KKTC’de asgari ücretle ilgili dejavu dedirten ve anlamsızlaşan komisyon toplantıları maalesef amiyane tabirle artık kabak tadı vermiş durumdadır. Yasal olmasına rağmen bu süreç maalesef asgari ücretle çalışan Kıbrıs Türkü açısından son derece yıpratıcı ve onur kırıcı bir hal almıştır.  

Yasaya göre asgari ücret yılda üç kez belirlenebilir hükmüne istinaden devamlı olarak sendika hükümete çağrı yapmakta, hükümet naza çekerek komisyonu toplamakta, işveren kesimi toplantıyı veto etmekte ve/veya çalışanı açlığa mahkûm edercesine devamlı hayat pahalılığının altında asgari ücret artışı önermekte, itirazlar yapılmakta ve dejavu dedirten bu süreç sonunda asgari ücret genelde hayat pahalılığı oranında artırılmaktadır.

Daha öncede köşemde belirttiğim gibi; en liberal ekonomik sistemlerin bulunduğu AB ve OECD ülkelerinde genelde enflasyon oranı kadar asgari ücrette artış yapılırken bizde işverenin çalışana insan değil de meta olarak bakmasının iki temel nedeni bulunmaktadır. Birincisi, Avrupa ülkelerinin aksine kaçak ve kayıt dışı iççi cenneti olan KKTC’de asgari ücretin çok altında köle olarak çalıştıracağı kişi istihdamı mümkünken neden asgari ücrette artış istensin? İkincisi ise işveren kesimi devletten sosyal güvenlik katkı payı ve başka avantalar koparabilmek için çeşitli bahaneler üreterek ‘istemezük’ tavrı sergilemektedir.

İşveren kesiminin toplantıları sabote edip pazarlığa oturmak için ise bu kez ortaya attıkları bahane istatistiki veri ve bilginin hazır bulunmadığıdır. Aslında, paradoksal olan gerçek geçmişte işçi sendikaları geçim indeksi gibi verilerin esik olmasını eleştirmesine rağmen toplantılara katılırken işveren tarafı bu konuda veri eksikliğini mazeret göstererek masayı veto etmemiştir.

22/1975 sayılı Asgari Ücretler Yasasına göre Komisyon, asgari ücreti saptarken aşağıdaki esaslara dayanarak yapar (md.4.2);

a)      Devlet Plânlama Örgütü ile Ticaret Bakanlığınca saptanan geçim indeksi;

b)      İşçi ve ailelerinin insanca yaşam için gereksinmeleri;

c)      Hayat pahalılığı ve genel seyir;

d)      Çalışanların yasalara dayalı olarak elde ettikleri sosyal güvenlik menfaatleri;

e)      Verimlilik, istihdam ve devamlılık gibi benzer ekonomik faktörler;

f)       Çalışanların, Ulusal gelirden sosyal adalete dayalı pay alabilmesi;

Ekonomik Örgütler Platformu’nun şart koştuğu veri ve bilgi yasa gereği yukarıdaki hususları kapsamalıdır.  Bu esaslar dikkate alındığında, Ekonomik Örgütler Platformu çok iyi bilmektedir ki; çalışanlar belirlenecek asgari ücretin üzerinde bir rakam hakketmektedirler.

Öncelikle geçim indeksi ile bahsedilen asgari ücret yasaya göre “işçilere normal bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçi ile eşinin ve bir veya iki çocuğunun yeterli beslenme, sağlıklı konut, giyim, aydınlatma ve ısıtma, ulaşım, çağdaş düzeyde sağlık servisi, eğitim kültür, dinlenme, eğlence ve benzeri temel gereksinmelerini geçerli fiyatlar üzerinden karşılamaya yetecek miktar”dır (md.2).  Asgari ücret eğitim kültür ve dinlenme ihtiyaçlarına dahi yetmezken eğlence ve benzeri temel gereksinmelerini karşılamak mevcut ve belirlenecek asgari ücretle mümkün olmadığını işveren kesimi de pekâlâ bilmektedir. Şöyle ki, Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS), 31 Temmuz itibarıyla dört kişilik bir ailenin açlık sınırını 26 bin 191 TL olarak hesaplamıştır. Ayrıca, Hür İşçi Sendikaları Federasyonu (Hür-İş), sendikanın yaptığı araştırmaya göre, KKTC’de bugün itibariyle yoksulluk sınırını 58 bin 986 TL olarak belirlediklerini açıkladı.

Günümüzde üniversitelerde ve başka kurumlarda çalışan üst düzey kişilerin dahi sosyal güvenlik katkılarının asgari ücret üzerinde yapıldığı gerçeği artık dellal olmuşken çalışanların yasalara dayalı olarak elde ettikleri sosyal güvenlik menfaatlerine yönelik özellikle emekliliklerinde fecaat ile sonuçlanacak bir mağduriyet yaşadıkları ortadır.

Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın açıklamasına göre %80’lere varan kayıt dışı ekonomi ile kaçak ve köle yabancı işçi olgusu dikkate alındığında; KKTC’de çalışanların, ulusal gelirden sosyal adalete dayalı pay aldığını iddia edenin akli melekelerinden mutlaka şüphe edilmelidir.

Sonuç olarak; çadır tiyatrosu halinde bizlere dejavu yaşatan ve çalışanı bir nevi aşağılayan komisyon toplantılarına yapılacak yasal değişiklikle derhal son verilmelidir. Patronaj sisteminin esaretinde olan KKTC’de asgari ücreti siyasi polemik ve istismar konusu yapmaktan behemehal vazgeçmeliyiz. HÜR-İŞ Federasyonu’nun da zaman zaman gündeme getirdiği gibi; asgari ücret enflasyon oranı, büyüme oranı, ortalama ücret gibi değişkenlere bağlı olarak belirli periyodlarda otomatik olarak belirlenmelidir. Şöyle ki; ILO’nun internet sayfasında da görülebileceği gibi Brezilya, Kosta Rika, Malezya, Fransa ve Hollanda’da asgari ücret formülle belirlenmektedir (https://www.ilo.org/resource/56-should-mathematical-formula-be-used).