Son zamanlarda “beklentilerini sıfırla, rahat edersin, üzülmezsin” gibi ezberden söylemler, dikkatimi çekiyor.

      Beklentilerin sıfırlanması ne demek?

      Böyle bir şey mümkün mü?

      İlişkilerin en az iki kişilik olma doğası vardır. Yaşamımızda, düşüncemizde veya duygumuzda olduğu halde, “hiçbir şey bekleme” dediklerimiz ise, aslında “ölmüş ama cenazesi kaldırılmamış” cesetlerdir. Bu tür ilişkiler, sadece gösterişte durumu kurtarır. Sıfır beklentinin hissettirdiği yanılsama da budur: “Her şey yolunda, devam.”

     İkinci adımı “hiçbir şey bekleme ama senden bekleneni yap” olabilir mi?

     Köle-efendi düzeninin, insanlık ayıbının ötesine geçemeyen bir başka bakıştır, bu.

     Hassas nokta belki de budur. Karşılıksız vatan sevgimizde bile, vatanın bize ihanet etmesini değil, bize güvenli, bağımsız bir alan sunmasını isteriz. Sevgiliye özlem duymakla yetinmez, vuslatı arzu ederiz. Evladın büyümesini ve eşit yetişkinler olarak devam edebilmeyi isteriz.

      İnce bir hesap yapmadan, ilişkinin beklediklerini veririz ve alırız. Bu karşılıklı olduğunda, tükenişler, “sıfır” noktalar olmaz.

      Elbette arada bir ince ayar yapmak gerekebilir. İlişkiler, canlı organizmalar gibidir. Yanlış beslemeyi telafi edemeyebilir. Hastalanabilir. Hayali, olmayacak beklentilerde olduğu gibi. Bazen masallarla bazen nevrotik tepkilerin köşe bucağında saklı korkularla, bir şeyler bekleriz. Olamayacak bir şeyler. Ve olmazlar. Değersiz, kimsesiz hissederiz.

      Bazen de verebilme becerimiz veya olasılığımız olmayan bir şeyleri, isteriz. Farkında olmadan veya kalıplara sığınarak bunu yapabiliriz. “Benimle ilgilenmiyorsun” aslında “seninle ilgilenmiyorum” rotasına doğru giden bir yolculuktur. Bana bak, beni gezdir, beni mutlu et, beni sev, bana…

      Bazı beklentilerimiz olgunlaşmamıştır. Bazıları ruhsal yaralarımızın ilaç arayışlarıdır.

      Bunun sonu yoktur ve bu tek yönlü görünen beklentiler, ilişkilerin sağlığını bozar. Âdete, geleneğe, buyurulana sığınmak da işe yaramaz. Çünkü beklentilerin kaynağı, ihtiyaçlardır ve giderilme süreci, kendini değerlendirme, tanıma ve anlama süreci ile ilintilidir. Beklentilerimiz ilişkiler eşliğinde ortaya çıkar, ilişkiler aracılığı ile giderilme şansı taşır ve aynı zamanda bizim künyemiz gibidirler.  Beklentilerimizin bizi tanıtma gücü vardır.

      Sonuçta, karşılık vermeden yapmak ile karşılık bulmamak birbirinden çok farklıdır. Karşılıklılık; ilişkilerin olmazsa olmazıdır.

      Beklentisiz ilişki yoktur. Ebeveyn-çocuk, arkadaşlıklar, çift veya kardeş ilişkileri iş ilişkileri, beklentiler eşliğinde gelişir veya gelişmez veya bozulur.

      Kişi bekler. “Hiçbir şey beklemedim, sadece mutlu olmasını istedim” derken bile beklentisi ortadadır.

      Sonuçta ben beklemeden davranırım, gerekli gördüğümü yaparım ve O (vatan, sevgili, evlat, ebeveyn, çalışan, işveren) karşılığını beni zora sokmadan verir.

      Denge budur.

      Israrla “beklentim yok” diyorsak aslında ilişkimizin de olmadığını kabul etmeliyiz.