Dövizin TL karşısındaki hızlı yükselişi ülkede paniğe ve ileriki günler için ciddi endişelere neden oldu.

   Döviz kriziyle birlikte hemen her şeyin fiyatı hiç zaman kaybetmeden yükselmeye başladı.

   Elbette dövizin yükselmesi hemen her şeyin fiyatını artırıyor ama direkt dövizle iş yapan, döviz borcu olan, dövizle harç ödeyen, yaşadığı ev ya da işyeri kiralık olan kesimler direkt çok ciddi şekilde mağdur oluyor.

   Ekonomi uzmanları, çok önceden, Türkiye’deki seçimden sonra ekonomik kriz uyarısı yapmıştı.

   Yani ekonomistlerin öngörüleri çerçevesinde, içinde bulunduğumuz durum beklenen bir şeydi.

   Bugün yaşadıklarımız için önceden tedbir düşünmeyen hükümet, haktan gelen “tedbir alın” çağrılarını dikkate alıp, “döviz krizi” gündemli, olağanüstü bir toplantı yaptı.

    Bakanlar Kurulu toplantısından, “ekonomide yaşanacak döviz krizi kaynaklı olumsuzlukların önlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması amacıyla bir komite kurulması kararı” çıktı.

    Komite kuruldu ve ilk toplantısını da Başbakanın başkanlığında yarın yapacak…

    Bakanlar Kurulundan “komite kurma kararı” çıkınca, birçok kişi “yandık” dedi.

    Çünkü bugüne kadar hangi konuda komite kurulmuşsa veya bir konu komiteye havale edildiyse oradan hiçbir şey çıkmadı.

    Bu ülkede meseleler komitelere havale edildi mi kör kuyuya düşmüş gibi olur.

    Döviz kriziyle ilgili komite ne yapacak acaba?

    Biraz gerilere gidin, pandemiden bu yana Bakanlar Kurulu toplantılarından çıkan birçok karar toplumu tatmin etmedi.

    Açıklanan ekonomik paketlerin kimisi yetersiz bulundu, “sırf açıklamak için ortaya atılan tedbirler” olarak değerlendirildi.

     Birçok ekonomik paketten kredi yani borçlanma çıktı ama kimsenin borçlanacak halinin kalmadığı görülemedi.

     Şimdi yeni bir komite kuruldu, bakalım ne olacak?

     Biliyorsunuz et fiyatlarındaki artışla ilgili de Bakanlar Kurulu bir komite kurmuştu.

     Komite hiçbir karar almadı, “Ne yapıyorsunuz?” diye sorulduğunda da “piyasa kendini dengeledi, yapacak bir iş kalmadı” dediler.

     Halbuki sorunun çözüldüğü falan da yok…

     Geçmişte de birçok konu komiteye havale edilip unutturuldu.

     Şimdi yine karşımızda bir komite var.

     Bugüne kadar kriz tedbirleri alan Bakanlar Kurulu ya da onların oluşturduğu komiteler halkı memnun etmedi, hep dağ fare doğurdu.

      Bakalım gelenek bozulmayacak ve dağ yine mi fare doğuracak?

      Komitenin toplantı yapacağı ve tedbirleri açıklayacağı yönünde basını bilgilendiren metinde “radikal tedbirler” ifadesi kullanıldı.

      Yani hükümet, kimsenin beklemediği ve tahmin etmediği, herkesi şaşırtacak kararlar alacak ha?

     “Radikal kararlar” deyince sizin aklınıza ne gelir?

     Ben bundan, sıra dışı ve hükümetten beklenmeyecek tedbirler alınacağını anlıyorum.

     Hükümete muhalefetten, sendikalardan, diğer sivil toplum örgütlerinden onlarca öneri sunuldu, “Şunu yapmalısınız”, “bunu yapmalısınız” diye.

     Gerçekten tüm önerileri değerlendirip, oradan faydalı tedbirler mi yarattılar?

     Umarım önerileri dikkate alıp, fazlasını da kendileri yapmıştır.

     “Umarım” diyorum ama pek de ummuyorum, pek de inancım yok aslında.

     Yine tedbirler açıklandığında “peeee ama bunlardır?”, “peeeee yine dağ fare doğurdu” demeyelim lütfen.

     Lütfen bu defa dağ fare doğurmasın, lütfen komiteye havale edilen bir konu kör kuyuya düşmesin.

     Bu umutsuz, beklentisi düşük halim var ya, “bir kere de beni yanıltın” diyorum, beni yanıltın, ben yanılayım, halk kazansın, faydasını görsün.