Kıbrıs sorunu sadece toplumlar arası bir konu değil, uluslararası bir sorun olarak kabul edilmektedir.
Bu bağlamda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu sorunu, uluslararası barışı ve güvenliği tehdit eden bir sorun olarak ele almakta ve tam da bu nedenle sorunun, BM Genel Sekreterinin arabuluculuk ve iyi niyet misyonu çerçevesinde toplumlar arası müzakerelerle çözülmesini öngörmektedir.
Neden müzakerelerle çözüm?
Tarafların birbirlerine kendi iradelerini dayatmamaları için, birbirlerinin rızasını almaları için.. Aksi takdirde çözüm, adil ve kalıcı olamaz.
Hatta bunun için BM Güvenlik Konseyi, toplumlararası müzakerelerde bulunacak çözümün karşılıklı kabul edilebilir olmasını, 367 (1975), 541 (1983), 550 (1984), 716 (1991), 1250 (1999), 2453 (2019) gibi kararlarda bir prensip olarak gözetmektedir. O kadar ki KKTC’nin ilanından sonra alınan 541 ve 550 sayılı kararlarda KKTC’nin uluslararası hukuk bakımından geçersiz olduğu vurgulanırken ve diğer devletlerin tek taraflı ilan edilen devleti tanımama çağrısında bulunurken, diğer yandan da karşılıklı kabul edilebilir bir çözüme dikkat çekilmiştir.
Peki o zaman karşılıklı kabul edilebilir çözüm modeli nedir?
1977-79 Doruk Anlaşmalarıyla Kıbrıslı Türk lider ile Kıbrıslı Rum liderlerce onaylanan ve BM Güvenlik Konseyinin 367 (1975), 650 (1990), 939 (1994, 1250 (1999), 1447 (2002), 1866 (2009) ve 2723 (2024) gibi kararlarında öngörülen iki bölgeli ve iki toplumlu federasyon modeli
Özellikle barış ve güvenliği ilgilendiren Güvenlik Konseyi kararlarının, BM üyesi devletler üzerinde bağlayıcı olduğunu söylemeye bile gerek yoktur.
Federasyon zemininde yıllarca sürdürülen toplumlararası müzakerelerde, Rum tarafı ağırlıklı olarak üniter devlete yaklaşan bir “federasyon” üzerinde ısrar ederken, Kıbrıs Türk tarafı da daha çok konfederasyonu andıran bir modeli savuna gelmiştir.
2017’deki Crans-Montana zirvesinin çöküşünden sonra ise toplumlararası müzakerelerde tıkanma yaşanmış ve BM Genel Sekreteri bunun aşılması için görüşmelerin kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini öne sürmüştü.
Ancak 2020 yılında Ersin Tatar’ın cumhurbaşkanlığı makamına gelmesinden sonra, Türkiye’nin de desteği alınarak iki devletli çözüm modeli ilan edilmiştir.
Garantör BM Genel Sekreteri ise tarafların arasında ortak bir zemin olup olmadığını tepit etmek için 2021’de Cenevrede Kıbrıs konusunda garantör ülkelerin de katıldığı gayriresmi bir toplantı yapıldı.
Kıbrıs Türk tarafı 6 maddeyi içeren iki ayrı devlet önerisinde bulunurken, Rum tarafı federasyon tezini öne sürdü; toplantı sonunda ise BM Genel Sekreteri ortak bir zemin olmadığını, ama bu yöndeki çabalarına devam edeceğini açıkladı.
Ancak BM Genel Sekreterinin gayriresmi Kıbrıs toplantısıyla ilgili Güvenlik Konseyine yapmış olduğu raporlama sonrasında, Konsey 29 Haziran 2021 tarihinde almış olduğu 2587 sayılı kararında, iki toplumlu iki bölgeli ve siyasal eşitliğe dayalı bir çözüm konusunda tarafları uyarmıştır.
-Devam edecek-