Ülke siyasi tarihinde istikrar sloganını en fazla kullanan sanıyorum UBP olmuştur.  Yapılan propaganda ile ülkedeki istikrarın devamı için seçmenden UBP’nin tekrardan seçilmesi çağrısında bulunulmaktadır. Günümüz itibariyle parti propagandası yanında UBP içerisinde genel başkan adayları da rakiplerine karşı istikrar sloganını kullanmaya başlamıştır.

Bilindiği gibi; UBP Genel Başkan adaylarından Başbakan Sayın Ünal Üstel de istikrarın devamı için üyelerden genel başkan olarak seçilmesini talep etmektedir. Üstel bu söyleminden dolayı başta muhalefet olmak üzere birçok kesimden eleştiri almaktadır.

Elbette, Üstel’in kastettiği istikrarın birebir ansiklopedik anlamı değildir.  Üstel’in özellikle kastettiği, muhtemelen geçmişe nazaran bu dönemde yaşanmayan istikrarsızlığın bazı unsurlarıdır.

Akademik açıdan değerlendirildiğinde; istikrar (stability) kavramının kelime anlamı aynı karar ve biçimde devam etme, kararlılık demektir. İstikrar siyasi, ekonomik ve sosyal olmak üzere üç boyuttan oluşmaktadır. Üzerinde ortak anlayışa varılan görüş; siyasal istikrarın, ekonomik istikrar için 'olmazsa olmaz’ bir gerek şart olduğudur. Siyasal istikrar, ekonomik istikrarı sağlayabilmek için gerek şarttır ama yeter şart değildir. Yani siyasal istikrarın varlığı ekonomik istikrarı sağlamak için gerekli olmakla birlikte, tek başına bu amacı sağlamak için yeterli olamaz. Siyasal istikrarın yanında sosyal istikrarın varlığı da şarttır (https://www.mahfiegilmez.com/2014/03/siyasal-sosyal-ve-ekonomik-istikrar.html).

KKTC’de var olan ekonomik ve siyasi istikrarsızlığın büyük ölçüde dıştan kaynaklandığı ve ne bugünkü ne de geçmişteki hükümetlerin/başbakanların bundan sorumlu tutulabileceği öncelikle not edilmelidir. Konuya objektif bakanların da kabul edeceği gibi; KKTC’de ekonomik istikrarsızlığın önemli bir kısmı siyasi istikrarsızlığı yaratan ve ülkenin tanınmamışlığından kaynaklanan ticari, kültürel ve sosyal ambargolardadır.  Ekonomik istikrarsızlık aynı zamanda ülkede Türk Lirası kullanımından kaynaklanan diğer sorunlardan neşet etmektedir. Dolayısıyla, Başbakanın istikrar söyleminin- siyasi açıdan istismar edilerek- kendisi ve geçmiş başbakanların kontrolu dışında gerçekleşen istikrarsızlık unsurları üzerinden maksatlı olarak ağır eleştirilere maruz bırakılması ahlaki ve vicdani açıdan doğru bir tavır olarak karşılanamaz.

Üstel’in Kastettiği İstikrar

Başbakanın istikrar söylemine haksızlık yapmamak adına önyargısız olarak Üstel’in bahsettiği istikrarın neler içerdiğine odaklanmamız gerekir. Yukarıda da vurgulandığı gibi; Başbakanın kontrolu dışında var olan istikrarsızlık olgularının değil Başbakan ve UBP Genel Başkanı olarak hükümette bulunduğu sürece istikrara veya istikrarsızlığa koyduğu katkıların mutlaka dikkate alınması gerekmektedir. Şöyle ki, istikrar söylemiyle Üstel, geçmiş parti başkanlarına ve muhalefet iktidarlarına gönderme yaparak kendisinin döneminde dikkate değer sosyal istikrarsızlık yaşanmadığını, çalışan ve emeklilerin Eşel mobil uygulaması sayesinde mağdur edilmediğini, geçmişte özellikle sol iktidarlarda olduğu gibi maaş kesintisi veya maaş ödemesi olup olmayacağının gündeme gelmediğini, sektörlere ödeme ve teşviklerde sorun yaşanmadığını, Türkiye ile uyumda, İşbirliği Protokolünün gereğinin yapılmasında ve projelerin peyder pey tamamlanmasında tarihin en iyi günlerinin yaşandığını kastetmektedir.

Sonuç olarak; gelmiş geçmiş başbakanların kontrolu dışında gerçekleşen istikrarsızlığı elbette Sayın Üstel inkâr etmemektedir. Ancak, Üstel bizzat-i kendisinin istikrarsızlık yaratmadığını, aksine kendi yönetimi döneminde geçmiş Başbakanlardan ve potansiyel Genel Başkan adaylarından daha fazla istikrara katkı koyabileceğini kararlılıkla ve gür bir sesle ortaya koymaktadır.  NETİCEDE TAKDİR SEÇMEN VE OKUYUCUNUNDUR.