Geçmişe göre daha sıcak olan bu yazın kavurucu sıcaklarında çölde suya duyulan hasret gibi ülkemizin bazı bölgelerinde ayni hasreti çekenlerin feryadını duymayan, duyup da umurunda olmayan ilgili ve yetkilileri; görevini ihmal edenleri, yan gelip yatanları, çare üretmeyenleri, seçilmek için türlü vaatlerle halkı aldatıp oylarını alanları, bu sıcak günlerde insanların en temel ihtiyacı olan suya ulaşamamasına seyirci kalanları, insanların yaşamını sıkıntılarla alt üst edenleri, en önemlisi umutlarını kıranları, sabah akşam çeşmelerden bir damla su akmasını beklerken hüsrana uğratanları, Anavatandan gelen hayat suyunu beceriksizlikten, ihmalkarlıktan, tembellikten, ilgisizlikten, görevini suiistimal edenleri Allah bildiği gibi yapsın. Sıkıntılarla boğuşanların, en doğal haklarından mahrum edilenlerin ahı üzerlerinde olsun, Amin. Aynisi Elektrik sıkıntıları için de geçerli.

         Bir kısım halkın su sıkıntısı dayanılmaz boyutlara ulaşmışken dönüşümlü su verilmesini bile beceremeyen her kimlerse bunlardan hesap sorulmaması ayrı bir mesele de, ne hesap soran var ne hesap veren. Stresten sıkıntıdan belli başlı ihtiyaçlarını gidermekte zorlanan insanlar, aileler huzursuzluk içinde, sıkıntıdan çekişmeler yaşanmakta. Bir Bayraktar, beş Sancaktar, bakın her şey nasıl düzelirmiş, madem illa başımızda topuz tutan birini isteriz. Şimdi buna çoğu isyan edecek, küfredecek. O halde hiç birimiz hiçbir şeyden şikayet etmeyelim, biz ancak bu kadarını yapabiliriz deyip dizimizi kırıp oturalım. Sözümü de geri aldım öfkelenmeyin. Madem altında kalanın boynu kopsun deriz,  yola devam madem.

         Güney Kıbrıs’ın, ABD’ye yeni hava limanı inşa ettiği açıklanmış. ABD’ye bütün limanlar açık helal olsun, hayırlısı olsun, lafı mı olur. Türklerin Cumhuriyetten atılışının hem onaylanmasının ve de Cumhuriyet ortaklığımızın elimizden bir çırpıda alınıp üç rakamlı kararla darbeci Rumlara hediye edilmesinin bir karşılığı olmasın mıydı yani? Vallahi, isterse Güneyi kendine eyalet etsin, çok mu? Ne yapacak karnı aç gariban Yunanistan’a bağlanıp?

         Orta Doğunun Jandarması İsrail, Lübnan başkenti Beyrut’a saldırmış. Lübnan’ın Sayın Başbakanı saldırıyı kınayıp bunu Uluslararası toplumun sorumluluğuna bırakacağını söyledi. O Uluslararası toplumu Kıbrıslı Türkler olarak biz çok iyi biliriz, ki Lübnan da aralarında yer alıyor. O Uluslararası toplumdan biz de Kıbrıs sorununda BMGK’nin Hukuk dışı oldubitti yargısız infaz taraflı kararına değil de, adada yaşanan gerçeklere göre hareket etmesini ve ona göre değerlendirmesini çok istedik ve çok bekledik ama bir türlü yaşanan gerçeklere bakmadılar, sahte haksız karara göre hareket ettiler. Ortak Cumhuriyeti darbelerle yıkanları, Türk ortağı Devletten kovanları, 103 köyden göç ettirenleri, yüzlerce masum insanı katledenleri ve Türkleri ambargolarla yıllarca ablukada tutanları, insanlık dışı muamele yapanları desteklediler ve hala da öyle. Sayın Başbakan ve bakanları Kuzey Kıbrıs’a değil, Güney Kıbrıs’a darbeci saldırganlara ziyarete giderek anlaşmalar yaptılar.

         Lübnan Dışişleri Bakanı da meseleyi BMGK’ne şikayet edecekmiş. Yazdık yukarıya Kadı meselesi diye. Ve daha önce de ortaya koyduk ülkeler için yazdık, gerçeklere göre hareket ediniz, haksız çıkarcı Adaletsiz kararlara ve emirlere göre değil diye ve ekledik, gün gele sizin başınıza da gelecek dedik, Aha çok geçmedi geldi, Sayın Abbas için de yazmıştık Güney ile sıkı fıkı olmasından, yanlış tarafı suçlu tarafı desteklediğinden. Ve biz masum ve mağdur Kıbrıs’lı Türkler olarak her zaman haktan yana Adaletten yana taraf olduk, hal böyle iken 61 yıldır haksız ambargolarla izolasyonlarla dünyadan izoleli haldeyiz, işin ilginç yanı tamamen haklı olduğumuz aşikar olduğu halde, GÖZ GÖRE GÖRE.