Bundan böyle Kıbrıs sorununun suçluları ortaya çıkarılmadan BM toplantılarına katılmak geçmişin hatalarını tekrarlamaktan başka bir şey değildir. Evet, sorunlar diyalogla çözülür, öyle de olmalı lakin gelinen noktada 50 yıldır mevcut statükoyla görüşme masalarına oturan ve adaletsiz taraflı BMGK’nin oldubitti hukuk dışı geçici kararını tepe tepe kullanarak görüşme masalarını devirip kaçan,  BM’in tüm çözüm planlarını dahi elinin tersiyle ittiği halde yine kendisine geçici de olsa altın tepside sunulan Kıbrıs ortaklık Cumhuriyetinin her ahvalde sahibi konumunda olduğunu dünyaya göstermekte sakınca görmeyen ve ne yazık ki öyle kabul görülüp desteklenen Kıbrıs sorununun yaratıcısı saldırgan darbeci işgalci Rumların, sanki 1959-60 Zurih-Londra Antlaşmaları olmamış gibi  yok sayılması, Türklerin ortaklık haklarının sanki bir hayal ürünü imiş gibi lanse edilmesi, Türklerin her girişiminin anında haksız tanınmışlığın avantajıyla engellenmesi ve son olarak da Kıbrıs’ta üs bulundurması Kıbrıs Cumhuriyeti Antlaşmalarına aykırı olduğu halde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hava sahası üzerinden alçak uçuş yapan Fransız savaş uçaklarına iznin sözde Rum savunma bakanlığı tarafından verilmesinin büyük bir övünçle duyurulması karşısında yeniden belli olmuştur ki her zaman olduğu gibi arkalarının sıvazlanması nedeniyle darbecilerin biti gene kanlanmıştır.

         Darbeci Rum yönetimine üç aylığına geçici olarak Kıbrıs’ın yönetiminin verilmesi ancak bu süre  730 aya vardığı halde hala ayni statünün sürdürülmesi dolayısıyla bu geçiciliğin zaman içinde gadimici hale gelmesinde sorumluluğun tamamen BMGK’nde olduğu açıkça ortadadır. 3 ay nerede 730 ay nerede? İşte bu büyük fark ve büyük alçaklık ve adaletsizlik hem taraflılık netice itibarıyla göstermiştir ki, bunlardan Türk tarafına karşı çok büyük bir kin ve düşmanlık beslendiği ve Türkleri saldırganların boyunduruğuna itme hedefinde oldukları anlaşılmaktadır.

        Ey dünya, ey dünyayı güya idare eden BMGK gadimici beşli, ne çabuk unuttunuz Rum-Yunan Cuntasının 1974’te sözde Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios ve CB sarayına karşı tanklarla toplarla havanlarla ağır silahlarla yaptıkları korkunç darbeyi, Kıbrıs Cumhuriyetini yıkıp yerine ‘Kıbrıs Helen Cumhuriyetini ilan ettiklerini, Makarios öldürüldü diye dünyaya duyurulmasını, Makarios’un yerine de terörist başı Nikos Sampson’un atanmasını, (Hani 1958’lerde Maraş çarşısında alış veriş yapan İngiliz bayanları arkadan vurup anında fotoğraflarını çekip ertesi gün gazetesi MAXİ’de yayınlayan, kadınları vurduktan sonra silahı da hazırdaki Cimnasio kızlarına veren cani), İngilizler tarafından kaçırılıp BMGK huzuruna getirilen Makarios’un burada müthiş itiraflarını ve ülkenin darbeyle işgal edildiğini, Türklerin de büyük tehlikede olduklarını, acilen müdahale edilmesini talep ettiğini, bunu garantör Türkiye ve İngiltere’den de talep ettiğini de mi unuttunuz ey BM. Hepiniz Kıbrıs Türk halkına yıllardır yaptığınız haksızlıkların karşılığında bu gerçeklerin altında ezilmeye mahkumsunuz. O tanıdığınız Rum yönetimi, aha yukarıdaki saldırgan darbeci işgalci ENOSİS’çilerdir. Hepiniz da en az onlar kadar hatta daha fazla sorumlu ve suçlusunuz. Ey BMGK, 3 ay dediniz 60 sene 10 ay oldu, bundan olsun utanın da ahkam kesmeyin. Allah bildiği gibi yapsın hepinizi, çıkarcılar.

         Bizim devletimiz, Rumların devletinden daha meşrudur. Biz irademizle ayrı devlet kurduk, onlar yıktıkları ortaklık devletini işgal etmekte, ölmüş devleti idare etmekte, Cumhuriyet Antlaşmalarına aykırı bir yapıyı idare ederler, ki bu yapıyı kendileri peydahladılar, bu yapı sahte Kıbrıs Cumhuriyetidir aslında. BM kayıtlarında Rumlardan oluşan bir Kıbrıs Cumhuriyeti varsa o zaman meşrudurlar.

İçimizde darbecilerle birleşmek için yanıp tutuşanlar, Fransız savaş uçaklarının hava sahamızı ihlalini ve Rum yönetiminin bize bakış açısını, saldırganların kendilerini ne durumda gördüklerini, yukarıdaki gerçeklerle adilce kıyaslasın.