AİLEM İLE ORTAK NOKTADA BULUŞMAK İSTERİM

      Sevgili Ayla ablam, nasılsınız? Ben hiç iyi değilim ve öyle bir sıkıntım var ki el âlem ile paylaşamam.

      Ayla abla oğlum dört yaşındayken babası bizi terk etti. Başka bir kadın için yuvamızı yıktı ve onunla evlenip peş peşe iki çocuk yaptı. Oğlum şimdi 8 yaşındadır. Ben de dört yıl aradan sonra hayatıma birini almaya cesaret edebildim ve çok mutluyum. Yaşadığım bütün olumsuzlukları neredeyse unuttum diyebilirim. Ama az önce neler oldu bir bilsen. Şoktayım.

      Yanlış bir şey yapmak istemem ve sana içimi dökeyim isterim. Neden dersen, annem “yastık değişir, kader değişmez” der ve ilişkime karşı çıkar. Kardeşlerim de görüntüde erkek arkadaşıma iyi davranırlar ama ciddi bir bağ istemezler. Bizim oldukça fazla malımız, arazimiz vardır ve ortak istemezler, bilirim. Üstelik benim bir maddi sorunum da yok. Yani aileme göre erkek arkadaşım ile ciddi bir bağ kurmama gerek yok.

      Ayla ablacığım, elbette onları anlarım. Ama ben erkek arkadaşım ile çok mutluyum ve bir çocuk daha yapmak isterim. O da gayet efendi bir adamdır. Devlette çalışır ve Türkiye kökenli bir ailesi vardır. İşte biraz önce abilerim geldi ve eğer bu adamla evlenirsem beni kardeşlikten evlatlıktan atacaklarını, ailemin servetinden tek bir kuruş vermeyeceklerini söylediler. Neden böyle yaptıklarını anlamam çok zor çünkü yengelerimin biri Türkiyeli diğeri ise Doğu Avrupalıdır. Benim erkek arkadaşım Kıbrıs doğumludur. Ailesi ise Türkiye’de Karadeniz’den bir yerden. Yani abilerim aslında ırkçı değildirler. Ne oluyor anlamadım. Sinirim yatışsın, öfke ile bir yanlış yapmayayım diye sana yazarım. Aslında önce kendime yazdım. Sonra da dedim ki “Ayla abla ne der bu duruma?”

      Sahiden Ayla abla. Bir erkek sevdim ve çok iyi anlaşırım. O hiç evlenmemiştir (abilerim bunu sorun yapar). Bana dedi ki, “Ben eğlencelik bir adam değilim. Ciddi duyguların var mı bana? Yoksa ben giderim” dedi. Bu zamanda, bunu duyan kaç kadın var sence?

     Sana güvenirim. Ben toplumda tanınan bir ailenin kızıyım. Bu nedenle, sana ayrıntı vermeden yazıyorum. Bana yol göster ki bir kadın ve bir anne olarak yanlış yapmayayım.

   RUMUZ: GÖKYÜZÜ ÇOK YAKIN

      Siz değiştirerek yazdınız ve ben de biraz daha değiştirerek size yanıt vermeye karar verdim.

      Miras hukukunun bu kadar basite indirgenerek yorumlanacağını ve size bir baskı unsuru olabileceğini düşünemiyorum. Bu konu bir hukukçunun bilgisine açıktır. Ve hemen bir hukukçu ile görüşmenizi öneririm.

      Gizlilik isteğinize katılıyorum. Sonuçta küçük bir adanın insanlarıyız ve kalabalık artmış olsa da adalılar birbirini tanır.

      Siz 21nci yüzyılın genç bir kadınısınız. Ciddi bir travma yaşadınız ve küçük bir çocukla ortada kalıverdiniz. Para, pul çok çekici olsa da insan para kasasına sarılarak huzurlu bir uykuya dalmayı bekleyemez. O bir araç sadece.

      21nci yüzyılı ben çok zorluklarla dolu bir yüzyıl olarak değerlendiririm. At izi iti izine karışmış. Kâr güdüsünün egemenliği bayrağı direğe çekmiş. Bu durumda, kişinin zarara uğramadan doğru adımları ince ayardan geçirmesi gerekir.

      Abilerinizin bakış açısını anlıyorum ama onayladığımı söyleyemem. Para ne yazık ki tapınılan en önemli ikon olmuş gibi. Neyse. Bu bizim dışımızda bir konudur.

      Ben bu yüzyılda neyi çok sevdim biliyor musunuz? Kadın artık daha özgür. Bu ülkede en azından. Yasalar ve genel eğilim bu topraklarda eskiden beri kadını; erkek ile eşdeğer ve eşit olarak algılamaya eğilimli idi. Bir şekilde günümüzde kadın daha özgür. Buralarda en azından ve bunu değerlendirmenizi öneririm.

     Çocuk mu istiyorsunuz, sevdiğiniz adamdan? Yapın. Nikah mı? Boş verin. Kazancınızı engelleyen, zarara dönüşecek her hamleyi çağın kadına sundukları ile değiştirin. Bir kadın bir çocuk dünyaya getirir. Güzel olan yasal prosedür ile bunu yapmak olsa da, eğer zarara düşecekseniz ikinci iyiyi tercih etmenizi öneririm.

      Zamanın çok iyi bir karar verici ve etkileyici gücü olduğunu düşünürüm. İlişkinizdeki iyiler çoğaldıkça abilerinizin ve ebeveyninizin malların dışında başka bir düşünce geliştirme olasılıklarını da unutmayın. Gerçekten aşk elinize geçtiyse, harcamamaya gayret edin. Zülfü Livaneli mi söylemişti?   “Dünyayı sevgi kurtaracak.”