NİŞANLIMIN GEÇMİŞİ DÜĞÜN TARİHİNİ BELİRLEMEMİ ENGELLİYOR

      Merhaba. Ben 27 yaşındayım ve nişanlıyım. Nişanlım ile düğün tarihi belirlemem gerekiyor ama bunu yapmakta zorlanıyorum.

      Her konuda çok iyi anlaşırız. Onu seviyorum. Beni sevdiğini de biliyorum. Ancak onun bir kadın olarak bir geçmişi var. Yani, tanıştığımızda bakire değildi ve önceden birkaç ilişkisi olduğunu hiç saklamadı. O kadar uyumluyduk ki, ona evlilik teklif ettim ve kabul etti. Ailelerimiz araya girdi ve nişanlandık. Aileme, nişanlımın benden önceki yaşamından söz etmedim. Her şey aramızda. Ve biz çok iyi anlaşırız. Aileler de öyle.

      Ama ben bir türlü nişanlımın geçmişte yaşadıklarını unutamıyorum. Sanırım kafamdaki kadın imajına aykırı bir durumu var ve bu yüzden ne onu bırakabiliyorum ne de herkesin beklediği düğün tarihi için içimden bir şey yapmak gelmiyor. Nişanlım, hiçbir şekilde üstüme gelmez ve ısrar etmez. Sormaz da. Ama eminim, çekimserliğim onu kırıyor.

      Birkaç defa, geçmişteki ilişkileri hakkında konuşturmak istedim ve bana çok tuhaf davrandığımı, yıllar önce olanları hatırlatma nedenimi sordu. Bir şey diyemedim elbette. O bana hiç sormadı. Hatta eski kız arkadaşlarımdan biri ile karşılaştık ve hiç tepki göstermediği için çok canım sıkıldı. Bunu gayet doğal karşıladı. Üstelik eski kız arkadaşımın kocası ile el sıkıştı, çocuklarını sevdi.

      Böyle bir nişanlım var. Her açıdan mükemmeldir ama geçmişte yaşadıklarını unutamıyorum ve bunu onunla konuşmaya çekiniyorum. Beni bırakmasından korkuyorum. Ben ne yapayım? Bir şekilde bir karar vermem gerek. (Değiştirilerek aktarılmıştır)

Rumuz: KAFAM KARIŞIK

      Anladığım kadarı ile, çok sevdiğin ve çok iyi anlaştığın bir nişanlın var. Ancak geçmişte yaşadığını düşündüğün veya bildiğin ilişkilerinden dolayı onunla evlilik yapmaktan kaçınıyorsun. Tek eleştirin, onun ilk erkeği olmadığın konusu. Anladım mı? Bir de senin geçmişte ilişkilerin olmuş, bunu normal karşılıyorsun ve onun da normal karşılamasına içerliyorsun. Doğru mu?

      Onu bırakamıyorsun ve beklenen evlilik tarihini de veremiyorsun. "Git bakire bir kız bul ve sevdiğin kadını metres yap" dememi mi bekliyorsun?!

      Şimdi bu mesajı yazan nişanlın olsaydı, ona seni ne kadar çok severse sevsin, senden uzaklaşmasının hayrına olacağını yazabilirdim. Veya ikinizin eş ve eşdeğer olduğunu anlamanız için sizi düşünmeye davet ederdim.

      Gel istersen ikinci seçeneği değerlendirelim: Her şey yolunda ve sen nişanlının bakire olmadığından yakınıp bunu bir kusur olarak görüyorsun. Üstelik ilişkiniz ciddileşmeden sana gerekli bilgiyi vermiş. Dürüst bir genç kadın. Sevdiği adamın bekaret takıntısı var diye kalkıp bekaret operasyonu yapmaya gitmemiş.

      Evet tarihin bazı çağlarında ve günümüzün bazı zihniyetlerinde bakirelik konusu hâlâ gündemdedir, ne yazık. Oysaki çağımızda kadın ve erkek eşit ve eşdeğerdir. Cinsel perhiz, bazı dinlerin mezhepleri dışında sadece bazı geleneksel kültürlerde, kadının kimliğini baskılamak amacı ile uygulanan bir şiddettir. Elbette burada erişkin olmayanlara yönelik cinsel istismardan, pedofili denilen utançtan söz etmiyoruz. Yetişkin ve karar verme mekanizması oluşmuş kişilerden söz ediyoruz.

      Önemli olan yetişkin insanların kendileri için doğru olan tercihlerine saygı duymaktır. Gerçekten bakire bir kız arıyorsan nişanlına dürüst olmalıydın. O dürüst ve tek eşli bir kadın olarak yanında. Ne yazık burada sorun senin dürüst olmayan yaklaşımındır. Sevdiğin kadına saygın sorgulanacak düzeyde düşmüş.

