Lefkoşa- Mağusa anayolundayız, Demirhan’da Erülkü Süpermarket’in yakınlarında…
Arkamızda ışık çakan ve neredeyse bizim otomobile yapışan aceleci bir sürücü var.
Bir sağdaki aracın arkasına gidiyor, bir bizim otomobilin arkasına, delip geçecek neredeyse.
İleride sabit kamera olduğu için araçlar yavaşlıyor, her iki şeritte de araçlar var, bu aceleci arkadaş her iki şeritteki araçların ortasından geçmeyi bile deniyor.
Sabit kamerayı geçen araçlar süratlenmeye başlıyor ama bu aceleci sürücü her iki şeritteki araçların ilerlemesini beklemiyor ve bu kez biraz önce deneyip de beceremediği iki aracın arasından geçme işini bu kez beceriyor.
Adeta diğer araçlara sürünerek geçiyor, ödüm patlıyor çarpacak diye.
Bu duruma sinirlenen bazı araç sürücüleri el kol hareketleri yapıyor.
Az önceki aracın yaptıklarının şokunu atlatamadan, aynı riskli hareketleri yapan bir başka araç geliyor, o da bizi korkutuyor ve diğer aracın arkasına takılıyor, süratle kayboluyorlar.
Birkaç dakika içinde birçok kişiyi riske atıyorlar ve çok da endişelendiriyorlar.
Delilik bu gerçekten, akılsızlık, aptallık…
Anayolu yarış pistiymişçesine kullanan deliler…
Nereye yetişeceksin be kardeşim, ne yapmaya çalışıyorsun?
Öleceksin, başkalarını öldüreceksin.
Bu yılın ilk beş buçuk ayında meydana gelen trafik kazalarında 22 kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi yaralandı ama ders almıyoruz.
Zaten altyapı bozuk, doğru dürüst yol yok, riskli kavşaklar, anayollara çıkan onlarca tehlikeli tali kavşak, çember değil çemberimsi tehlikeli yarı çemberler varken, yarış pistindeymişçesine araç sürmek de neyin nesi?
Nereye yetişeceksin? Nereye ulaşacaksın? Uçak mı sandın altındaki otomobili?
2022’de bir yılda trafikte hayatını kaybedenlerin sayısına bu yıl 5.5 ayda ulaştık.
Polis açıkladı; son 20 günde 3800’ü aşkın kişi suç işlemiş, yakalanmış…
Bir çıldırma hali var sanki trafikteki insanların.
Ülkemize bulunan yabancılar da akıl almaz kazalar yapıyor.
Çok lüks araçlar ya tarlalara uçuyor ya duvarlara, direklere çarpıyor ya da gidip başka araçlarla çarpışıyor.
Korkmamak, endişe etmemek elde değil.
Ne yayaysanız ne bisiklet, motosiklet kullanıyorsanız ne otomobille gidiyorsanız güvendesiniz.
Hiç kimse güvende değil, her an bir araç gelip çarpıp sizi öldürebilir.
Sürekli birbirine çok benzeyen kazalar meydana geliyor.
Bir abimiz, “Bu trafikte güvende olmak için bir Rus tankı satın almak lazım” derdi.
Evet bu trafikte tank kullansan ancak güvende olursun, durum o kadar vahim.
Bu vurdumduymazlık, bu sorumsuzluk, bu kadar kötü bir altyapının olduğu trafikte bu kadar tedbirsiz olmak gerçekten de çok ilginç, araştırmaya muhtaç.
Bu delilik haline bakmak lazım…
Genel sorunlar mı insanları böyle yapıyor, ülkedeki denetim eksikliği mi?
Ülkede genel bir başıboşluk olması mı buna neden oluyor?
Diyeceksiniz ki; “İşte az önce sen yazdın polis 20 günde 3800’ü aşkın kişiyi suç işlerken yakaladı, nasıl denetimsiz dersin?”
Ülkedeki genel denetimsizlik havası kendini trafikte de gösteriyor, polisin sürücüleri suç işlerken yakalaması da etkisini göstermiyor.
Özellikle alkollü ve süratli araç kullanmanın önüne geçilemiyor, insanlar ısrarla araç kullanırken cep telefonunda konuşuyor, hatta mesajlaşıyor.
Bir inat var, ölüme koşma ve başkasının hayatını tehlikeye atma yönünde anlamsız bir ısrar var.
Ne bir trafik kültürü yaratabildik ne altyapıyı halledebildik ne de caydırıcı tedbir alabildik.
Yurt dışına gittiğinde veya Güney Kıbrıs’a geçtiğinde kurallara bir tamam riayet edenlerin Kuzey Kıbrıs’ta bunu yapmaması, anlamsız delice, aptalca bir ruha bürünmesi, “Bir şekilde torpil bulur, arka bulur, dayı bulur yırtarım” diye düşündüğünden midir yoksa başka bir delilik midir gerçekten incelemeye, araştırmaya muhtaçtır…