Allaha çok şükür tüm eksikliklerimize, yanlışlıklarımıza, Kıbrıs Türk toplumu olarak mağduriyetlerimize, mahrumiyetlerimize ve en önemlisi devlet yönetimindeki kifayetsizliklerimize rağmen Cumhuriyetimizin 40. Yılını dün hep birlikte kutladık.  

Hamas-İsrail savaşının da yarattığı şok etkisiyle devletimizin ortaya koyduğu bir çatı altında Kıbrıs Türkü olarak güvenli bir şekilde birlikte yaşamanın her şeyin üzerinde bir değer taşıdığını tekraren idrak ettik. Ancak ve de ancak kıymeti biçilmez bu olguyu istismar ederek ülkedeki kötü yönetimin ve çürümüşlüğün adeta üzerini örterek devlet fetişizmiyle yapılan vatan, millet, bayrak ve ezan edebiyatlarına kesinlikle prim vermemeliyiz.

Ülke vatandaşı olarak sorumluluğumuz gereği ve çocuklarımızın/torunlarımızın geleceğinden kaygı duyan bireyler olarak sırf mızmızlanan ve başkalarını sorumlu tutan bir yaklaşımdan öte “Karanlığa Lanet Okumaktansa Bir Mum Yakmak Yeğdir” sözünü kendimize şiar edinmeliyiz.

KKTC’de bugüne kadar yapılan tartışmalar ve deneyimler ekonomik kalkınma noktasında ortak bir idrak oluşturulmasına vesile olmuştur.

KKTC’nin ada ülkesi olması ve ölçek gibi diğer özellikleri kalkınmada öncü/lokomotif sektörlerin turizm ve yükseköğretim olduğu gerçeğini gözler önüne sermiştir. Durum böyle iken palyatif, dönemsel, atanan bakanların kişisel hevesleri veya dışarıdan yapılan siparişlerle beyhude arayışlar içine girmek yerine turizm ve yüksek öğretime sahip çıkılmalı ve önlerine tıkaç konulmamalıdır.

KKTC’nin 40. Yıldönümünü kutlarken içi boş hamasi söylemler yerine yükseköğretim ve turizmin gerçek anlamda önünü açma kararlığını göstermek KKTC’yi mamur etmek adına samimi ve dürüst milliyetçiliğin ve vatanperverliğin gerçek emarelerini teşkil edecektir.

Yaklaşık on ay boyunca geceleyen eğitim turisti sayılabilecek yükseköğretim öğrencileri sayesinde başta üniversiteler olmak üzere ulaşım, eğlence, gıda ve diğer sektörlerin ayakta durmalarına fevkalade katkı yapılmaktadır.

Yapılan bazı bilimsel çalışmalara göre yükseköğrenimin doğrudan ve dolaylı KKTC ekonomisine toplam katkısı %35 civarındadır. Öğrenci sayısına paralel bu oranı artırmak mümkündür.

İş insanlarımızın yoğun çabasına rağmen ihracatımızın ithalatı karşılama oranı maalesef % 5 ile sınırlı kalmaktadır. Ticaret açığını kapatma görevi ise turizm ve yükseköğretime düşmektedir.

KKTC’nin 2021 yılı ödemeler dengesi hesaplarına bakıldığında; cari işlemler açığının-47.47 Milyon USD olduğu görülmektedir. Cari açığın kapanmasında hizmetler dengesi hesaplarında en fazla katkı sırasıyla net 595.39 Milyon USD ile eğitim ve net 340.33 Milyon USD ile turizmden gelmiştir.

Yükseköğretimi nicel olarak sadece ekonomik katkısıyla değerlendirmek son derece yanıltıcı olabilmektedir.  KKTC üniversiteleri bazı zaman devletin desteğiyle bazı zaman da devlete rağmen uluslararası arenada rekabet edebilecek önemli başarılara imza atmışlardır. Örneğin, İlk kurulan üniversitemiz Times Higher Education (THE) sıralamasında Türkiye’nin ilk 10 üniversitesi ile birlikte 600-800 bandında yer almaktadır. Bunun yanında diğer kamu ve özel üniversitelerimizin ABET, TEDQUAL, ASIIN, FIBAA, MÜDEK, MİAK, NAAB gibi 20’ye yakın ulusal ve uluslararası akreditasyon kuruluşundan çok sayıda akreditasyonları ve uluslararası kuruluşlara üyelikleri bulunmaktadır.

Yükseköğretimin denetim, planlama, akreditasyon ve koordinasyonundan sorumlu ve yetkili YÖDAK’ın uluslararası akreditasyon ajanslarından ENQA’ya asosiye, CEENQA ve INQAAHE’ye tam üyeliği ve UK NARIC üyeliği bulunmaktadır.

Sonuç olarak; ülke kalkınması için temelsiz beyhude arayışlar yerine yükseköğretim ve üniversitelerin önünü açmak KKTC devlet ve hükümet yöneticilerinin en asli görevleri olmalıdır.

Yükseköğretim ve üniversitelerin önünü açmak ifadesi ile keyfi muhaceret uygulaması yerine öğrenci ve diğer maksatlar için gelen kişilerin şeffaf ve hesap verebilir şekilde ayrımının yapılması,  ülkedeki öğrenci  memnuniyeti için  “Öğrenci Dostu Ada” Projesine uygun olarak ucuzlatma, ulaşım ve dolaşım gibi sorunlarının çözülmesi ile  sosyal ve kültürel etkinliklerin düzenlenmesi yanında yükseköğretim alanına en iyi şekilde hizmet etmek için 2021 strateji belgesinde öngörüldüğü gibi YÖDAK'a idari ve mali özerklik kazandırmak ve buna paralel idari örgütlenmenin yeniden yapılandırılmasına öncelik verilmesi düşünülebilir.