Keşke ekranlarda gülücüklerle pozlar veren iki başkanın yanında İngiltere, Fransa hem BMGK’nin diğer iki gadimici üye başkanları da  olsaydı, zira bunlar da ya soykırımcı ya destekçisi. Merak ettiniz kimleri niçin hem ne ile tütüttüm. Kimler olacak, dünyadan daha büyük olanları!!! Hani bazılarının ikide bir söyle söyle bitiremediği Uluslararası Mahkemenin kararlarını bile sallamayan ikiliyi, sanki zararlı böcekmiş gibi on binlerce masum çoluk çocuk yaşlı  kadın erkek insanı gözünü kırpmadan katleden soy kırım yapan Natanyahu ile en büyük her türlü destekçisi olan ABD’nin yeni başkanı Trump’ı. Bu soy kırımcılara, bunlar kadar büyük çapta olmasa da 1963-74 yılları arasında Kıbrıs’ta Türk halkına yaptıkları katliamlarla kendi çaplarında soy kırımcı ayni zamanda Gazze’de yapılan soy kırımla da doğrudan işbirliği içinde olan Güney Kıbrıs’ın başkanının da olması yerindeydi.

         Ne ile tütüttüğüme gelince, onlara yakışır en iyi şekilde olsun istedim, sordum soruşturdum en makbule geçen hasetten nazardanen fazla koruyan nedir diye ve öğrendim ki eşşek mokudur.                         Bulmakta zorlanacağım veya taaa Dip Karpaz’a gitmek külfet olacak diye tam vaz geçecektim ki telefon geldi beş dakika uzakta bir köyde vardır. Gidip bir kova aldım, eşeğin sahibi da en değerli en etkili budur kem gözlere nazara karşı dedi. Demek ki doğru yoldayık dedim. Ateşi bol yaktım kovayı boşalttım, bir duman bir duman ortalığı sardı, eee o kadarı da olacak, lüzum olan duaları da ateşin etrafında dönerek ettim ta ki dumanlar bitsin.

         Daha önce dünya beşten küçüktü şimdi biri daha eklendi, o da dünyadan büyük oldu, varan altı. Güney Kıbrıs Gazze-Filistin soy kırımında ve devamında gerek İsrail’e gerekse baş destekçiler ABD’ye  Fransa’ya Güney Kıbrıs’ta üsler konusunda açık çek veren, savaş sırasında Gazze’nin ve diğer bölgelerin bombalanmasında hava ve deniz limanlarının kullanılmasına müsaade etmesi şimdilik uysal yamak durumunda tutulmasına övünedursun.

          Biden gitti Trump geldi daha belalısı yani. Yaraları kapatacağına, barışa istikrara hizmet edeceğine yangına benzin döker. Filistin halkını ülkesinden sürmeye, Filistin topraklarına çöreklenmeye, Orta Doğu haritasını değiştirmeye çalışıyor. Bu çok tehlikeli bir oyundur, bunları gerçekleştirme hamlesi bölgede büyük savaşların yaşanmasına vesile olacaktır. Taaa uzaklardan gelirler bölgemize çöreklenirler üstünden de ülkeleri darmadağın edip halkları da kesip biçerler sürerler kırarlar. Gidişat bölge barışına istikrarına değil daha büyük savaşlara doğrudur. Da bu BMGK gadimici dünyanın baş belasının saltanatı nereye kadar? İki yüze yakın ülke nereye kadar sinecek?

PARANTEZ AÇALIM ve Federasyonculara soralım.  16 Ağustos 1960’ta birlikte kurduğumuz ortak Cumhuriyetten 21 Aralık 1963’te ENOSİS için silah zoruyla kovan, 103 köyden göç ettiren, adanın küçük bölümlerinde abluka ve ambargolar altında tutan, seyahati işine gücüne gitmemizi engelleyen, saldırmadık Türk bölgesi bırakmayan, yoldan belden topladıklarını ve saldırılarla da yüzlerce masum insanımızı katledenlerle, yarım asır görüşülen BM parametrelerine dayalı Federasyon çözüm modelini Referandum dahil her defasında ret edenlerle;

         Saldırgan darbeci Kıbrıs Cumhuriyetine iki kere darbe yapan Rum ortağı haksızca koruyup kollayan, 3 aylığına geçici olarak Cumhuriyetin yönetimini ve egemenliğini Kıbrıs sorununu yaratanlara hediye edenlerin, bu avantajla  görüşme masalarını devirerek terk edenleri, çözümü değil çözümsüzlüğe ve zamana oynamasına fırsat vererek 3 aylık hukuk dışı siyasi kararın 60 sene 11 ay ( 731  ay ) gibi uzatmalarla uzun zamana yayanların, suçluya mükafat masuma hukuk dışı ceza veren  taraflı ve çıkarcı tutumları aşikar olan olan BMGK gadimici beşlisinin adaletsizlikleri ortadayken ve başta Orta Doğuda ve dünyanın diğer bölgelerinde çıkarları icabı yarattıkları savaşlarla güvenilirlikleri dibe vurmuşluğu ortadayken Kıbrıs konusunda hala BM kararlarına itibar etmek gerçeklere sırt çevirmekten başka bir şey değildir.

         Gelelim Güney komşumuzla Federasyon temelli birleşme sonucunda nelerle karşı karşıya kalacağımıza. Komşu, bizim var oluşumuzun tek sebebi Türkiye Garantisine karşı. Başta Yunanistan olmak üzere bir çok bölge ülkesiyle ve en önemlisi ABD ile her alanda Fransa ile birlikte ayrıca İsrail ile de yaptığı en önemlisi askeri alandaki üçlü antlaşmaları, onlara üs kurmaları için kapıların ardına kadar açılması, bu çalışmaların son hızla sürdürülmesi, Güneyin ABD, Fransa, İngiltere ve İsrail saflarının ortasında yer alması ( ki bu artık gün yüzüne çıkmıştır ), yaptığı bütün anlaşmaların Türkiye ve Türk Milleti aleyhine olması.  Bu şartlarda birleştiğimiz takdirde Kıbrıs’ın Kuzeyine de Türkiye karşıtı üsler kurulacağı şüphesizdir. Ve bu ahvalde bu adına ne derseniz deyiniz bunların hegemonyasında bir avuç Kıbrıs Türkünün nasıl yaşayabileceğini herkes iyice düşünsün. İsterlerse en büyük kahine de sorulsun. Sonucu ben kestirme söyleyeyim, Türkiye bizi kabul edecekse oraya sürgün, istavroyu taksak da. Zaten yaşayamayacağız sürgüne gerek olmayacak, o ayrı mesele. Federasyoncular bir daha düşünsün. Rum, Yunan, ABD, İngiltere, Fransa, İsrail.  AB olacaksa şüpheli.

Şehit  Şampiyon Meleklerimizin Cennete gidişlerinin ikinci yılı. Nurlar içinde olsunlar, UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ, YAŞATACAĞIZ.