Basından bilgimize geldiği üzere; Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) 61. Olağan Genel Kurulu’nda asgari ücretle ilgili yaptığı açıklama yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Şöyle ki, oy kaybı demek olsa bile doğruları söylemek gerektiğini de söyleyen Tatar, “Böyle asgari ücret olmaz. Bin dolar asgari ücret olmaz” dedi. Bir iktisatçı ekonomist olarak “asgari ücreti artıralım” dersem Cambridge günlerinde tüm okuduklarına ihanet olacağını, ayıp olacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, “Pahalılık varsa ekonomistlerle oturalım bir konuşalım. Bu kadar maaş artışı yaparsak pahalılık olacak tabi. En büyük girdi maaşlardır” dedi.

Öncelikle KKTC’de asgari ücrete reel artış yapılmadığının altını çizmek gerekmektedir.  Ayrıca, KKTC’de gerçekleşen enflasyonun büyük oranda Türkiye’den kaynaklandığını anlamak için ekonomist olmayı gerektirmemektedir.

Eğer kontrolümüz dışında engelleyemediğimiz enflasyon gerçeğine karşın asgari ücreti artırmama diye bir politika benimsersek, alım gücü bertaraf olacak dar gelirli için sosyal devletin etkin bir şekilde devreye girmesi kaçınılmaz olur. Ancak, günümüz itibariyle bu kesimin yeme-içme ve barınma gibi temel ihtiyaçları yanında eğitim, sağlık ve ulaşım gibi hizmetlerin bedelsiz karşılanacağı İskandinav ülkeleri örneği güçlü bir sosyal devlet maalesef KKTC’de mevcut değildir.

Cumhurbaşkanı Tatar’ın özellikle sendikal kesimin tepkisine yol açan bahse konu açıklamanın eksik yapıldığı düşüncesindeyim. Sayın Tatar’ın enflasyon karşısında asgari ücretliyi açlığa mahkûm etme diye bir niyetinin olmadığı gibi, Üstel hükümetinin asgari ücretlinin düşmanlığını kazanma gibi bir gaflete düşeceğine de kesinlikle inanmıyorum.

BİZDE ASGARİ ÜCRETİ ARTIRMAMA GİBİ BİR POLİTİKA DİLLENDİRİLİRKEN MEDENİYETİN BEŞİĞİ AVRUPA BİRLİĞİ’NDE DURUM NEDİR DİYE GÖZ ATMAKTA YARAR GÖRÜYORUM.

Pandemi öncesi özellikle ekonomik olarak ABD bloku ile rekabet etmek için esnek çalışma koşullarını benimseyen Avrupa Birliği (AB), Pandemide dar gelirlinin düştüğü ekonomik zorluklar nedeniyle U dönüşü yapma durumunda kalmıştır.

Nihai tahlilde vatandaşlarının yaşam kalitesi ve refahını artırmayı hedefleyen AB, pandemi döneminde özellikle asgari ücretlilerin temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığı gerçeği ile karşı karşıya kalmıştır. Bunun sonucunda AB, asgari ücretlinin alım gücünün korunması için asgari ücretin en az enflasyon oranı kadar artırılması yönünde ortak bir politika geliştirmiştir.

İstatistiki veriler incelendiğinde; AB’de asgari ücretin son yıllarda enflasyon oranı üzerinde reel olarak arttığı görülmektedir.

Asgari ücretler, işçileri haksız yere düşük ücretlerden korur ve şirketler için eşit bir rekabet ortamı sağlar. Tüm AB Üye Devletleri ve Norveç'te, farklı biçimlerde de olsa asgari ücretler yürürlüktedir. 27 Üye Devlet arasında 22'sinde ulusal asgari ücret vardır ve bir oran temel ücret tabanını belirler. Ek olarak, toplu sözleşmeler ücretleri daha fazla düzenlemek ve genellikle oranları ulusal asgari ücretin üzerine çıkarmak için kullanılır. Geri kalan beş Üye Devlette ve Norveç'te asgari ücretler, bu ülkelerdeki işçilerin yüksek bir kapsamını içeren sektör düzeyindeki toplu sözleşmelerle belirlenir. 2024 yılı için ulusal asgari ücret oranları önemli ölçüde artırıldı ve - enflasyonu hesaplamak için kullanılan ölçüye bağlı olarak - bu, çoğu ülkede asgari ücretlerde reel olarak artışa yol açtı. Asgari ücretli çalışanların 2021 ile 2023 yılları arasında birçok ülkede yaşadığı satın alma gücü kayıpları böylece tersine döndü, çünkü asgari ücretler 2020 ile 2024 yılları arasında neredeyse tüm ülkelerde reel olarak arttı. Ulusal asgari ücretin olmadığı ülkelerde, son pazarlık turlarında (düşük ücretli işlerin bir örneğinde) gerçek artış vakaları daha azdı ve satın alma gücündeki tüm kayıplar başlangıçtan beri gerçekleşmedi. Enflasyon oranları, 14 ülkede kullanılan 2024 ulusal asgari ücret oranlarının belirlenmesinde en sık dikkate alınan kriterdi, ardından 10 ülkede geniş bir yelpazede ülkeye özgü kriterler kullanıldı, ulusal asgari ücrete sahip 8 Üye Devlet ise ücretlerle ilişkili oranlar için bir tür hedef değer kullandı. Daha az sıklıkla dikkate alınanlar ise ücret seviyesi veya kalkınmayla ilgili diğer bazı kriterlerdi: gayri safi yurtiçi hasılanın gelişimi ve işsizlik (her durumda 6 ülke), işgücü verimliliği seviyeleri ve/veya kalkınmalar (5 ülke) ve istihdam (4 ülke) (https://www.eurofound.europa.eu/en/publications/2024/minimum-wages-2024-annual-review#:~:text=Minimum%20wages%20in%20real%20terms,real%20terms%20across%20most%20countries.).

Sonuç olarak; kontrol edemediğiniz enflasyon artışı karşısında asgari ücreti artıramıyorsanız, bu kesiminin hayatını ucuzlatmak için özellikle Norveç olmak üzere İskandinav ülkeleri gibi güçlü bir sosyal devleti hayata geçirmeye muktedir olmanız gerekmektedir.