Özellikle benim gibi köy yaşantısından gelen ve 1974 öncesini yaşayanlar bugünkü gibi pazardan et ve tavuk alınarak sofraların pek kurulmadığını bilirler. O tarihlerde kümesten genelde bir horoz seçilip kesilir ve hafta sonu fakirin lüks yemeği olan patates tepsi kebabı yapılırdı.

İşte horoz veya tavuk kümesten alınıp başı kesildiği anda hemen ölmez   çektiği ezginin tesirinde 2-3 dakika sağa sola savrulurdu. Tabi ki bunu biçare tavuk bilinçli değil refleksel yapmaktaydı.

Ekonomist olarak bildiğiniz Okan Hoca tarım işine mi girdi de bize tavuktan-horozdan bahsetmektedir? diye sorabilirsiniz. Ancak, yazı başlığından da anlaşılacağı gibi; teşbihte hata olmaz vurgusunu da yaparak hükümetin ekonomi yönetiminde başı kesik horoz gibi davranıyor iddiasında bulunabiliriz.

Alım gücündeki düşüş ile ilgili İstatistik Kurumunun affedilmez hatası veya cehaleti bizlere profesyonel kurumsal kapasite açısından değil ekonomi devlet yönetmeye kifayetsiz olduğumuzu açık ve net ortaya koymaktadır.

Çok değil iki ay öncesine kadar işveren ve dar gelirli kesimden gelen tepkiler/talepler karşısında; hayatı ucuzlatmak için karar üreteceklerini açıklayan hükümet softa şaşırtması yaparak başta temel tüketim maddelerine KDV artırımı, en önemli girdi maliyeti olan elektrik kesintileri ve fahiş faturalar ile enflasyonun çok çok üzerinde seyrüsefer vergisi artışı ekonomi yönetimindeki şuursuzluğu göstermektedir.  Ekonomiyi ve maliyeyi yönetme iddiasında olanlar AB Vergi politikaları ve yanı başımızdaki Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin aldığı kararları inceleme zahmetinde dahi bulunmamaktadırlar.

Dar gelirlinin hayatını ucuzlatmak ve işverenin girdilerini azaltmak için kısa orta ve uzun vadeli tedbirlerden bahsedilebilir.

Dar gelirlinin alım gücünü artırmak için aşağıdaki bazı önlemlere başvurulabilir.

·   Temel gıda maddeleri için KDV sıfırlanması ve/veya kâr marjı sınırlaması getirilebilir.

·  Avrupa Birliği ve Güney Kıbrıs’ta olduğu gibi yaratılan fon ile aile gelirinin dikkate alınarak aynı veya nakdi katkı yapılacak asgari gelir programına dahil edilebilir.

·  Kaymakamlıklar ve Çalışma Bakanın popülizm yapmadan belirleyeceği dar gelirliler için yeşil kart çıkartılarak bu kesim için alenin geçimi, sağlık, eğitim, ulaşım ve enerji maliyetleri için aynı ve nakdi katkılar yapılabilir.

·  Dar gelirlerinin kullandığı küçük ve ekonomik araçların seyrüseferi muaf ya da son derece düşük tutulabilir.

·  Yeşil vergilendirme kapsamında elektrik araçlar İngiltere gibi vergiden muaf tutulabilir. Öte yandan çevreyi aşırı kirleten araçlar ve tüketim malzemeleri ile lüks tüketim yüksek oranda vergilendirilebilir ve gösteriş maksatlı alınan lüks araçlar normal vergi yanında ÖTV vergisine de tabi tutulabilir.

·  Serbest rekabet koşulların sağlanması için tüketicilerin fiyat farklılıklarından haberdar olması gerekmektedir. Bu maksat için ise daha önce defalarca uyardığım gibi; en ucuz fiyat uygulaması şeklinde Devlet ve Odalar kurumsal iş birliği yaparak dijital şeffaflık imkânı yaratılabilir.

İşverenin girdi maliyetlerini azaltmak için aşağıdaki bazı önlemlere başvurulabilir.

·  Halen olduğu gibi; sosyal güvenlik katkı paylarına devam edilmelidir.

·   En önemli girdi kalemi olan enerji için Çin, Hindistan ve AB ülkelerinde olduğu gibi yenilenebilir enerji kurulumu ve kullanım faturalarına devlet katkı koyabilir.

·  Bilindiği gibi girdilerin ucuzlaması verimliliğin artırılması ile de mümkündür. Bu çerçevede, inovasyon, modernizasyon ve teknoloji odaklı yatırımlar devlet tarafından teşvik edilebilir.

·  Muhasebe ve Meslek Yasasının yürürlüğe girerek gerçek kazançlar üzerinden vergilendirmenin sağlanması ve haksız rekabet minimize edilmelidir.

·  Yükseköğretim ve emlak sektörüne ve dolayısıyla iş insanımıza verilen zarar kurumsal ve yasal önlemlerle giderilmeli ve yabancı öğrenci ve yabancı mülk sahiplerine ilişkin spesifik endişeleri giderici isabetli önlemler alınmalı ve iki sektörün de katledilmesine son verilmelidir.

Sonuç olarak; başı kesik tavuk gibi hareket eden hükümet öncelikle ekonomik ve sosyal hedeflerini açıklamalıdır. Böylelikle, benim gibi ekonomistler de yapıcı katkı koyma fırsatı yakalayabiliriz.