Aslında Türkiye medyasında bazı kesimlerin Kıbrıslı Türklerle ilgili yalan yanlış yayınlarına, maksatlı haberlerine, köşe yazılarına artık kafayı takmıyorum, önemsemiyorum, görmezden geliyorum.

   Geçmişte zamanıma acımaz, durur onlara yazardım, “öyle değil, böyledir, yanlış biliyorsunuz” diye. Ancak bazıları yanlışa, yalana programlanmış gibi, ne yapsanız değişmiyor.

   Bazılarının gerçekten yanlış bildiğinden de şüphe ediyorum, sanki bile isteye yapıyorlar…

   Bazı doğru tespitler yapan, objektif, gerçekçi olanlar da var tabii ki, onları tenzih ederim.  

   Genelleme yapmıyorum ama ne yazık ki Türkiye medyasından büyük bir kesim önyargılı ve onlar genelleme yapıyor Kıbrıs’la Kıbrıslılarla ilgili…

   Biliyorum birçok Kıbrıslı da Türkiye insanı için genelleme yapıyor ve ben buna hep karşı çıktım, genelleme yapmak koca bir toplumu aynı kefeye koymak doğru değildir, haksızlıktır…

   Önyargı ve genelleme çok tehlikeli, zehirli ve sıkıntılı insan davranışlarıdır.

   Neyse, konuyu dağıtmayalım, Türkiye medyasının bir bölümünün Kıbrıslı Türklerle ilgili olumsuz değerlendirmelerine değiniyordum.

   Dediğim gibi bunlarla artık uğraşmanın, zaman harcamanın gereksiz olduğuna inanıyorum ama yine dayanamadım, birisiyle ilgili bir şeyler yazmak istedim.

   Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve köşe yazarı Murat Alan’ın sözlerine dikkat çekmek istiyorum.

   Meclis Başkanı Zorlu Töre’nin Yeni Akit’i ziyaretinden memnun kalan ve bu ziyareti konu alan bir köşe yazısı yazan Murat Alan, Kıbrıs Türk gençliğini hedef alan sözler sarf etti.

   Murat Alan’ın, Sayın Zorlu Töre’yle veya hayatta olan, olmayan diğer Kıbrıslı Türk siyasiler ve siyasi yöneticilerle ilgili övgülü sözlerine bir şey diyecek değilim, olabilir…

   Ancak bu övgü dolu sözler arasında Kıbrıs Türk gençliğinin “zihinsel bir istismara maruz kaldığını” söylemiş olmasını yadırgadım.

    Murat Alan, “… Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gençliği AB pasaportu ve sosyal imkânlarıyla adeta zihinsel bir istismara maruz bırakılıyor. Rum kesimi ve destekçisi AB, elindeki çok renkli aparatlarla gençliğimizin beynini esir almak istiyor…” ifadelerine yer verdi.

    Kıbrıslı Türklerin, 1960/63 Kıbrıs Cumhuriyeti’nden kaynaklanan hakları ve kişisel AB vatandaşlığı hem buralarda hem de Türkiye’de bazı kesimleri rahatsız ediyor.

     Kıbrıs’taki çözümsüzlüğün en büyük mağduru olan Kıbrıslı Türklere, AB vatandaşlığı hakkını da çok görüyorlar.

     Kıbrıs’ın üç garantör ülkesine, Kıbrıslı Rumlara ve tüm AB ülkelerine bir bakın isterseniz, tüm bunlar arasında en mağduru kimdir? Tabii ki Kıbrıslı Türkler…

     Bunların tümü tarafından tam anlaşılamayan, kimilerince umursanmayan, çoğu tarafından hor görülen/ küçümsenen/ değersiz bulunan bir halktır Kıbrıslı Türkler…

     Sakın “yanılıyorsun” demeyin, yanılmıyorum, geriye dönün ve tüm yaşananlara gerçekçi bir gözle bakın bunu göreceksiniz.

     Elbette Kıbrıslı Türklerin de hataları olmuştur, halen oluyor… Ancak bu toplumu anlamaya çaba sarf etmiyorlar, ya kafadan küçümsüyor ya da onu istedikleri kılığa sokmaya çalışıyorlar.

     Tabii ki buralarda o istenen kılığa girmeye dünden hazır bukalemunlar vardır ama zannedildiği gibi bunlar tüm Kıbrıslı Türkleri temsil etmiyor.

     Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti’nden kaynaklanan hakları çerçevesinde, kimlik kartı ya da pasaport sahibi olması ona ne kazandırdı bir bakalım.

