Devlet adına yürüttüğümüz işlerde nerede ise artık her gün Deve misali bir tuhaflığa ve ciddiyetsizliğe rastlıyoruz. Bu tuhaflıklardan biri de hiç kuskusuz İhtiyat Sandığı Dairesi’ne alınması kararlaştırılan danışman polemiğidir.

Bahse konu polemik o kadar tuhaf ve biraz gülünçtür ki, Bakanın eleştirilere yanıtı akıl ve mantık sınırlarını aşmaktadır.  Çünkü Bakanın yaptığı amatörce açıklamalarında fikrinin neyse zikrinin de o olduğu ortaya çıkmaktadır.

İhtiyat Sandığı Yönetim Kurulu üyesi Arslan Bıçaklı’nın yaptığı açıklamaya göre; 8 Ocak’taki Yönetim Kurulu toplantısında, bir uzmanın danışman olarak alınmasının gündeme getirildiğini belirtti. Söz konusu toplantıda konunun değerlendirildiğini dile getiren Bıçaklı, 8 bin Euro maaşla bir kişinin göreve başlamasının istendiğini söyledi. Bıçaklı, tartışmalardan sonra kararın, işveren ve işçi temsilcilerinin oylarıyla 5’e 3 reddedildiğini kaydetti. Bilahare, 25 Ocak’ta yapılan Yönetim Kurulu toplantısında konunun yeniden gündeme getirildiğini anlattı. Bakan Gardiyanoğlu’nun da toplantıya katılımıyla tekrar oylama yapıldığını dile getiren Bıçaklı, “işveren temsilcilerinden birinin ikna olduğunu ve karara ‘evet’ dediğini, diğerinin ise çekimser kaldığını böylece 5’e 2, bir de çekimser oyla danışman kararının alındığını” söyledi.

34/1993 Sayılı İhtiyat Sandığı Yasasının teşkilat şemasında iddia edilen dijital arşiv için görevlendirilebilecek 3 Analist programcı yer almaktadır. Bunların yetersizliği durumunda hizmetlerin yürütülmesi için aynı yasanın 36. maddesinde Geçici ve Sözleşmeli Personel istihdamı mümkündür.

Öncelikle belirtmek isterim ki; yakinen tanıdığım ve konusunda fevkalade uzman olan Prof. Dr. Arif Sarı’nın Bakan tarafından polemiğin parçası haline getirilmesi pek de hoş olmamıştır. Sayın Bakan 8.000 Euro karşılığında Sayın Sarı’nın danışman alındığını itiraf ederken hukuki dayanaktan ve inandırıcılıktan yoksun bir şekilde Arif hocanın bu fonu ve süreci yöneteceği ancak bundan bir ücret almayacağını, 8 bin Euro’nun evrakların tasnifi ve ihalenin keşif bedelinin belirlenmesi için elzem olan bu hazırlık sürecinde gelecek uzmanların seyahat, konaklama ve benzeri harcamalar için kullanılması hedeflendiğini iddia etmiştir.

Her ne kadar kabul etmeyenler olsa da ve Bakanlık yapanlar gayri ciddi davransa da KKTC bir hukuk devleti ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının iddi ettiği gibi bir hizmet alımı için proje şeklinde ihale süreci gerekmekte olup bunun 8,000 Euro bedel karşılığı bir kişiyi danışman almakla mümkün olmadığı ve eğer projede gerekli fonu ve süreci Arif Hoca yönetecekse kendisinin angarya çalıştırılamayacağı kesinlikle AÇIK VE NETTİR.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının danışman alımıyla ilgili eleştirilere yanıtı ister istemez bana Padişahın İncili Çavuş’tan “Bana özrü kabahattin büyük olan bir şey yap” talebini hatırlattı.  Yaptığı muamele karşısında çok öfkelenen Padişaha ise İncili Çavuş “Özür dilerim padişahım. Sizi Valide Sultan sanmıştım.” yanıtını verir. ANLAYANA…

Sonuç olarak; tuhaflıklarla dolu ülkemizde “ALLAH AKIL FİKİR VERSİN” demekten başka bir şey aklıma gelmiyor.