Son zamanlarda gündemi takip eden herkesin fark edebileceği gibi; bu yıl yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi için hem sağ hem solda hareketlilik tüm hızıyla devam ediyor. Her fırsatta aday olacağını Cumhurbaşkanı Ersin Tatar açıklamaktadır. Halbuki, Bağımsız değil de UBP’den aday olacaksa buna Sayın Tatar değil parti organları karar verecektir. Hatırlanacağı gibi; partinin kurucu lideri merhum Rauf Raif Denktaş’a karşı dahi UBP aday çıkartmıştır. Cumhurbaşkanı olacak kişi ise doğal olarak parti başkanıdır. Dolayısıyla muhtemel ve potansiyel Cumhurbaşkanı adayları arasında Başbakan Dt. Ünal Üstel de bulunmaktadır.
CTP’de yapılan mühendislikle Tufan Erhürman’ın Parti Genel Başkanı iken Cumhurbaşkanı adayı olması sorunu çözülmüş görünmektedir. Şöyle ki, Kurultay erkene alınarak Sayın Erhürman’a karşı aday çıkmaması için gerekli demokratik ve vicdani ortam yaratılacak ve muhtemel adaylar bu şekilde ekarte edilerek Tufan Erhürman’ın Parti Genel Başkanlığına tekrar seçilmesi sağlanacaktır. Öyle ya, UBP’de müdahale varken CTP’de katıksız demokrasi hakimdir.
Bilindiği gibi; Erhürman propaganda sürecini adaylar üzerinde anket yaptırarak başlatmıştı. Bu anket sayesinde Tatar’ın dahi üzerinde oy alabilecek en iddialı aday olduğunu hem sol kesime hem de belirli güç odaklarına duyurmuş oldu. Erhürman, bilahare Türkiye iktidarı ve AKP’den destek almak için diyalogu ön plana çıkarmaya karar vererek bu doğrultuda Türkiye’de bazı temaslarda bulundu. Bunu yaparken Türkiye liderliğini değil suçlamak eleştirmekten dahi imtina etmeye başladı. Buna paralel, CTP ve Erhürman iki devletlilik ve egemen eşitlik üzerine eleştirilerini Türkiye liderliğini soyutlayarak yapmaya ve tek sorumlu ve yetkiliymiş gibi Tatar’ı hedef almaya başladılar.
Son gelişmeler sanıyorum CTP ve Erhürman’ı Türkiye liderliğe ile yol ayrımına gitmeye zorlayacaktır. Bilindiği gibi; geçtiğimiz aylarda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasında, Kıbrıs’ta federasyon sürecinin artık gerçekliliğini yitirdiğini vurgulayarak uluslararası topluma KKTC’yi tanıma çağrısında bulundu. Eş zamanlı olarak CTP lideri Tufan Erhürman ise Kıbrıs sorununa yönelik boşluğu doldurma gayesini dillendirerek New York’ta Sosyalist Enternasyonal toplantısında yaptığı konuşmada “Kıbrıs’ta çözümün formülü siyasi eşitliğe dayalı iki bölgeli ve iki toplumlu federasyondur” ifadelerini kullandı.
CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman geçtiğiniz günlerde özellikle Tatar ve aynı siyaseti güdenlere çağrı yaparak “Yani doğru soru aslında “federasyon mu iki devletli çözüm mü” değil. Doğru soru şu: “Federasyon mu, çözümsüzlük mü”? Dolayısıyla “çözümsüzlük çözümdür” diyorsanız bundan çekinmemek lazım. Bunu açıkça söylemek ve takdiri halka bırakmak en güzeli!" ifadelerini kullandı.
Sayın Erhürman, özellikle Tatar’dan halka yönelik açıklama yapması çağrısında bulunurken kendisinin ve partisinin de Kıbrıs Türküne açıklama yapmak durumunda olduğunu kabul etmesi gerekiyor. Şöyle ki, Akıncı zamanında olduğu gibi Türkiye iki devletli ve tanınma siyasetinde kararlı ise siz Türkiye’ye rağmen biat etmem söylemleri ile federasyon görüşme kararlılığını ortaya koyacak mısınız? Başka bir ifade ile halk sandığa giderken sol cenahın jargonuyla biat edenle etmeyen sizler arasında seçim yapmak için samimi ve dürüst olacak mısınız?
Elbette günümüzde var olan ABD-Güney Kıbrıs yakınlaşması yanında Suriye’de Beşşar Esad’ın ABD desteğiyle düşürülmesi sonrasında Trump-Erdoğan arasındaki sıkı muhabbet Annan Planı dönemimde olduğu gibi konjonktürü BM parametrelerine geri döndürmesi durumunda rüzgar içte ve dışta tartışmasız tekrar CTP ve Erhürman lehine esecektir.
Sonuç olarak; ben de dahil Kıbrıs Türklerinin sandığa giderken Cumhurbaşkanı adayları arasındaki gerçek farkları ve niyetlerini bilmeye hakları vardır.