“Kurban” kelimesi Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre, farklı anlamları olan bir sözcük.

1. Dinin buyruğunu veya bir adağı yerine getirmek için kesilen hayvan.

2. İçtenliği belirten bir sesleme sözcüğü.

3. Bir ülkü uğruna feda edilen veya kendini feda eden kimse.

4. Bir kazada, felakette ölen kimse.

5. Maddi ve manevi bakımdan felakete sürüklenmiş, insani değerlerini yitirmek zorunda kalmış veya bırakılmış kimse.

     TDK sözlüğünde kurban sözcüğü ve deyimleri ile ilgili oldukça fazla açıklama vardır ve bunları gündelik yaşamımızda kullanıyoruz. Bazen sevgi sözcüğü yapıyoruz bazen de yüreğimizi parçalayan felaketler için kullanıyoruz.

      Kurban sözcüğü Sosyoloji ve Hukuk bilimleri açısından da önemli kavramlardır.

      Neyse bu gün bayram ve biz bayramı konuşacağız. Dinimizdeki anlamını kısaca hatırlayıp, farklı İslam ülkelerindeki farklı ve ilginç bayram kutlamalarına göz atacağız.  İslami sözlükte Kurbân “yaklaşmak” ve “Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey” olarak geçmekte. Dini bir terim olarak da belirli şartları taşıyan hayvanları ibadet amacıyla usulüne uygun olarak kesmeyi ifade eder.

      Kurban bayramlarında her Müslüman kültürün farklı alışkanlıkları, adetleri vardır. Hatta aynı bölgede yaşayan Müslümanlar bile farklı adetler uygulayabilirler. Nurlarda uyusun, babam, kurbanın sadece üçte birini evde bırakır ve bayram süresince gelen konuklarla birlikte tüketilmesini sağlardı. Dağıtılacak kurban etlerinde her pakette eşit kaliteye önem verir herhangi birine iltimas geçmeden hazırlanan paketler seçkisiz dağıtılırdı.

      Ben de Anadolu’da benzer adetleri sürdürmeye çalıştım. Elbette çevremdeki insanlarla. Hatta belli bölgelerde, devletin yoksulu koruyan birimleriyle çalışarak, kurban etlerinin bayramı takip eden aylar boyunca ailelere belli aralıklarla dağıtılmasını sağladığımızı da hatırlarım. Kurban etlerini koruyan dondurucuların devlet dairelerinde, koridorlarda sıra sıra dizildiğini bilirim. Çok uzun zaman önce.

      Her inanç sisteminde kurban ile ilgili bir şeyler var. Ama bu gün ben bildiğim ve bilmediğim farklı Kurban Bayramı adetlerini sizinle paylaşmak istedim. Bizim ülkemizde bile farklı uygulamalar varsa, dünyadaki İslam ülkelerinde kim bilir ne çok farklılık vardır. Neyse kitaplarımdan ve arama motorlarından öğrendiklerimi aşağıya aktarıyorum. Umarım, Bayram coşkusuna biraz renk katarlar.

      Türkiye ve Kıbrıs’ta Peygamber Efendimizin uyguladığı üçe bölme âdetinin sürdüğü söylenebilir: Yoksula, kurban kesmeyen komşuya ve ev halkına. Ayrıntıda, kurbanı doğrudan bütün olarak ihtiyaç sahiplerine iletenler de var. Günlerce evinde pişirip çoluk çocuğu ve gelen giden konuklarıyla tüketenler de varmış.

      Bazı ülkelerin Kurban Bayramı adetlerini öğrenemedim.

      Ancak örneğin Bangladeş’te bayram kutlaması oldukça zahmetli görünüyor. Akrabalık ilişkilerine verilen değer, insanları yollara döküyor ve modern ulaşım araçları yetersiz kaldığında tabana kuvvet diyerek kilometreleri aşıp ailelerine ulaşmaya çalışıyorlar.

      Birleşik Arap Emirliklerinde bayram daha sakin geçiyor gibi. Kurban etleri bayram boyunca ikram edilir, aile üyeleri ve dostlar bayramlaşır, hediyeleşir ve bol tatlı tüketilir.

      Cezayir’de kurban ibadeti hemen yapılmazmış. Genellikle üçüncü gün bu görevi yaparlarmış. Aynı gün çok kalabalık sofralar kurulur ve sofralarında mutlaka kendilerine özgü tarifle yaptıkları lahana dolması da bulunurmuş.

      Fas ülkesinin adetleri de güzel. Bu bayram Faslılar için “büyük bayram” olarak kabul edilir. Maaşlar, bayramdan önce ödenir. Bayram hazırlıkları ise çok önceden başlar. Kalabalıklarla kutlandığından, trafik oldukça yoğun olur. Bana ilginç gelen bankaların büyük bayram için kredi vermede sağladıkları kolaylık oldu. Başka bir ilginç nokta, ellerine değil de kurbanlık hayvanlarının boynuzları arasına kına yakmaları.

      Filipinler’deki âdeti de sevdim. Halka açık zengin sofralar kurulması ve bu sofralarda herkese yer olması çok eski bir adetleriymiş.

      Kazakistan’da bayram geçirmek çok keyifli görünüyor. Dini ritüelin ardından, kültürel şenlikler ve sportif etkinlikler, bayramı coşturuyor. Geleneksel kıyafetlerini giymeyi de ihmal etmezlermiş.

      Malezya adetleri sanki bizim geçmişimize benzer özellikler taşır gibi. Budistler ve Müslümanlar bayramlarını beraber, ortak kutlarlarmış. Sokaklar boyanır, yenilenir; hayvanlar süslenir. Sokaklara kurulan sofralar herkese açıktır ve sürekli yiyecek eklenir. İsteyen, bu yiyeceklerden evine de götürebilirmiş. Üstelik ihtiyacı olan oturduğu sandalyenin altına saklanan parayı da alabilirmiş.

      Türkmenistan’da bayramlar karnaval havasında kutlanırmış. Dini ritüeller, kurban ibadeti biter bitmez eğlenceler, konserler başlarmış. Her yere salıncaklar kurulurmuş. Türkmen kardeşlerimiz, kurban bayramında salıncaklarda sallanarak günahlarından arınacaklarına inanırlarmış. Bence çocuk ve yetişkinlerin neşesini ve mutluluğunu artırmanın çok güzel bir yolu.

       Kafkas halkı da bayramlarını aile ve akrabaları ile kutlamayı seviyor. Eskiden bizde olduğu gibi abdestsiz kurban kesmek de yok, yemek de yok. Bayram geleneklerini korumanın yanında, atalarından kalma tarihi kıyafetlerini giymeyi de ihmal etmiyorlar.    

      Bayram coşkusunun dünya kardeşliğini yaratması, savaşları bitirmesi ve eldekini paylaşmayı öğretmesi dileğiyle hepinizin bayramı kutlu olsun.