Şimdi bu Cevdet Yılmaz dediğimiz kişi öyle laletayın bir adam değil. Evet Cumhurbaşkanı Yardımcısı gibi onu, koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci adamı konumuna sokan bir unvanı var ama Yılmaz’ın özelliği bununla sınırlı değil. 

Cevdet Yılmaz, Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘kare ası’ olarak nitelendirilen ve Türkiye’nin yeni dönemdeki seyrini belirleyecek dört kişisinden biridir.

Cevdet Yılmaz, Hakan Fidan, Mehmet Şimşek ve İbrahim Kalın... Bunu ben söylemiyorum gözü Türkiye’ye dönük olan ve Türkiye’yi takip eden herkes söylüyor. 

Benim gibi sıradan birinin Cevdet Yılmaz’ın kim olduğunu anlatmasına gerek var mı? Elbette yok ama madem hayatını kalkınma ile yoğurmuş ve bu konuda rüştünü defalarca ispat etmiş bir devlet adamı gelip bize, ‘Kalkınma, kalkınma ve de kalkınma’ konulu ders gibi bir konuşma yapıyorsa bu sözleri kimin söylediğine dikkat çekmek lazım diye düşünürüm. Yılmaz’ın konuşmasını defalarca dinledim. 

Öncelikle kalkınmanın ne olduğunu ve bununla birlikte bağımsızlığın ne olduğunu anlattı. Dedim ya ders gibiydi. “Hukuki bağımsızlık olabilir ama reel bağımsızlık yoksa çok da bağımsız değilsiniz” diyor. Yani, öyle ‘bağımsızım’ demekle olmuyormuş. 

“Nereye gideceğini bilmeyen bir gemiye hiçbir rüzgarın faydası olmaz” dedi. Ne güzel bir laf ve bize ne kadar da uygun. Bunun Türkçe meali; ‘Size ne kadar kaynak aktarırsak aktaralım, eğer gözleriniz kör olmuş bir şekilde, ülkeye değil siyasi hırslarınıza hizmet etmeye devam ederseniz, ülkeyi kurtarmak değil günü kurtarmak için yarını yakmaya devam ederseniz ve liyakatsiz, hırsız, karaktersiz, iki eli bir gözünü çıkaramayan ve bir kalbur samanı iki eşeğe bölemeyen insanları köşe başlarına oturtursanız, hiçbir faydası olmaz’ şeklindedir. 

Demem o ki; bu beş yıllık kalkınma planının içerisinde ne var bilmem. İllaki inceleyeceğiz ve üzerinde konuşacağız. Ama 28 yıldan beridir plansız bir şekilde gitmeye çalıştığımız yolun yolun yol olmadığını ve bir plana ihtiyaç uyduğumuzu 1997’den beridir ilk kez idrak ettiğimizi görmek bana psikolojik olarak da olsa iyi geldi.

Bir başka ifadeyle, sabah kalktığımızda, öğleden sonra hayatımızın nasıl değişeceğini bilmemek ve hepsinden kötüsü bizleri idare ettiklerini iddia edenlerin da bilmemesi bizi çok yordu. 

Şimdi, 5 yıllık bir kalkınma planımız var ve planlama denince akla gelen önemli isimlerden Cevdet Yılmaz’ın Türkiye’de bir seçim oluncaya kadar takibinde olacak bir plan olacak. Yani öyle planda bulunan ama bugünlerde işimize gelmediği için uygulamayalım diyebileceğimiz bir ortam olmayacak. Beş yıl boyunca bu plana uymak durumundayız. Sonuca gelelim... 

Artık bir planımız var. İyi mi kötü mu bilmem. Kime göre kötü kime göre iyi sorularını soracağım bu planla ilgili tartışmalar başladığında. Çünkü bilindiği gibi ülkemizde dar zümre çıkarları hep toplum geneli çıkarının önüne geçmiştir. Sesi çok çıkanın çok haklı olduğu bir plansızlık dönemi geçirdik bu plansızlık içerisinde. Dediğim gibi artık bir planımız var. 

Olağanüstü bir planlamacı ve kalkınmacının lansmanına katılacak kadar benimsediği bir planımız var artık. Geriye planı uygulamak kaldı.

İşte orada endişeliyim.