Öğretmen atamaları tamamlanamamış da ülkede eğitim bir hafta geç başlayacakmış…

  Oturmuş Bakanlar Kurulu karar almış, Resmi Gazetede yayınlamış…

  Okulların açılacağı tarih belliyken, neden bitirememişler bu öğretmen atamalarını?

  Neden hiçbir şeyi zamanında yapmıyorlar?

  Bunu bile başaramayan makamlar neden istifa etmez?

  Hade beceriksizlikten atamaları tamamlayamadınız, peki tüm okulları açmamak, bir hafta ertelemek neyin nesi?

  Atama beklemeyen okullar veya sınıflar derslerini yapsın, ülkedeki tüm öğrencileri cezalandırmak marifet midir?

  Sanki her sene her şeyi tastamam yaptınız, kusursuz başladınız da bu sene ilk kez mi oldu bu?

  Öğretmen atamaları yetişmedi diye tüm okulları açmamak, bir hafta sonraya ertelemek, eğitimde iflasın bir göstergesidir.

  Eğitimi hem yönetemiyorsunuz hem de kendi partisel emellerinize alet ediyorsunuz.

  Şimdi kim inanır size ki okulların bir hafta geç açılması UBP Kurultayı ile ilgili değil diye?

  Hani ülke kurultaya endekslenmemişti, hani kurultay devlet işlerini engellememişti?

  Siz kendi kendinizi tekzip ediyorsunuz…  

  Son yıllarda eğitim hep tartışma konusu, hem de okul öncesinden, özel eğitimden üniversiteye kadar…

   Sürekli olarak eksiklikler, yetersizliklerle gündeme geliyor eğitim.

   Okullarımız ya da eğitimimiz, kimi zaman müdür, muavin, öğretmen, hademe eksikliği, kimi zaman malzeme sıkıntısı, kimi zaman sınıf yetersizliği ile gündeme geliyor.

   Yıpranmış, içine girilemeyecek durumda olan sınıflar yıllardır tartışma konusu.

   Bakanlık ve hükümet, bazı okullardaki binaların riskli olduğuna, Türkiye’deki 6 Şubat depreminden sonra, velilerin de tepkisiyle ikna olabildi.

   Öğrenciler, önce çadırlara, ardından da konteyner sınıflara mahkûm edildi…
   Eğitim Bakanlığında konteyner sınıf aşkı oluştu, yeni yapılan binaların avluları bile konteyner sınıf ile dolduruldu, çocuklara hareket edecek alan bırakılmadı…  

   Dört yılı aşkın bir süredir, “Türkçe bilmeyen yabancı uyruklu öğrenciler” konusu için hiçbir şey yapılamadı, bu çocukların sayısı her yıl artıyor. Bu durum sorun olmaya ve eğitimi olumsuz etkilemeye devam ediyor…  

   Yıllardır öğretmen atamaları ve okul tamiratları okullar açılmadan önce halledilemiyor.

   Çeşitli platformlarda eğitim kalitesinin düştüğü de tartışılıyor; Atatürk Öğretmen Akademisi sınavına girip de sıfır matematik, sıfır İngilizce yapan çok sayıda öğrencinin durumunun infial yaratmış olması gibi…  

   Altyapısızlıktan dökülen okullarda Eğitim Bakanlığı, her şey tamammış gibi haftada iki gün tam gün eğitimde ısrar ediyor…

   Bakanlık popülizm yaparak, sınıfta kalan çocukları ek sınavlar düzenleyerek, yetersiz oldukları halde ısrarla sınıfı geçirtiyor…

  Amacın nitelik olması gerekiyor ama onlar “her ne olursa olsun, herkes sınıfı geçsin” derdinde, velilere şirin görünmek istiyorlar.  

   Maalesef bu ülkede eğitimi “başarı- başarısızlık” üzerinden bile tartışamaz duruma geldik, çünkü çok büyük sorunlarımız var, eğitim skandallara da bulaşmış durumda…

   Bir üniversitede sahte diplomalar dağıtıldı, bir saatte lisans, yüksek lisans diploması verildiği ortaya çıktı, çok sayıda kişiye bu kıyak yapıldı.

   Üstelik bu kişiler arasında devletin üst düzey yöneticileri de var…

   Meselenin içine rüşvet karıştığı da iddia ediliyor, tutuklamalar yapıldı…

   Öte yandan, başka üniversitelerin sahte programları YÖDAK’ın gündemine geldi…

   Daha ne olsun acaba?

   Görüyor musunuz, eğitim bu ülkede berbat durumda, içinden çıkılmaz bir halde.

   Eğitimin sorunlarını kabullenmek istemeyenler, her geçen gün batağa saplanıyor ve ülke insanını da oraya çekiyor.

   Eğitim Bakanı, eğitimde sorun yokmuş intibaı yaratıp, bu yönde açıklamalar yapıyordu ama “Okulların bir hafta geç açılacağını” duyuran Bakanlar Kurulu kararı onu yalanladı, Resmi Gazetede de yayınlanarak tescillendi.

   Hiçbir gerekçe okulların bir hafta geç açılmasının fiyasko olduğu gerçeğini değiştiremez.

   Gerekçesi ne isterse olsun kabul edilebilir değildir.

   Bu yapılan aslında sabırları taşıran, “yeter artık” dedirten bir durumdur…

   Yeter artık, koca bir eğitim camiasını partisel çıkarlarınıza alet etmeyin, insanların sabrıyla da aklıyla da oynamayın, herkesi aptal yerine koymayın…