Yeniboğaziçi’nin batı bölgesi uzun zamandan beridir yeterli su alamıyor, hatta hiç alamayanlar da var.

     O bölgede yaşayan insanlar perişan oldu, sıkça bizi arayarak bu konuyu haber yapmamızı istediler.

     Yanılmıyorsam Yeniboğaziçi’ndeki su sorununu iki ayda altı defa haber yaptık.

     Bu haberlerin ikisinde yetkililerin de görüşlerini adlık, susuzluğun nedenini sorduk.

     Ortaya ne çıktı biliyor musunuz? Tabii ki mazeret…

     Yeniboğaziçi Belediye Başkanı da bahaneler ortaya koyuyor, Su İşleri Dairesi Müdürü de…

     İki yetkilinin de bir sürü mazereti var…

     Hatta iş öyle bir noktaya geliyor ki birbirlerini suçluyorlar, topu birbirine atıyorlar.

     Her ikisini de dinlediğinizde aslında ortada bir “acizlik” olduğunu seziyorsunuz.

     Yani konuşuyorlar, bir şeyler söylüyorlar ama bu konuşmalardan bir şey çıkmayacağını ve sorunun çözülmeyeceğini hissediyorsunuz.

     Halbuki vatandaşlar mazeret duymak istemiyor, çözüm bekliyor.

     Yeniboğaziçi’nin batı bölgesi oldukça güzeldir, harika villaların, konutların bulunduğu nezih bir bölgedir…

      Ancak su olmayınca o güzelliklerde yaşamak işkenceye dönüşüyor, başka bölgelerde, örneğin Gönyeli Yenikent’teki villalar bölgesinde elektriklerin sıkça kesilmesi gibi…

      Mesele güzellikler yaratmak değil, o güzelliklerde yaşayanları hayati ihtiyaçlardan mahrum bırakmamaktır…

      Eğer yarattığınız güzellikler susuz, elektriksiz, kanalizasyonsuz, yolsuzsa neye yarar ki?

      İşte bizim sorunumuz budur, öngörülü, planlı değiliz, öncelikli yapacağımız şey altyapıyken onu en sona bırakıyoruz ve yarattığımız sorunların içinden çıkamıyoruz.

      Sonra da başlıyor hem merkezi hükümet hem de yerel yönetimimler bahaneler sıralasın.

      Halka ne sizin bahanelerinizden… Halk mazeret dinlemek değil, sorununa çözüm bekliyor.

      Halktan oy isterken her işi halledeceğinizi söylersiniz ama görev başına gelince mazeret sıralamaya başlarsınız…

       Mesela Su İşleri Dairesi Müdürü Tarkan Çeki, Yeniboğaziçi bölgesinde yaşanan su sıkıntısının kendilerinden kaynaklanmadığını söyledi.

      Depoların dolu olduğunu, Yeniboğaziçi Belediyesi’nin altyapısının su dağıtımına uygun olmadığını belirten Çeki, “Sınırüstü deposu su dolu. Eğer Devlet Su İşleri’nden gelen su yetersiz olsaydı bu depo dolmayacaktı. Demek ki, ana su boru hattı az çekiyor” dedi. Çeki, her belediyenin kendi önlemini kendisinin alması gerektiğini de vurguladı.

     Yeniboğaziçi Belediyesi Başkanı Kâtip Demir ise Yeniboğaziçi’nin batı bölgesindeki evlere su şebekesi sağlandığını, ancak devletin belediyeye yeterli su vermediğini söyledi. Su dağıtımının Su İşleri Dairesi’nin uhdesinde olduğuna dikkat çeken Demir, “Bize ne kadar su gelirse onu verebiliyoruz” dedi.

     Sınırüstü’ndeki bin tonluk su deposunun ihtiyacı karşılamadığını ifade eden Demir, özellikle Sınırüstü köyündeki depo boş olduğu zaman Yeniboğaziçi Belediyesi’nin Mormenekşe’deki deposuna su alamadığını, bu nedenle vatandaşa “olmayan suyu” veremediklerini söyledi.

    Kâtip, kendileri su sıkıntısı çekerken, kentlerinin suyundan İskele bölgesine su verildiğini de belirtti. Peki sıkıntı çekerken neden suyunuzu veriyorsunuz? Bu suyu sizden alıp da İskele’ye verenlere neden çıngar çıkarmıyorsunuz?

      Tarafların sözlerine baktığınız zaman topu birbirine attıklarını görüyorsunuz. Peki sizce kim doğruyu söylüyor? Sorun çözülmedikten sonra kimin doğru söylediğinin ne önemi var ki?         

      Onlar topu birbirine atarken, vatandaşlar susuzluktan çıldırmak üzeredir.

      Gerçi Yeniboğaziçi Belediye Başkanı ile Su İşleri Dairesi Müdürü, dün bir araya gelip su meselesini masaya yatırmışlar…

      İyi, en azından bir araya gelebildiler ama ben yine de bu sorunun kısa sürede çözüme ulaşacağını sanmıyorum, çünkü yetkililerde o bu işi yapma kararlılığını göremiyorum. Daha çok aciz bir görüntü veriyorlar.

      Kentin bir tarafının su alması, diğer tarafının susuzluk çekmesi meselesini kimseye anlatamazsınız.

      Birkaç metre ilerisindeki evlerde sular akarken ve havuzlar doldurulurken, kendisi susuzluktan perişan olan ve baskın pahaya tankerlerle su alan (ki istediğiniz zaman tanker gelmez) vatandaşlar nasıl isyan etmesin?

      Gerek merkezi hükümet gerekse yerel yönetim bu sorunu mutlaka çözmelidir…

      Halk sizin mazeretlerinizi dinlemek zorunda değil, konuşmayın, iş yapın…