Genelde adettendir: Pazar yazıları siyaset ve ekonomi gibi ‘ağır’ ve ‘ciddi’ konuları içermez. Yaşamın daha sıradan konularını, yeme içme, gezme tozma gibi daha ‘hafif’ konularını içerir.

Aslında, Kıbrıs da pazarları bu konuları yazmak için ideal bir ülke.

 Daha doğrusu, bu konuları yazmaktan çok  yaşamak için eşsiz fırsatlar sağlayan bir ülke.

Örneğin, Lefkoşa veya Girne’de ikamet ediyorsanız Girne'nin merkezinden başlayarak gezip görebileceğiniz, yiyip içip eğlenebileceğiniz o kadar çok fırsat var ki.

Mesai günlerinin iş başlangıç ve bitiş saatlerinde yoğunlaşan trafiği sizi yormuşsa ve aman trafik olmasın diyorsanız, kuzey sahil şeridinde gidebileceğiniz pek çok alternatifiniz var. Sadrazamköy’den başlayıp Yeni Erenköy’e kadar doğanın eşsiz güzelliğinde, sakin ve huzurlu bir trafik akışıyla uğrayabileceğiniz pek çok mekan mevcut.

Fazla vaktimiz yok, biraz dinlenip yarına hazırlanalım diyenlerdenseniz de iyi alternatifler var.

Suriçi Lefkoşası veya Girne’nin antik liman ve tarihi mahallesi hem kültürel hem dinlendirici mekanlara sahip.

Mağusa ya da İskele’de ikamet ediyorsanız da benzer olanaklar çok yakınınızda var. Mağusa Suriçi zaten dünyada eşine çok rastlanmayan tam bir açık hava müzesi ve gidilebilecek alternatif mekanlara sahip.

Araba ile biraz daha uzağa gitmek isterseniz de, doğu sahillerinin uzun kumsallarını seyredip Karpaz yarımadasına kadar uzanabileceğiniz güzellikler sizi bekler.

Mağusa ve İskele gibi doğu sahilleri yerine Güzelyurt ve Lefke gibi batı sahillerine yakın yerlerde ikamet edenlerin olanakları da en az diğer ilçelerdeki olanaklar kadar zengin. Yemyeşil narenciye bahçelerinin içinden süzüle süzüle dağ ve denizin harika birleşimine sahip Yeşilırmak’a kadar uzanan güzel bir güzergah var. Üstelik Kıbrıs’ın en çalışkan köylülerinden oluşan Yeşilırmak’ta satın alabileceğiniz taze sebze ve meyveleri kendi elinizle sepete doldurabileceğiniz olanaklar da var.

Elbet, pazar günü , sayılan ve sayılmayan bu kadar doğal güzellik içinde siyaset gibi ‘ağır’ bir konu düşünülmemeli, ruh ve zihin de Kıbrıs’ın güzelliklerine teslim edilmelidir.

Ne var ki insan, yine de, bu kadar güzel bir ülke bunca yıldır nasıl olur da bu kadar kötü yönetilmektedir diye düşünmeden edemez.