İBRET VERİCİ BİR YAŞANMIŞLIK

     Sevgili Ayla Hanım, ben 43 yaşında bir kadınım. İlk eşimden boşanalı 10 yılı geçti. İkinci ve bana göre sahici evliliğimden bir çocuğum var. Sizin son yazınızı okudum ve kendi tecrübemi aktarmam gerektiğini düşündüm.

     Ben aslında ilk evliliğimde yaşadıklarımı ibret olması için size iletiyorum. Benim başıma gelenler kimselerin başına gelmesin diye yazıyorum. Gerekli düzenlemeleri yapıp, kimliğimin anlaşılmamasını sağlayacağınıza eminim. Benim için önemli olan, yaşadıklarımı başka bir kadının yaşamamasıdır. Buna bir faydam dokunursa çok mutlu olurum. Belki o zaman, bir kadın evlilik ilişkisi içinde sömürüldüğünü anlayana kadar her şeyini kaybetmeden uyanır. Ben yaşadım Allah kimseye yaşatmasın.  

     Ben önce üniversite aşkımla evlendim. Ailem erken olduğunu söylese de bir şekilde onları ikna ettim. Nişan olduk. Kocamın işi hazırdı ve ben işe girer girmez evlendik. Durumları oldukça iyi olmasına rağmen, ben işe girmeden evliliği düşünmememizi istediler. Hiç önem vermedim. Normal karşıladım. İşe girdikten sonra, ailesinin arsasına ev yapmaya başladık. Bu süre zarfında benim ailemde kaldık. Bize hiç masraf yaptırmadılar. Benim maaşım olduğu gibi, evin yapımına gidiyordu. Bu arada işlerimize gitmek için araba aldık. İki arabanın masrafı da çok tuttuğundan, evin yapımı uzun sürdü. Eşim, evimiz olmadan çocuk sahibi olmamızı doğru bulmuyordu. Ailem ise, hazır onlarla yaşarken, bir çocuk olsun ve bakımına yardımcı olabilsinler diye düşünüyorlardı. Ben çok sevdiğim ve sevildiğimi düşündüğüm eşime bıraktım kararı. Sadece bu konuda değil. Her konuda. Bir günden bir güne maaşımı elime aldığımı bilmem. Koşulsuz ona güvendim.

      Benim ailem orta halli olmasına rağmen, ev bittiği zaman, bütün eşyamızı yaptılar. Daha fazla borç çekmeyelim, ailemizi kurabilelim diye. Bu arada ben korunmadığım için gebe kaldım. Eski eşim ateş püskürdü, çocuğu aldırmamı istedi. Daha hayatımızı yaşamadan çocuk sahibi olmak istemiyormuş. Ben gene uyanmadım. Annemin karşı çıkmasına rağmen; ağlaya ağlaya çocuğumu aldırdım ve sonra depresyona düştüm.

      Sürekli ağladığımı, yemek yemediğimi, çok zayıfladığımı gördüğü halde eski eşim hiçbir şekilde yanımda olmadı. Ailesi de resmen benimle dalga geçtiler. Çok mutsuzdum ve ölmeyi arzu etmiştim. Bir gün, iş yerinde bayıldım. Amirim ve arkadaşlarım ambulans ile hastaneye götürmüşler beni ve eşime haber vermişler. Kendime geldiğimde, serviste yatıyordum ama eşim yanımda yoktu. İş yerinden bir ablam, anneme haber vermiş ve yanımda sadece kendi ailem vardı. Telefonumdaki mesajda, “kendini topla, çocukluk yapma. Kimse senin derdinle uğraşamaz” diye yazan eşimdi. Aşk evliliği yaparak evlendiğim adam böyle yazdı. Uzunca bir zaman hastanede yattım. Eşim ve ailesi arada bir geldiler. Her gelişlerinde ben alt üst oluyordum. Kendimi kötü hissediyordum. Rahmetli babam, fark etti ve kocamın mesajlarını da okudu. Babam, “böyle gitmez kızım” dedi. “Bu çocuktan adam olmaz. Bırak bunları, gel yanımıza. Bir omuzum yorulursa, öbüründe taşırım seni.”

