Pazartesi günkü yazımda ilgili raporlara göre giderek yolsuzluk bataklığına sürüklenen ülkemizde meraklılar için çıkış yolunun ipuçlarından bahsedeceğimi belirtmiştim.
Peşinen ifade etmek gerekirse...
Pazartesi günkü yazımda ilgili raporlara göre giderek yolsuzluk bataklığına sürüklenen ülkemizde meraklılar için çıkış yolunun ipuçlarından bahsedeceğimi belirtmiştim.
Peşinen ifade etmek gerekirse, 2022 Kuzey Kıbrıs Yolsuzluk Raporuna göre yolsuzluğun en yaygın olduğu grubun Başbakan ve Bakanların olması yolsuzluğu önlemede gerekli iradenin ortaya konmasını beklemenin ne karar hayalcilik olacağını göstermektedir.
Kuramsal açıdan yolsuzluğa neden olan birçok faktör bulunmaktadır. İdari, ekonomik, sosyal ve kültürel nitelikli olmak üzere yolsuzluğa neden olan birçok etken bulunmaktadır. Ancak, önemli olan KKTC’de yolsuzluk illetini besleyen mikrop veya mikroplar üzerinde fikir birliğine varmaktır.
KKTC özelinde yolsuzluk bataklığını besleyen en zararlı mikroplar hiç kuşkusuz ülkeyi esaret altına alan patronaj sistemi, yetki tekeli, şeffaflık ve hesap verebilirlik olmayışı, iç ve dış denetimin etkin olmayışı, yargı sürecindeki tıkaçlar ve kültürel yozlaşma olarak özetlenebilir.
Siyasi ilişkiler kapsamında patronaj, elinde merkezi veya yerel belirleyici bir güç bulunan bir iradenin, kendisine verilen destek sonucu bir kimse ya da topluluğa kimi maddi ya da koruma, kollama gibi sosyal menfaatler sağlamasını içerir (https://enpopulersorular.com/library/lecture/read/331045-patronaj-ne-demek-tdk).
KKTC’de patronaj sisteminin vahameti, raporda yolsuzluğun en yaygın olan grubun başbakan ve bakanlar olarak algılanması ile açık ve net olarak anlaşılmaktadır.
Kaynakların kullanılmasında tekelci yetkiye sahip olan, görevleriyle ilgili konularda tek başlarına karar alma yetkilerini kötüye kullanan ve hesap verme mekanizmaları bulunmayan görevlilerin bu süreçte kendi çıkarlarını gözetmeleri yolsuzluğa neden olmaktadır. Böylece, yolsuzluğu aşağıdaki formülle açıklayabiliriz (https://www.tepav.org.tr/upload/files/1313475413-4.Bir_Olgu_Olarak_Yolsuzluk_Nedenler__Etkiler__Cozum_Onerileri.pdf):
YOLSUZLUK = TEKELCİ YAPILAR + TEK BAŞINA KARAR ALMA YETKİSİ + HESAP VERMEME
KKTC’de halen daha açılmayan/açılamayan ve devamlı vergi muafiyeti tanınan Ercan Havalimanı’nın sözde özelleştirilmesi veya kamu-özel ortaklığı yukarıdaki formülün doğruluğuna gerçek bir örnek teşkil ettiği gibi patronaj sisteminin de ağır sonuçlarını ortaya koymaktadır.
Her ne kadar 2021 Ocak ayında yürürlüğe giren ‘Kamu Mali Yönetimi Kontrol Yasası’nda öngörülmesine rağmen KKTC devlet dairelerinde idareden bağımsız etkin iç denetim mekanizmaları henüz daha oluşturulmamıştır. Yolsuzluğu yerinde tespit edip zamanında önlem alabilmek açısından iç denetim mekanizmaları hiç kuşkusuz hayati öneme haizdir.
KKTC’de iç denetim yanında dış denetim de yürütmenin kuşatması altında güçlü ve etkin bir karaktere bürünememiştir. Başbakanlık Denetleme Kurulu ile Maliye Teftiş ve İnceleme Kurulu siyasi iradenin emrinde ucube hale getirilirken Anayasal bir kuruluş olan Sayıştay ise gerçek anlamda mali ve idari özerkliğe kazandırılmamıştır.
Sayıştay Başkanlığının denetçi sayısı denetlemesi gereken kurum, kuruluş, daire, belediyeler ve siyasi partiler için yetersiz kalırken hazırladığı denetim raporlarının gereğinin yapılmaması için ise maalesef önlerine tıkaç konmaktadır.
İngiltere’de olduğu gibi; kısmı yargıç yetkileri KKTC Sayıştay’ında bulunmamakla beraber Sayıştay Başkanlığı’nın hazırladığı yolsuzluk ve/veya usulsüzlük içeren dosyalar ise maalesef ya Cumhuriyet Meclisi’nin raflarında tozlanmaya terkedilmekte ya da Savcılıkta mesele yok gerekçesiyle kapatılmaktadır.
Yolsuzluk ve usulsüzlük dosyalarının karşılaştığı Cumhuriyet Meclisi ile Savcılık engelleri yanında yargıya havale edilebilen dosyalara ilişkin ise mahkemelerdeki lojistik, personel ve yargıç eksiklikleri nedeniyle adalet genelde zamanında tecelli etmemekte ve davalar incir ipi gibi uzayıp gitmektedir.
KKTC’de yolsuzluk bataklığını besleyen diğer bir olgu ise kültürel yozlaşmadır. 1974 sonrası ganimet kültürü neticesinde devlet kaynakları ve Rum mallarını haksız yere ele geçirmenin gelenek haline geldiği ve bunu yapmayanın enayi sayılacağı bir düşünce kültürel yozlaşma olarak Kıbrıs Türkünün benliğine işlemiş durumdadır. Bu yozlaşma hiç kuşkusuz vergi ve vatandaşlık bilincini de erozyona uğratmıştır.
Sonuç olarak; KKTC, yolsuzluk bataklığında giderek dibe çekilmektedir. Daha önce belirtildiği gibi, bunun baş müsebbibi patronaj sisteminin zirvesinde oturanlardır. Yolsuzluğu önlemek için ise klişe ifade ile Amerika’yı tekrar keşfetmeye gerek yoktur. Bu konuda en iyi uygulama örneklerini teşkil eden İskandinav ülkelerini örnek almamız yeterli olacaktır.
Patronaj sistemimin hakimiyetini ve yetki tekelini kırmak için çağdaş dünyanın olmaz ise olmazı Kurumsal Yönetişim Modeli, devletin geneli, kamu kurum ve kuruluşlar, Kıb-Tek gibi yapılar ile yerel idarelerde mutlaka hakim kılınmalarıdır. Kurumsal yönetişimin ana ilkeleri; etkililik, tutarlılık, şeffaflık, adil olmak, hesap verebilirlik, katılımcılık/yayılım ve sorumluluktur (https://arguden.net/makale/kurumsal-yonetisim-2/). Bunun yanında, iradeden bağımsız iç denetim kurumları ile güçlendirilmiş, bağımsız ve özerk Sayıştay Başkanlığı’nın yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Ayrıca, denetim kurumlarının yargıya ulaşımını engelleyici siyasi engeller de mutlaka ortadan kaldırılmalıdır.