Öncelikle cinsellik; insanlığın tüm varoluşunu yansıtan çok faktörlü bir yapıdır. Sadece biyolojik faktörlerden değil; psikolojik yapı tarafından ve dinsel-kültürel temellerden de etkilenir.

      Cinsellik söz konusu olduğunda, çocukla ebeveyn arasındaki ilişkinin; açık, tutarlı ve olumlu olması gerekir.  Neden mi? Çünkü çocuğun dünyasında anne babanın farkında olarak veya fark etmeden ilettiği mesajların anlamı büyüktür. Bu mesajlar, çocuğun yol göstericileridir. Yani, ebeveynin cinsellik ile ilgili konulardan kaçınmaması gerekir. Üstelik her ebeveyn çocuğu için bu konuda bilgi sahibi olmalıdır.

      “Anne-baba olmak ne kadar zor” dediğinizi duyar gibiyim. Bu nedenle, kendinizi hazırlamanız gerekir. Anne veya baba olmaya. Bu çok da kolay bir şey değildir.

      Ebeveyn; çocuğunun yaşını dikkate alarak, sorma ihtimali olan sorulara karşı hazırlıklı olmalıdır. Elbette çocuklar bizi şaşırtır ve dilimiz tutulabilir. Ancak çocuk yaş dönemleri ile ilgili araştırmalar; diğer yaş dönemlerinden o kadar fazla ki! İlgili bir ebeveyn için, çocuğunu tanıması ve gelişimsel sürecinde karşılaşılacak sorulara hazır olması aslında çok da zor değildir.

      Ebeveyn olası sorulara hazırlıklı olmalıdır. Her nesil, bir öncekinden farklı gelir ve “bizim zamanımızda şöyleydi, böyleydi” demek işe yaramaz. Çocuğunun gelişimsel dönemine hazırlanmak; ebeveyn olmanın önemli bir görevidir ve ne yazık ki ne kadar hazır olsanız da yeterli olma ihtimaliniz düşüktür. Bu nedenle, bilmediğiniz veya kafanızı karıştıran bir soru geldiğinde dürüst olmanızı öneririm. Çocuğunuza çekinmeden bunu araştıracağınızı ve öğrenip onunla paylaşacağınızı iletin. Size güvenecek ve başka kaynaklara başvurma olasılığı azalacaktır.

      Aslında, çocuğa cinsellik eğitimi mümkün olan en erken zamanda verilmelidir. Doğru, bilimsel ve gelişimsel dönemine uygun olarak elbette. Bunu yapmazsanız, kötü niyetli insanlar sizin yerinize bunu yapar. Sosyal medya maymunlarının bütün imkânlarını kullanarak hem de.

      Yazımda çok sık çocukların gelişim dönemlerine değinme gereği duyuyorum. Bunun nedeni, çocukların bakış açısında, yaşa bağlı olarak oluşan hızlı değişimdir. Öyle bir an gelir ki, az önce tatmin eden bir açıklamanız, biraz sonra çocuğunuzun yetersiz bulduğu bir isyana dönüşüverir.

      Elbette, okul öncesi çocuklar “üreme” konusunu çok merak ederler. Dünyaya gelişleri ile ilgili anlatacağınız leylek masallarının modası geçti. Plastik dişi ve erkek bebekler bile artık yeterli değil. Bu arada soyut kavramları kullanmanız işe yaramaz. “Ayıp, kötü, yanlış, doğru” gibi kavramlar okul öncesi çocuğun kafasını karıştırır sadece. Ona karnınızdan çıktığını söylersiniz, o karnınıza ve bir de kendine bakar ve size sorar: peki karnına nasıl girdim?

      Peki, nasıl yaklaşılmalı? Çocuk nasıl doğduğunu merak ediyor ve çevreniz tehlikeli sınırlar ile dolu iken yapacağınız, değerlerinizi ve çocuğunuzu yetiştirme hedeflerinizi dikkate alarak yanıt vermektir. Belki tavuk-yumurta örneğine sığınırsınız, belki anne babanın bebek yapma arzusu ile birbirlerine yaklaşmalarını örnek verirsiniz. Belki, çocukların dünyaya gelmesi için bir anne ve babanın şart olduğunu söylersiniz. Belki ardından “anne” veya “baba” olması için büyümesi gerektiğini eklesiniz. Sizce?

     Neyi söyleyeceğiniz kadar neyi söylemeyeceğinizin de önemli olduğunu fark ettiniz. Bu konuyu ciddiye alın çünkü çocuğunuzun merak duygusunu tatmin ettiğiniz sürece size güvenecek ve başvuru kaynağı olabileceksiniz.

      Çocuklar olumsuz cümleleri, söylemleri sevmezler. Duygusal ve otomatik söylemleriniz de işe yaramaz üstelik çocuğunuzun kafasını karıştırır. Yani hem çocuğunuzun ne sorduğunu iyi anlamalısınız hem de ne söylediğinizin ayırdına varmalısınız. Attığınız taş çocuğu yaralamamalı aksine yaşına uygun olarak tatmin etmeli ve size güvenini sarsmamalıdır.