Yıllardır sokaklarda gezen Ganalı Abubakar Uthman ülkede kaçak yaşadığı gerekçesiyle tutuklanınca, bu kişiye karşı sempatisi olan halkımızın büyük çoğunluğu tepki gösterdi.

   Kimseye zararı olmayan ve Lefkoşa’nın simgesi haline gelen bu kişinin bunu hak etmediğini söyledi birçok kişi… Sosyal medya Uthman için yazılan mesajlarla doldu…

   Ülkeyi yönetenler de Uthman’a olan sempatiyi fırsata çevirerek, alelacele kanun hükmünde kararname yaptı.

    Hükümet kanadı, Ganalı “yürüyen adam” için yasal düzenleme yapıldığı haberleri yaptırdı, bununla övünüldü.

    Aslında Uthman’a yasal düzenleme bahaneydi, bunun altında başka niyet vardı.

    “Uthman için” denilen kanun hükmünde kararnameyi genişçe tutarak, “aile birliği bozulmuş” sınır dışı edilen bazı kişileri de dahil ettiler, onlara af çıkardılar.

   Aslında böyle bir şey yapmak için fırsat kolluyorlardı, Uthman onlara can simidi gibi geldi.

   Oturdular ve daha önce çeşitli suçlardan sınır dışı edilmiş kişilerin “ülkeye giriş yasağını” kaldırdılar.

   Birkaç kişi de değil tam 27 sınır dışı edilmiş kişi için af çıkardılar.

   Uthman yasal düzenlemesi aslında Ganalı Uthman’ı istismar etmekti.  

   Bu 27 kişi, ciddi bazı suçlar işlediği için sınır dışı edildi, öyle rast gele sınır dışılar değildi bunlar.

   Kişi neden sınır dışı edilir? Buna bakılması gerekir… Bu insanlar ciddi suçlar işledi, toplumun huzurunu bozdu. Ancak bu kişilere sanki hiçbir şey yapmamış muamelesi gösteriliyor.

  Neymiş? Burada eşleri, çocukları varmış…

  E bu suçları işlerken de eşleri, çocukları vardı.

  Suçu işlerken ne eşlerini düşündüler ne de çocuklarını.

  Geldiklerinde bu suçları yeniden işlemeyeceklerini kim garanti edebilir?

  Bir ülkeden sınır dışı edilmek basit bir şey değildir, sınır dışı edilmişse bir daha o ülkeye dönmemelidir, çünkü yaptığı şeyle, işlediği suçla bu ülkede yaşamayı hak etmiyor.

  Bu ülkede yaşamayı hak etmemiş, ciddi suçlar işlemiş, sınır dışı edilmiş kişiyi kısa bir süre sonra affetmek neyin nesidir, bu iş çocuk oyuncağı mıdır?

   Bu kişiler ailesi ile yaşamayı bu kadar istiyorsa, ailesini bulunduğu ülkeye götürür. Aile birliğini o ülkede sağlar…

   İnsani değil mi bu? Çok acımasızca mı buldunuz? Hayır acımasızca değil… Bu ülkenin yasaları, kuralları vardır, bu ülkede yaşayacaksanız bunlara uyacaksınız.

   Buraya kimse suç işlemeye gelemez, gelmemeli. Burada eşi çocukları varsa, onları düşünecek, suça bulaşmayacak. Zaten onları düşünselerdi bu suçları işlemezlerdi.

   Bu ülkede artık “kim olursan ol, ne yaparsan yap, azılı suçlu da olsan gel” mantığı son bulmalıdır.

   Bu ülkede hak eden yaşamalı, hak etmeyen gidecek, sınır dışı edilmişse de bir daha bu ülkeye alınmayacak. Bu kadar basit…

    Göreceksiniz bu 27 kişi içinden bazıları yine suç işleyecek, geçmişte benzer durumlar oldu, bu yapılan çok yanlıştır.

    Nasıl ki “Uthman için yaptık” gerekçesi bizi aldatmaksa, “aile birliğini sağlamak için yaptık” gerekçesi de aldatmacadır. Bizi kandırıyorlar…

    Mesele nedir biliyor musunuz? Yine popülizm, yine partizanlık, başka bir şey değil.

