuriyet ortaklığına hem malına mülküne el mi koydu o imzayla? Cumhuriyette Türklerin VETO hakkı olduğunu unutmayın, şimdi Vetosu geçmez diyorsanız işte o zaman da size bu da Kıbrıs Cumhuriyeti değildir, olamaz derler bayan.
Bölünmeye yer yok derken 2004’te aklınız neredeydi, o zaman da bölünmüş haldeydi, ve siz sorunlu bir ülkeyi AB ilkelerin dei çiğneyerek hem yaşıyor dediğiniz Kıbrıs Cumhuriyeti Uluslararası Antlaşmalarını hem Anayasasını çiğneyerek üyeliğe aldınız. Oldubittilere bir oldubitti daha eklediniz ki tuzu biberi oldu, darbecilere mükafat üstüne mükafat vermekle koruyup kollamakla, arkalarını sıvazlamakla çözümden kaçmalarına sebep oldunuz, dolayısıyla çözüme de engel oldunuz. Böylelikle, işledikleri büyük suçların da örtülmesine çanak tuttunuz. Bakınız, bütün yaptıklarını inkar ediyorlar, siz de öyle. Kıbrıs sorunu 21 Aralık 1963’te başladı bayan 1964’te de BM sözde Barış Gücü geldi adaya. 20 Temmuz 1974 Kıbrıs sorununu bitirdi, eksik olan antlaşmadır. Antlaşmaya da engel olan, 186 kararı ile darbecileri AB’ye almanızdır. Türklerin ortaklığını Rumlar işgal etti onayladınız, sonra da AB Türklerin ortaklık haklarını Rumlardan devraldı mantığınız bu şekildedir. Maşşallah.
Şimdi AB baskı yapar, Federasyon Kıbrıs yeniden birleşmeli, bütünleşmeli birlikte yaşamalı falan. Yahu siz, biz ülkemizde kiminle nasıl yaşayacağımıza da mı karışır kumanda kesersiniz, irademize de karışırsınız, diğer taraftan da yok sayarak? İşte bu tutumunuz bayan, şimdi ayrıyız pek de bize hükmünüz geçmez, da Rumlara yamalanıp birleşirsek eğer 32 dişinizi işte asıl o zaman bize göstereceksiniz. Bu birleşmeden sonra adımız bile geçmeyecek, ondan ora savrulacağız, zira bu güne kadar bize karşı hep haksız tutumunuzdan bu anlaşılıyor. Rum yönetimi, bizim vasimiz değildir, Cumhuriyette Rumların ne kadar hakkı varsa Türklerin de o kadar vardır, siz de Türklerin haklarını işgal etmektesiniz şu anda. Bir de üstünden çıkarsınız? Önce siz, Kıbrıs’ta neler oldu neler yaşandı iyice bir öğrenin bayan Metsola, meseleye sonundan değil başından bakmalısınız. Mesele Avrupai şekilde değil Kıbrıs’ın gerçekleriyle çözülmesi gerekir, kararı da biz veririz başkaları değil.
Geçen yıl ‘ Kıbrıs’ın işgalinin 50’nci yılı’ demiştiniz, Türklerin kurtuluşunun 50’nci yılına. Avrupa’nın meselesi değil, Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Rumlar’ının ve Anavatanlarının meselesidir. Kurtuluş günümüze ‘ trajik yıldönümü ‘ demekle, darbelere ve özellikle Kıbrıs Cumhuriyetine yapılan kanlı darbe ve istilaya destek verdiğiniz açıkça görülüyor bayan. Kalsın mıydı size göre Cumhuriyet darbecilerin elinde?? Türklerle AKEL’ci Rumların hem CB Makarios yanlılarının katledilmesini mi isterdiniz yoksa ?? Otursun muydu bir numaralı çeteci terörist eli kanlı anarşist darbeci Nikos Sampson Cumhurbaşkanlığı koltuğunda? Kalsın mıydı yıktıkları Kıbrıs Cumhuriyetinin yerine ilan ettikleri ‘ KIBRIS HELEN CUMHURİYETİ ‘????? Kıbrıs sorunu AB’nin sorunudur derken doğrudur, zira sorunu katladınız kördüğüm attınız, Arap saçına çevirdiniz. Rahatsız mısınız 50 yıllık asayişten, barut kokusu mu arzunuz? Gazze’nin bu duruma gelmesinde destekleriniz bu yüzden midir ?
