8 Mart, kadınların sadece kazanmış oldukları hakların kutlandığı gün değil, aynı zamanda kadın haklarına ilişkin durum değerlendirmesine fırst veren de bir gündür.
8 Mart, resmi olarak Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Kadın Günü” olarak 1977 yılında ilan edildi. Ancak bu günün, tarihsel kökleri 19. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan New York’taki kadın işçilerin grevine, 1910’da Uluslararası Sosyalist Kadın Konferans’ında 8 Mart’ın kutlanması önerisine ve 1917’de Sovyetler Birliği’nde kadınların oy hakkı kazandıkları 8 Mart gününe kadar gerilere götürülebilir.
8 Mart gününün tarihsel arka planında yatan kadın işçilerin daha iyi çalışma koşulları ve eşit işe eşit ücret talepleri, konuyu hem emek hareketi hem de kadın hareketi bakımından önemli hale getirmektedir.
Bununla birlikte kadınların eşit hak mücadelesi, sadece iş hayatıyla sınırlı olmayıp, hayatın birçok alanını kapsamaktadır.
Toplumun yarısını oluşturan kadınlara ayrılan bu günde, acaba kadınların küresel düzeydeki hakları ne durumda?
Kadınların ekonomi, eğitim, sağlık ve siyaset gibi hayatın birçok alanındaki durumları eşit düzeyde mi?
Bu alanlarda bir cinsiyet eşitliğinden söz edebilir miyiz yoksa hala bir cinsiyet farklılığı mı var?
Dünya Ekonomik Formu tarafından 2024 yılında yayınlanan Küresel Cinsiyet Farkı Raporu’na göre, küresel ölçekteki cinsiyet eşitliği %68,6 oranına ulaşmıştır. 146 ülkeyi kapsayan çalışmada, kullanılan 0-100 ölçeğine göre 100 puanına yaklaştıkça cinsiyet farkı kapanmaktadır.
Bir önceki yıla kıyasla bakıldığında, ülkelerin %50,1'inde cinsiyet farkında bir daralma kaydedilirken, %43,8'inde cinsiyet farklılıklarında bir artış gözlemlenmektedir. %6,1'inde ise hiçbir değişiklik kaydedilmedi.
Cinsiyet eşitliği konusunda en başarılı 10 ülke hangisi diye baktığımızda, sırasıyla İzlanda, Finlandiya, Norveç, Yeni Zelanda, İsveç, Nikaragua, Almanya, Namibya, İrlanda ve İspanya’yı görüyoruz.
Bölgesel düzeyde cinsiyet farkını kapatma konusunda ise sıralamaya göre Avrupa’nın başı çektiği ve bunu sırasıyla Kuzey Amerika, Latin Amerika ve Karayipler, Doğu Asya ve Pasifik, Orta Asya, Sahra Altı Afrika, Güney Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın izlediği görülmektedir.
Ayrıca cinsiyet farklılığının ölçüldüğü 4 alt endekse bakıldığında,146 ülke arasında Sağlık ve Hayatta Kalma alanındaki cinsiyet farkı %96, Eğitim Düzeyi farkı %94,9, Ekonomik Katılım ve Fırsat farkı %60,5 ve Siyasal Güçlenme farkının %22,5 oranında daraldığı rapor edilmektedir.
Burada cinsiyet eşitsizliğinin en çok siyaset alanında olması dikkat çekmektedir.
Siyasi temsiliyet bakımından, Rapor’da ölçümü yapılan ülkelerin neredeyse yarısında (%47,2) devlet başkanlığı, başbakanlık veya bakanlık gibi üst düzey siyasi makamlarda en az bir kadının olduğu tespit edilmiştir.
Kadınların, parlamento temsiliyet oranına bakıldığında, 2006'da %18,8 iken, 2024 yılında bu oranın %33 seviyesine çıktığı kaydedilmektedir.
KKTC’deki kadınların siyasal temsiliyetine baktığımızda, dramatik bir eşitsizliğin olduğu göze çarpmaktadır. Örneğin üst düzey makamlar açısından KKTC’de geçmişte başbakanlık, meclis başkanlığı ve bakanlık yapmış az sayıda kadın olmasına rağmen, bugüne kadar hiçbir kadın Cumhurbaşkanlığı makamına seçilemedi.
2022 yılında kurulan UBP-DP-YDP koalisyon hükümetinde hiçbir kadın Bakan olarak atanmamıştır.
Keza KKTC’deki kadınların, parlamento temsiliyeti bakımından 50 üyeli Cumhuriyet Meclisi’nin sadece 11’inin milletvekili olması manidardır. Başka bir ifadeyle, KKTC’deki kadınların parlamento temsiliyet oranı %22 olup, Uluslararası Parlamenter Birliği’nin dünya genelinde kaydettiği %27.2 oranının bile altındadır.
Dolayısıyla KKTC’deki kadınların toplumsal cinsiyet eşitliği ve özellikle de siyasal temsiliyet eşitliğinin önünde toplumsal, kültürel, ekonomik ve cam tavan gibi görünmez engeller bulunmaktadır.
Öyle görünüyor ki, bu engellerin aşılması için kadınların yürümesi ve mücadele etmesi gereken daha uzun bir yol var.
Ancak bu meşakkatli yolda, kadınları yalnız bırakmayalım!
Dünya Kadınlar Günü, tüm kadınlara ve kadın haklarına gönül vermiş olanlara kutlu olsun!