Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) ile ilgili olumsuz süreç ve iflas algısı maalesef bir türlü bertaraf edilemiyor ve yükseköğretimin gözbebeği günden güne sabun gibi eriyip gidiyor. Aksine, ardı arkası kesilmeyen yanlış uygulamalar ve maksatlı dedikodular DAÜ’nün olumsuz algısını daha da vahim hale getiriyor.
Hatırlanacağı gibi; DAÜ iflasa sürüklendiği ve cari harcamalarını dahi karşılayamadığı süreçte dönemim Rektörü günah keçisi yapılarak istifaya zorlanmış ve rektörlük tembihli bir şekilde değiştirilmiştir. Ancak, yapılan rektörlük değişimine rağmen yine her ay maaşların ödenemeyeceği ve batan geminin malları mantığıyla DAÜ Beach Club gibi varlıkların elden çıkarılacağı veya peşkeş çekileceği gibi söylemlerin ardı arkası kesilmemektedir. Yani Rektörlük değişimi ile sürdürülebilir bir yapı adına önlemler alınmadığı ve alınacağına dair herhangi bir işaret olmadığı ortaya çıkmaktadır. Bu durum üzerine; “Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı ve Doğu Akdeniz Üniversitesi Kuruluş Yasası”na göre Vakıf Yöneticiler Kurulu ve Rektörlüğün görev, yetki ve sorumluluklarına atıf yapılarak DAÜ VKY ve Rektörlüğe aşağıdaki soruların mutlaka yöneltilmesi elzemdir:
1. Yasanın 6(1) maddesi uyarınca “Vakıf Yöneticiler Kurulu üyeleri, eğitim-öğretim alanlarında, kurumların yönetim ve denetiminde, insan kaynaklarının veya yatırımlarının planlanmasında, hizmet içi eğitimde veya sanayide işgücü standartları ve değerlendirmesi alanlarında başarı ile çalışarak deneyim kazanmış ve/veya bu alanlarda travay, tez ve raporlar hazırlamış başarılı kişiler arasından seçilir.” Tüm samimiyetimle soruyor ve yanıt bekliyorum: VYK üyelerinin kaçı bu maddedeki evsafa haizdir?
2. Vakıf Yöneticiler Kurulu (VYK), Vakfın ve Üniversitenin en yüksek karar organı (5(1)) olduğuna göre; Üniversitenin iflasında neden sadece Rektör ve ekibi günah keçisi yapıldı? Eğer eski Rektör iflasın temel müsebbibi ise aynı siyasi irade neden istifaya zorladıkları kişiyi YÖDAK’ın başına getirdiler? Bu mantıktan hareketle, eski DAÜ rektörü ve Yeni YÖDAK başkanı orayı da bertaraf etmek ve kapatmak için mi misyon yüklendi?
3. VYK, Sayıştay Başkanlığı ve diğer denetçilerin raporlarını esas almak suretiyle Cumhurbaşkanına ve Bakanlar Kuruluna sürdürülebilirlik raporu sundu mu? (7(3)Ç).
4. VKK, Üniversite Rektörünce hazırlanan yıllık faaliyet raporunu müzakere ettikten sonra sürdürebilirlik adına hangi kararları üretti? (7(3)D).
5. VKK, nicelik ve nitelik yönünden Fakülte ve Yüksekokulların kadrolarını gelir -gider dengesi sağlayacak şekilde saptadı mı? (7(3)L).
6. VYK, bina ve tesisleri eğitim-öğretim amaçları için hazır bulundurmak, araç ve gereçleri sağlamak ve bu konularda gelişme planları hazırlatarak finansmanı için gerekli önlemleri aldı mı?
7. VYK, Üniversitedeki iş ve görevleri sürekli olarak izlettirerek başarının veya başarısızlığın nedenlerini ve gerekli önlemleri saptadı mı? (7(3)N).
8. Rektör, Üniversitenin kurum ve birimlerinin çalışma koşullarını, verimliliklerini, standartlarını, Akademik ve Yönetsel Personelin etkinliğini izlemek, denetlemek, özlük dosyalarını tutturmak, iş tanımlarına göre iş değerlendirmelerinin yapılmasını sağladı mı? (13(3)). Bu çerçevede, her birimin iş analizi ve norm kadro çalışması yapıldı mı? Her birimde gelir- gider dengesi sağlanacak şekilde sürdürülebilirlik çalışması yapıldı mı? Her birim için performans hedefi belirlenip performans denetimi yapıldı mı? Diğer üniversiteler ile mukayeseli bir şekilde tüm birimlerin ihtiyaç analizi ve varlıklarının fayda maliyet analizi yapıldı mı? Devamlı devletten yani tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemeden ayakta durabilmek için sürdürülebilirlik adına önlemleri hazırlayıp gerekli yere sundu mu? Sürdürülebilirlik adına radikal önlemlerin alınmamasının sorumlusu VYK mı? Rektörlük mü? Yoksa siyasi otorite mi?
9. Rektörlük profesyonel tanıtım ve pazarlama ekibi oluşturdu mu? Eğer oluşturmuşsa üniversitenin öğrencisi bile olmayan yerlere Rektörün devamlı gezip, yiyip-içip harcırah aldığı yönündeki eleştirilere şeffaflık ve hesap verebilirlik adına neden yeterli açıklama yapılmıyor? Bunlar yaşanırken VYK’nın misyonu bostan korkuluğu (Kıbrıs ağzıyla lamburo) mudur?
10. DAÜ’de öğrenim harçları astronomik artırtılırken mevcut rekabet ortamında fiyat esnekliği dikkate alındımı? Yoksa, DAÜ’deki sahte cennetin bedeli öğrencilerin ensesine mi yükleniyor? Ve buna herkes popülizm adına üç maymunu oynayarak seyirci mi kalıyor?
Sonuç olarak; DAÜ’nün KTHY’nin kaderini paylaşmamak adına kurumun sürdürülebilirliği için radikal kararlar behemehal cesurca alınmalıdır. İşte bu noktada, “Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı ve Doğu Akdeniz Üniversitesi Kuruluş Yasası”na yukarıdaki gibi madde madde atıf yapmak suretiyle VYK ve Rektörlüğün yetki ve sorumlulukları başta muhalefet ve sorumlu/bağımsız basın tarafından olmak üzere her bir vatandaş tarafından mutlaka sorgulanmalıdır. Zira, DAÜ’yü yaşatmak adına devletten alınan her bir kuruşluk katkı ay sonunu getirmekte zorlanan gariban vatandaşın ödediği vergilerle DAÜ’deki sahte cennete kaynak aktarmak anlamına gelmektedir.