      Kıbrıslı Türkler, KKTC’nin tanınmamışlığından kaynaklanan ambargolar, içe kapanıklık, dünyaya açılamama, ticari/ ekonomik, seyahat, spor engelleri başta olmak üzere çok sayıda sorunla mücadele ediyor.

    Sahip olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu ona birçok eziyet ve formaliteden yoksun dünyaya açılma, dünyalı olma imkânı sağlıyor, seyahat kapılarını açıyor, o özgürlüğü tanıyor. Bu gerçekten de çok önemlidir, yani çok şeydir…

     Kıbrıslı Türklere, AB fonlarıyla yapılan gerek ekonomik gerek eğitim gerek sağlık gerekse kültürel bazı maddi katkıları, bazı eğitim burslarını gündeme getirmek bile istemiyorum… Bence daha fazlası da olabilirdi… Yeşil Hat Tüzüğüyle, bana göre yine yeterli olmayan, Avrupa ülkelerine yapılan ihracatı da…

     Ancak Yeni Akit yazarının hedef aldığı anlaşılan Kıbrıslı Türk gençlerin, Avrupa üniversitelerinde eğitim alması meselesi önemlidir gerçekten…

     Kıbrıs Cumhuriyeti kazanımı olarak, Kıbrıslı Türk gençlere seçkin Avrupa üniversitelerinde ücretsiz eğitim görme hakkı veriliyor. Bu üniversitelerde artık yalnızca varlıklı ailelerin değil, diğerlerinin çocukları da eğitim görüyor. Bu kötü bir şey mi?

    Murat Alan’ın kastettiği de budur aslında; gençlerimizin Avrupa üniversitelerinde lisans veya yüksek lisans yapması, Avrupa’da önemli firmalarda görev alması, çalışması, kendini geliştirmesi sanki kötü bir şeymiş gibi lanse ediliyor.

    Onlara göre kötüdür, çünkü onlar Kıbrıslı Türklerin bu adacığa sıkışıp kalmasını ve onlara dizayn edilmeye, dayatılmaya çalışılan hayatı yaşamasını istiyorlar. Sorunları görmesinler, konuşmasınlar, itiraz etmesinler, hak aramasınlar…

     Ancak öte yandan ülkenin nasıl yönetildiği aslında yönetilemediği ortada… Hemen her şeyin kötüye gittiği, hiç de sürdürülebilir olmadığı yaşadığımız rezilliklerden, fiyaskolardan, skandallardan belli değil midir?

    Kıbrıs Türk gençliğine hatta tüm halka “Bu rezil düzeni kabul edin, sorunlar ve skandallar arasında yaşamaya itiraz etmeyin” demek isteniyor.

    Murat Alan’a göre, Kıbrıslı Türklerin AB’de bazı kazanımlar elde etmesi aslında “zihin oyunlarına alet olmakmış” ve bunu engelleyecek olan da KKTC’nin devlet ve hükümet yetkilileriymiş… Neden engellesinler? Engelleyecek de yerine ne koyacaklar? Şu anda ne koyuyorlar mesela?

   Ülke yöneticileri, sorunlara çare bulamadıkları gibi tam tersine sorun yaratıyorlar, fiyaskolara, skandallara neden oluyorlar, ülke her geçen gün daha kötü oluyor, yaşanmaz hale geliyor, insanımız göç ediyor… Bazıları boş vaatlerle, hamasetle, milliyetçi nutuklarla ülke yönetildiğini sanıyor.

    İnsanca yaşamak için bazı kazanımlar elde etmek, daha doğrusu Kıbrıs Cumhuriyeti’nden doğan kazanımlarını kullanmak Kıbrıs Türk halkının en doğal hakkıdır, ortada zihin oyunu falan yoktur. Tüm AB ülkelerinin sahip olduğu haklardan birazını elde etmiş Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Türk gençler bir nevi çıkış yolu bulmuştur.

    Elbette yeterli değildir, Kıbrıs’ta bir çözüme ulaşılması halinde Kıbrıslı Türkler daha fazlasını da elde edecektir ama kişiler olarak AB vatandaşı olmanın kazandırdığı az sayıda hak bile hapsolduğu girdaptan çıkmasını sağladı. Bunu çok görmeyin, anlamaya çalışın, anlayış gösterin.

     Bu halkı artık eskisi gibi kendi içine kapatamaz, mandıra hayatı yaşatamazsınız, o devirler eskide kaldı. Mevcut hakları kullanmamızı istemiyorlar, tam tersine daha fazlasını elde etmek için mücadele etmeliyiz…