20 Temmuz 1974 trajik yıldönümü değildir. Bu Kurtuluş günüdür, yoldan belden tarlasından davarının başından kaçırılan Türklerin, Barış Gücü! refakatinde Hastaneye götürülürken barikatlarda kaçırılan Türklerin, işine gücüne giderken yolda kaçırılan ve canlı olarak kör kuyulara atılarak üzerlerine kireç dökülüp hunharca katledilen masum sivil Türklerin, sözde Barış Gücüne güvenerek silahlarını teslim ettiği halde Rumlara teslim edilen ve Rum çapulcular tatarından kurşuna dizilen 84 Taşkentli Mücahit’in, Atlılar-Sandallar-Muratağa köylerinin 16 günlük bebe, kadın çoluk çocuk yaşlı masum sivil halkın elleri tellerle bağlanıp canlı canlı topluca çukurlara atılarak vahşice katledilenlerin, ve daha bir çok köy ve kasabada katledilen, kaçırılıp kaybedilen masum Türklerin, yıllarca saldırılara uğrayan baskı korku endişe ve zulüm altında tutulan Türklerin kurtuluş ve özgürlük günüdür. Şehitlerimizin kayıplarımızın da huzur bulacağı gündür 20 Temmuz.
11 yılda saldırmadık Türk bölgesi bırakmayan, Türkleri 103 köyden göç ettirerek ablukada tutan, Türk ortağı Cumhuriyetten kovan, her gece devletin Polis karakollarını bombalayan çetecilerin, adayı ENOSİS hayaliyle kana bulayan, Kıbrıs Cumhuriyetine iki kez darbe yaparak yıkan güruha dersini ve haddini bildiren, adaya 51 yıldır Barışı sükunu getiren, BM’nin yapması gerekeni ancak yapmadığını, yapmak istemediğini yapan, Barış için meşru bir müdahaledir 20 Temmuz 1974. Trajik dediğiniz olaylar, 1974 sırasında ve öncesi 11 yılda masum Türk Halkına Rum çapulcuların Yunan Cuntasıyla birlikte yaptıklarıdır sayın bayan. Dersinize iyi çalışınız, zira bu gidişle yıl sonu sınıfta kalırsınız AP Başkanı sayın Metsola.
Kıbrıs Cumhuriyetini yıkanlar, adını değiştirenler, Cumhurbaşkanını devirip öldürdük diyenler, yerine terörist başını atayanlar, Cumhurbaşkanlığı sarayını tanklarla havanlarla ağır silahlarla darmaduman ederek kamyonlar dolusu yüzlerce korumayı katledenler, BM çözüm planlarını reddedenler, Referandumda ezici çoğunlukla HAYIR diyenler, görüşmelerde masaları devirerek çözümden kaçanlar Türkler değildi sayın bayan Metsola. Lütfen tarafların pozisyonlarını şaşırmayınız, hem haksızlık olur hem de ayıp. ADALET .
Parantez açalım. Rum başkan bay Hristodulidis ABD’de dolaşır durur, Güney Kıbrıs ABD ve İsrail arasındaki stratejik ilişkilerin daha da ileriye götürülmesi, yatırım ve enerji alanlarında ek sinerjilere ilişkin olanaklar hakkında görüşmelerde bulunuyor. Be gavolem, Güneyi peşkeş çekmediğin kalmadı tabii revaçta güçlü devletler, kur yapma adetten. Bir da Orta Doğuda Müslüman ülkelerle sıkı fıkı olmaz mı, güya tarafsız. Türkiye nere gitse ayrıldıktan sonra onlar atılır giderler. İsrail de Güney’in dostluğuna çok önem verir, çok ihtiyacı da var. Merak etmesin, komşu bal alacak çiçeği iyi bilir da durun bakalım çirkillo gibi ortada dolaşır sonunda neyle karşılaşacak, hep birlikte göreceğiz bu 7 kocalıyı. Sonunda evdeki bulgurdan da olacağı şüphesizdir, üs verdiklerinden gün gele gitmelerini isteyecekler ammmmma gitmeyecekler, bunlara üslerde ot söktürtecekler.