    Ülkeye girmesi yasak olan ama affedilen bu kişilerin adını google’a veya başka bir arama motoruna girin bakalım, kaşınıza çıkan suçları görünce dehşete kapılacaksınız. Geçen gün meslektaşımız Hüseyin Ekmekçi de programında bu kişileri isim isim vererek, suçlarını da sıraladı… Birkaçına bakalım isterseniz…

    Mesela birisi evlere girip birçok hırsızlık yapmış, birisinde yakalanmış, sabıkalı, suçları kabarık ama biz bu hırsızı affettik.

    Başka birisi, bir kişiyi dövdü, hastanelik etti, kolunu kırdı ve parasını çaldı ama geri geliyor.

    Bir başkası 2022 yılından beridir gasp suçundan kırmızı bültenle aranıyordu, ülkeye sahte isimle girdi yakalandı, sınır dışı edildi ama bu kişi de affedildi. Onca zaman kırmızı bültenle aranıyor olması bile dikkate alınmadı, bağışlandı…

    Bir diğeri birçok tehdit ve darp suçları işledi, hatta hapiste 9 ay da yattı ve sınır dışı edildi. Ancak bu tehdit ve darp suçlusu arkadaşı da affettiler.

    Bir diğer affedilen arkadaş da hem ülkede kayıtsız yaşıyordu hem de darp suçları işledi ama o da bir şekilde affedilmeyi başardı.

    Bir başkası iki bölgede inşaatlardan iş makineleri ve kablo çaldı ama bu hırsız arkadaşın sınır dışı cezası da kaldırıldı, ülkeye girişi serbest bırakıldı.

    Sıkı durun, katle teşebbüsü bile bağışladılar… Katle teşebbüs ve kanunsuz silah taşıma suçu olan da affedildi. Bu arkadaş Girne’de kurşunlama olayına karışmıştı, az daha katil olacaktı. Affedilmiş, Allah bağışlasın bize bu sert arkadaşı da…

    Listeyi uzatmak mümkün, daha neler neler var ama biz burada keselim, ne demek istediğimi anladınız.

    Yani siz söyleyin bana; katle teşebbüs, darp, şiddet, şiddet tehdidi, hırsızlık, gasp suçlarını işleyenleri affetmek akıl kârı mı?

    Bu kişiler tövbekâr mı oldu yani? Bir daha gecenin bir vakti evlerimize girip hırsızlık yapmayacaklar mı, darp edip para çalmayacaklar mı, şiddet olaylarına karışmayacaklar mı, kanunsuz silah taşımayacak bir daha kurşunlama olaylarına karışmayacaklar mı, katle teşebbüs etmeyecekler mi? Kim verecek bunun garantisini?

    Aile birliğiymiş? Bu kişiler ailesinin yanında olsa ne olacak? Bunlar o aileye bela getirmekten başka ne işe yarar acaba? Yok, önyargılı değilim, bu söylediklerim önyargı değil, bu derece kanunsuzluğu seçen kişiler kolay kolay normale dönmez. Çok örneğini gördük, istisnalar azdır.

     Elbette genelleme yapmak doğru değildir ama defalarca birçok eve girip hırsızlık yapan kişiye ben güvenemem, o kişi bu ülkeyi hak etmiyor. Eşkıya gibi kanunsuz silahla kurşunlama olayına karışan, katle teşebbüs eden, az daha katil olacak kişi de hak etmiyor bu ülkeyi. Kolunu kırarak bir kişinin parasını çalan da…

  Tövbekâr olacaklarsa kendi ülkelerinde olsunlar, onların burada işi yok.

  Hep duygularımız istismar ediyorlar, “aile birliği” gerekçesi de duygusallığımıza oynamaktır. Ne geldiyse başımıza zaten duygusallıktan geldi.

  Ülkeyi yönetenler partizanlık uğruna azılı suçluları bile bağışladı. Bu durum, bile bile lades olmaktır, akıl tutulmasına uğramaktır, ülke insanına ihanettir, polisin çabasını/ emeğini, mahkemelerin kararını hiçe saymaktır…     

   Bir işi de partizanca düşünmeden yapın, bir işi yaparken kendinize de ülkedeki yasalara da makamlara da saygınız olsun…

   Suçlularla baş etmekte zorlanan, adeta buna yenilen bir ülkede sınır dışı edilmiş kişilere af getirmek, ülke gerçeklerini görmemektir ve ne yaptığını bilmezliktir. Yeter, bir durun artık…