Ve bu gün itibarıyla Kıbrıs’ın Güneyi ayni zamanda Birleşmiş Milletlerce ünvanı yaşadığı iddia edilen ve Güneydeki Rum yönetiminin 61 yıldan beri tek egemeni olarak görüldüğü  ‘ Kıbrıs Cumhuriyetinin, 61 yıldan beri Kıbrıslı Türk ortaktan arındırılmış bir halde Uluslararası arenada 16 Ağustos 1960’ta Türk-Rum eşit ortaklığında kurulmuş olan Cumhuriyetle hiçbir alakası olmadığı halde hala Rum yönetiminin Kıbrıs Cumhuriyetinin meşru!! yönetimi diye kabul edilmesi göstermiştir ki, 1960 Cumhuriyetinin Rumların sahipliğinde tek başına dünya siyasetinde yer aldığını ortaya koyduğu gibi, bu meşru Kıbrıs Cumhuriyeti antlaşmalarının ve Anayasasının konu tarihten beri gerek Rumlar gerekse BM ve Uluslararası Hukuk ile AB tarafından çiğnenmekte olduğu su götürmez bir gerçektir.

        4 Mart 1964’te BMGK’nin aldığı hukuk dışı taraflı 186 siyasi kararının sebep olduğu bu hukuk dışı  oldubittiyle Rum yönetiminin bu altın tepside sunulan fırsatı tepe tepe kullanması ve buna bilerek müsaade edilmesi, ucube kararın başlangıçta 3 aylığına diye alındığı halde bunu haksızca uzatmalarla 60 sene 11 aya ( 731 aya) vardırılması, saldırgan darbeci Rum yönetiminin bütün çözüm planlarını BM referandumunu dahi elinin tersiyle itmesine sebep olmuş isteyerek buna fırsat verilmiştir.

         Arkasına aldığı Emperyal BMGK beşlisi sayesinde boyunu aşan eylemlere girişen ve acele ENOSİS için harekete geçen Rumlar, 15 Temmuz 1974’te Yunan Cunta askerleri eşliğinde adada ikinci ve daha büyük bir darbe yaparak Kıbrıs Cumhuriyeti yerine Kıbrıs Helen Cumhuriyetini dünyaya ilan etmiştir. O gün bu gündür sözde Kıbrıs Cumhuriyeti tabelasıyla ama aslında Kıbrıs Helen Cumhuriyeti olarak Güneyde boy göstermektedir.

         BM çözüm planlarının tümünü reddeden darbeci taraf her defasında mükafatlandırılmasına devam edilmiştir, nitekim dünya indinde sözler hem ihtarlar havada uçuşurken Referandumda hayır demekle ceza yerine mükafat almışlardır. Türkler evet dedikleri halde haksızca yok yere cezaları katlanmıştır.

         21 Aralık 1963’ten 15 Temmuz 1974’e kadar ada genelinde kapalı ENOSİS yaşanmıştır. 1974’ten 1 Mayıs 2004 tarihine kadar sadece Güney Kıbrıs’ta kapalı ENOSİS yürütülmüş, Mayıs 2004’ten sonra ise ENOSİS açıkça yürütülmektedir. Bunda AB’nin, BMGK’in destekleyici adaletsiz tutum ve kararlarına ilaveten büyük çapta tarafgirliği ve Adaletsizliği de mevcuttur. Güney Kıbrıs tüm Kıbrıs adına AB’ne haksızca üye alındığında, Yunan Başbakanı Simitis efendi vakit kaybetmeden adaya gelmiş ve uçaktan inerkenden ‘ ENOSİS şimdi gerçekleşmiştir ‘ demiştir.

       Dikkat ederseniz Güneyin yabancı ülkelerle yaptığı bütün üçlü anlaşmalarda özellikle askeri alanlarda Yunanistan hepsinde ortaktır. Rumlar, bu anlaşmaları yaparken Türkleri yok saymakta, Türkiye’ye meydan okumakta, dış güçleri özellikle AB’ni Türkiye’ye karşı kışkırtmakta her halükarda Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’nin önünü her alanda kesmek için büyük çaba göstermektedir. Doğal gaz konusunda Türkleri tamamen yok sayar. Hiç haklı tarafı olmadığı ve Anlaşmalara aykırı olduğu halde Güneyi,  güçlü ülkelerin askeri üsleri için kapıları ardına kadar açmaktadır. Yunanistan’dan izinsiz işemeye bile gitmezler.

         Bakınız Kıbrıslı Türkler dünyada bir şeyler yapmaya kalktığında hemen oralara uçar gider, her şeyi alt üs eder döner. Her zaman yolumuzu keser, Türkiye’nin de kesmeye çalışır, keser de, karar da aldırtır. BMGS yardımcısı Bayan Di Carlo Türkiye’ye de gitti ya, acele öğrenmek ister ne konuşuldu Türkiye ne dedi diye BM GS bay Guterres’ten haber bekler acele sonucu. Hem, 5’li gayrı resmi toplantı olacak ya Mart ayında, işte bunu bile kendi davet etmiş gibi göstermek ister.

        Daha önemlisini yazayım da AKEL yoldaşları başta CTP olmak üzere bütün federalciler, egemenlik istemeyen yandaşlar yoldaşlar soldaşlar iyice duysunlar. Bay Hristodulidis, ‘ BM ile görüşmelerinde Rum tarafının egemenliğine dokunan, ya da Kıbrıs’ta iki ayrı varlık bulunduğu intibaı veren ve normallik görüntüsü yaratacak hiçbir şeyi görüşmeyeceğini açıkça ortaya koyduğunu ‘ açıkladı. Hala Rumlarla kıytırık Federasyon çatısı altında birleşmek için nafile çırpınışlarda bulunan ve eşit egemenlik istemeyen bizdeki yandaşlara yoldaşlara hem soldaşlara duyurulur, AKEL’in de bir nolu ENOSİS  fanatiği olduğunu hem diğer partilerinde ve de Meclislerinde tazelenmiş ENOSİS kararlarının bulunduğunu da. Komşu 61 yıldır hem suçlu hem güçlü durumunda, korunup kollanır, işin kötüsü ADALET yok, dünyada kalmadı. Maalesef güç kimdeyse Adalet odur, ama doğru ama yanlış. Ve üzgünüm zira hep yanlıştan haksızdan yanadır Adalet. 61 yıldır kronikleşti, komşu paylaşmak istemez, varlığımızı bile kabul etmez anlayacağınız, ona göre.

          Benin görüşüm, Güneyde ENOSİS’in şöyle ya da böyle gerçekleştiği, bunun için dış güçlerin de 61 yıldır yardım ettiğidir. Eşit egemenliğimiz ve Türkiye Garantisi olmadığı takdirde nasıl bir anlaşma olursa olsun sonunda kaybeden taraf olacağımızdır.

Parantez açalım. Karpaz’da hayvanlarımızın katledilmesini şiddetle kınarım. Fail/lerin en erken zamanda Adalete teslim edilmesi gerekir. Bunda Hükümetlerin ihmali olsa da hiçbir mazeret bu katliamı haklı kılamaz. Verilen tepkiler yerinde de, keşke böyle tepkileri 61 yıldır işgal edilen Kıbrıs  Cumhuriyeti ortaklık haklarımız için, işgali yapan saldırgan darbecilere ve onlara bu imkanı sunan dünyanın adaletsiz BMGK beşli baş belasına karşı, ayrıca on binlerce Filistinli masum insanı acımasızca  katledip soykırıma tabi tutanlara karşı yapabilsek.