      Aklımda kalan en önemli ayrıntıları yazıyorum size. Ama eşimin boşanmak istediğini, beni buna hazırladığını ve bu konu açıldığında nasıl rahatladığını anlatacak söz bulamam. Çok kırıldım. Bugün hayatım yolunda ama aklıma geldikçe etkilenirim.

      Eski eşimin ve ailesinin yaptıkları, bununla kalmadı. Bana dava açıldı ve beş yıl boyunca, maaşımı teslim ettiğim kocam, beni borçlu çıkardı. Ev, arabalar, ailemin desteği ve nice konu gündeme gelmeden boşandık. Mahkemede, sinirlerimin bozuk olduğu, evliliğe uygun olmadığım anlatıldı. Ellerimle yaptığım evden, nenemin işlediği bir dantel parçasını bile almadan ayrıldım. Aslında, hastaneden çıktıktan sonra gidemedim desem daha doğru olur. Onlar da bir çöp göndermediler. Annem  sürekliderdi ki, “sen iyi ol, mal mülk önemli değil. Sen iyi ol her şey yoluna girer.”

      Girdi de. Öncelikle ailem ve çalıştığım iş yerimdeki arkadaşlarım ve amirlerim, bu zorlu süreçte bana sahip çıktılar. Bir ailem de onlardır, anlayacağınız. Odama kapanıp günlerce ağlamak istediğim zamanlarda kendimi deniz kenarında, dost sohbetlerinde buldum. Sadece arkadaşlarım değil, en uzak dediğim akrabaya kadar herkes benimle ilgilendi. Annem, babam, abim, yengem beni bağırlarına bastılar. Yengem doğurduğu çocuğunu önce benim kucağıma verdi. Amirim, yükselebilmemi sağlayacak akademik gelişmemi başlatmam için destek verdi. Bugün geldiğim noktada, onun emekleri çok fazladır. Ben ders çalışırken benim işimi yapan mesai arkadaşlarım da öyle.

      Bir sabah kalktım ve hayat ne güzelmiş diye düşünürken buldum kendimi. Sonra genç bir kadın olarak devam ettim. Bana sevdiklerim tarafından sunulan her şeyi yaşamıma kattım ve onlarla beraber çok güzel bir hayat yaşadım, yaşıyorum.

      Geçmişte çok acı yaşadım ama ben bugün gerçekten adam gibi bir adamla evliyim ve sevildiğimi biliyorum. Gerçek bir aşk evliliği yapmayı başardım. Kötü evliliğimde kaybettiğim her şeyin fazlasını, bu yeni hayatımda buldum. Bir çocuğum var. Ancak çok gençken yaşadığım acıların sızısını hala çekerim. Size yazmamın nedeni, genç kadınlar, çok saf olmasınlar. Kandırılmasınlar. Karşılarında rol yapan açgözlü kişileri tanısınlar. Her kadın ailesi ve dostları açısından benim kadar şanslı olmayabilir. Ama bu zamanda kadın olmak, gözünü açık tutmak ve emin olmadan güvenmemek demekmiş. (Değiştirilerek aktarılmıştır.)

Rumuz: KADINLARA SELAMIM OLSUN  

 Paylaşımınız için yürekten teşekkür ederim. İnsan var oldukça, çözüm de vardır. Bize bunu anımsattınız. Ve sizi kutlarım. Yeniden başlayabildiğiniz için. Yaşamınızın akışını çok daha güzel ve doğru bir yola soktuğunuz için.

      Sevgili dostlar, paylaşmak istediğiniz ve yol göstereceğine inandığınız deneyimleriniz için, bu sayfa her zaman hizmetinizde olacaktır.  Ayla Kahraman