Sevdik mi güvenmek isteriz. Sadece kalbimizi değil, düşüncemizi, emeğimizi, çabamızı verdiğimiz her kişiye ve kuruma güvenmek isteriz.
      Uyumlu çalıştığımız bir amirimiz, çalışanımız mı var, güvenmek isteriz. 
      Hakkımızı eşit bölüştüreceklerine, her zaman yanımızda olacaklarına dair anamıza babamıza, devletimize, işverenimize güvenmek isteriz.
      Canımızı vermeye hazır olduğumuz vatanımıza, çocuğumuza son nefesimizde bile güvenmek isteriz.
      Aynı yolda yürüdüğümüz eşe, yoldaşa, dosta, takım arkadaşımıza güvenmek isteriz. 
      Güven duygumuza yansıyan ufak bir kuşku bile dünyamızı karartmaya muktedirdir. Bu nasıl bir birleştirici veya yıkıcı bir dinamik ki sırasında sevilenden, değer verilenden, inanılandan uzaklaştırarak cezalandırıyor bizi? 
      Bununla da kalmıyor ne yazık. Güven zedelendiğinde, yıkıldığında veya sadece duygusal bütünlüğün gölgeli şüpheleriyle karşılaştığında işimiz artık zordur. Ötekine duyulan güvene gölge düştüğünde bile biz darmadağın oluruz. Güven duygumuza vurulan her darbe, geride parçalanmış ve birbirine uyumsuz gibi görünen yap-boz parçaları bırakır. Bunları nasıl birleştireceğiz ve devam edebileceğiz? Shakespeare demişti, “işte bütün mesele bu!”.  
      Aslında günlerdir düşündüğüm konu, yıkılan veya incinen güvenin tekrar nasıl oluşturulabileceği ile ilgilidir. Mesleğimin ve bilim felsefe dünyasının çok büyük kişileri bu konuyu düşünüyorlar ve araştırıyorlar. İnsanı yaralayan, yoldan çıkaran, yaşamdaki yolculuğunu doğrudan etkileyen her şey önem taşır çünkü. 
      Güven duygusu dinamik bir kavramdır ve hem kendiniz ile hem de yaşamınız ve ötekiler ile kurduğunuz ilişkiyi kapsamaktadır. Bu nedenle yıkılmasa bile zedelendiğinde o sıklıkla söz ettiğimiz duygusal, ruhsal acılara neden olur. İlacı var mı? Keşke olsa. 
       İlaç, biraz sizdedir, biraz filozofta ve bilimde. Bizim deyimimizle “şıppadanak” karar verip örselenen güven algınızı düzeltemezsiniz. Gözünüz kapalı. Mümkün değil çünkü gözünüzü kapasanız kulağınız açıktır. Kulağı kapatsanız yaşamla ilgili varoluşsal bütünlüğünüzde en azından- bilinen 12 alıcı vardır. Hangi birini susturabilirsiniz ki? 
      Siz de düşünün. Güvenin yıkılması sonsuz bir veda mı yoksa yeniden oluşturmak mümkün mü? Haftaya bunu konuşacağız. Özellikle günümüzde çıkmaz sokaktaki çift ilişkileri için. Bana düşündüklerinizi yazın. 
      Biz nasıl tekrar başlayabiliriz? Filozoflar ve bilim insanları bunu düşünürken, sorunu birebir yaşayanlar ne diyorlar?
      Yanıtlarınızı bekliyorum. Facebook, Instagram, MSN ve Bağımsız Gazete emrinizde.