Özellikle bayram süresince Güney Kıbrıs’ı ziyaret etmeye gidenler sınır kapılarında tarihte görülmemiş yoğunlukla karşılaştılar. Özellikle Metehan kapısında saatleri alan bekleyiş süresi hem Türkler hem de Rumlar için ızdıraba dönüştü.
Sınır kapılarındaki bu ızdırap ve bir nevi eziyetin devam etmesi halinde ekonomi için son derece önemli olan KKTC’ye geçişler mutlaka olumsuz etkilenecektir.
Hatırlanacağı gibi Başbakanlık ile Ekonomik Örgütler Platformu (EÖP) arasında “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) kara sınır kapılarındaki hizmetlerin iyileştirilmesine” yönelik Haziran 2022’de protokol imzalanmıştı.
Aradan geçen bir yıllık sürede değil kara sınır kapılarındaki hizmetlerin iyileştirilmesi, geçenleri pişman edecek ölçüde izdihama dönüştü.
Türk Lirası’nın değer kaybıyla beraber sürdürülemez olan hali depreşen KKTC için şu an yapılabilecek en son şey içi boş hamasi söylemler ve ucuz kahramanlıklardır.
Patronaj sisteminin esareti altında oldukları için gelmiş geçmiş tüm hükümetler KKTC’nin yapısal sorunlarını çözecek iradeyi ortaya koyamamışlardır. Günümüzde ise mevcut devlet ve hükümet yetkilileri tavla teslim edilgen bir karakterde iktisadi şuursuzluğun pençesine düşmüş görünümü vermektedirler.
Türk Lirası’nın sürekli değer kaybetmesi ile pahalılaşan iç pazara paralele özellikle sabit gelirlilerin azalan alım gücü kaçınılmaz olarak KKTC ekonomisindeki talebi, üretimi ve istidamı olumsuz etkileyecektir.
KKTC ekonomi yönetimi açısından bunu telafi etmenin en önemli fırsatı Güney Kıbrıs’tan ülkemize açılan alışveriş penceresidir.
Ekonomist olmasa dahi bu konuda kafa yoranların da çok iyi bileceği gibi TL’nin değer kaybetmesi Güney Kıbrıs’taki potansiyel hedef kitlenin iştahını kabartmakta ve KKTC’ye yönlendirmektedir. Dolaysısıyla, Güney Kıbrıs’taki hedef kitlenin varlığı sayesinde iç pazarda meydana gelen daralma önlenebilecek, üretim ve istihdam korunabilecektir.
KKTC devlet ve hükümet yetkililerinin ekonomiyi canlandırmak için yapabileceği en önemli çalışma -paluze ve köftere KDV sıfırlaması gibi afaki önlemler yerine- Güney Kıbrıs’taki potansiyel hedef kitleyi KKTC’ye getirmeye motive etmek ve onlara maksimum harcama yaptırmaktır.
Bugün itibarıyla iyileştirme yapılsa dahi mevcut kara sınır kapıları son derece yetersiz kaldığından behemehal yenilerinin açılması mutlaka gereklidir.
Kıbrıs Türkü’nün ekonomik refahı için KKTC devlet ve hükümet yetkililerinin yeni kapı açılmasında sistematik bir şekilde ısrarcı olmaları beklenirken paradoksal bir şekilde yeni kapı açılmasında ön plana çıkan aktörler iki toplumlu inisiyatifler ile Kuzey ve Güneydeki muhalif siyasi partilerdir. Örneğin, AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu, AKEL’in daha fazla sınır kapısının açılmasından yana olduğunu açıklamıştır.
Sonuç olarak Kıbrıs Türk liderliği toplumsal ihtiyaçlar ile örtüşmeyen içi boş hamasi söylemleri bir tarafa bırakmalı ve gençliği vatanında tutmak, onları üretimle ve istihdamla buluşturmak için mevcut kapıların iyileştirilmesi, yeni kara sınır kapılarının açılması ve izolasyonların kaldırılması için halen mevcut olmayan dirayeti, basireti ve kifayeti et kemiğe büründürmesi gerekmektedir.
Kaldı ki yeni kapıların açılması mevcut liderliğin diline pelesenk ettiği “egemen eşitlik” şiarı ile de bire bir örtüşmektedir. Şöyle ki açılan her yeni kapıda yapılan kimlik kontrolleri karşılıklı olarak devletlerin egemen eşitliklerini Defacto olarak tanıdıkları anlamına gelmektedir.