      Oysaki olduğumuz gibi kabul görmek isteriz.  Sevilmek, güvenilmek ve güvenmek isteriz. Ne kadar basit değil mi? Bunları veremiyorsan, genç kadını özgür bırak ki, doğru kişi ile yaşamını geçirebilme şansı olsun.

      Yok, düşüncendeki sağlıksız noktalardan kurtulmak istiyorsan bir psikolog ile çalışmanı öneririm. Ancak, nişanlın bu düşüncelerini öğrenirse, gitme olasılığı vardır. Seven kadın gitmesi gerektiğini bilen kadındır. Çünkü sevgi, köleleştirmekten, kendi değerinden üstün veya aşağı görmek gibi niteliklerden uzak bir yaşamsal olgudur. Onun unuttuğu veya sadece yaşamsal tecrübe olarak geride kalmış geçmiş ilişkilerini hatırlatarak onu şaşırtıyorsun.

      Eldeki gerçek şu: Sevdiğin bir kadın var. Sevdiğin kadınla, cinsel-duygusal paylaşımınız ve uyumunuz var. Onunla iyi anlaşıyorsunuz ve bu aslında ciddi, duyarlı bir ilişki. Üstelik evliliğin ilk safhası olan nişanlılık aşamasındasınız.

      Senin nişanlınla yaşadığın cinsellik; aranızdaki sevgi bağının sizi götürdüğü nokta. Yani sevgi bağınız olmasaydı, belki bu derece çok yönlü bir ilişkiniz de olmayacaktı.

      Öyle mi?

      Seninle yaşadıklarını, senin olmadığın bir zamanda sevdiği bir başka gençle de yaşamış olduğunu bilmen mi seni bu karmaşaya sürüklüyor?

     Kadını meta, mal gibi gören zihniyetler vardır. Bir kadının yaşamındaki sağlıklı ilişkileri, kadının değerini düşüren yaşantılar olarak algılarlar. Kadını, "kullanılmış mal" gibi algılayan zihniyetlerdir bunlar. Önceki ilişkileri, kadını kirleten durumlar olarak görürler. Bu konumdaki kişiler, kendilerini doğru çizgide göstermek adına, geleneksel yapıyı da öne çekerler. Bunu yaparken, çifte standart kullanmalarının yarattığı vicdan sızısını da susturmuş olurlar.

Sormak istediğim, sen bu tip bir kişi misin?

      "Evet" diyorsan, bu kızdan hemen ayrıl ve ona daha fazla zarar verme. Sonra kendine dön ve yaşadığın hayatın ve düşündüklerin arasındaki çelişkiyi gözden geçir. Uyguladığın ve düşündüğün arasındaki uçurum, sevdiklerine ve sana zarar verecek çünkü.

      "Yok ben bu kişi değilim" dediğini duymak isterim.

      İşte o zaman, bana ilettiğin soruna bir psikolog olarak yaklaşabilirim.

      Dediğim gibi yaşadıkların ve düşündüklerin arasında bir çelişki var ve sen önce bu çelişik durumu çözmek durumundasın. Bu bir düğüm ve çözülmeli yani. Ancak, bu düğüm senin, kendinle çözmen gereken bir düğümdür. Muhatabın sevdiğin kız değildir. Muhatabın sensin.

Önceliğin dünyayla kurduğun ilişkiyi gözden geçirmek. Dünya derken, senin dışındaki her şeyden söz ediyorum. İçselleştirdiğin konuları gözden geçir, örneğin. Yaşadığın güzel ilişkiye bakışını değerlendir. Nişanlına bağını, öfkeni, sevgini gözden geçir.

      Eğer sen tam bir ilişki yaşamak istersen; yani sevmek, sevilmek, ait olmak, değer görmek, değer vermek istersen, bu isteğini sadece eşit ilişkilerde bulabilirsin. Eşitlik derken, hukuktan veya gelenekten söz etmiyorum. Eşitlik kadın ve erkeğin; kadın ve erkek olarak eşit olmasıdır. Birbirlerinde erimeleri değil. Kadının erkeğin kölesi gibi olması da değil. Farklı standartlarla değerlendirilmek de değil.

      Gerçek aşk, sevgi, bağlılık eşitlikten beslenir. Buradaki eşitlik, uygun adımda dans etmek gibidir. Kendilerine ait bir müzik eşliğinde tabi ki. Eşitlik; çiftin gelecekteki birliktelik isteklerini oluşturan bir önemli değerdir.

      Nişanlınla aranızdaki uyum, zor bulunan bir ayrıcalıktır. Kişiler, kendilerine eş seçerken farklı kriterler kullanabilirler. Para, mevki gibi. Ancak çift uyumunu sağlayan her şey, çiftin kişilik dinamiklerinden kaynaklanır.

      Bu nedenle, gerçekten doğru kişiyi bulduğumuza inandığımızda, ilişkiyi beslemek ve geleceğe götürmeyi planlamak en doğru adımdır. Sana önerim, budur.