Birçok okulumuz konteyner sınıflarla doldu…

  Yalnızca depreme dayanaklı olmadığı, risk taşıdığı gerekçesiyle yıkılan, tamire alınan okullarda değil bu konteyner sınıflar. Yeni yapılmış okulların avluları bile konteyner sınıf dolduruldu.

  Lefke Gazi Lisesi gibi tamamı konteyner sınıflardan oluşturulan okullar yaratıldı.

  Anlaşılmaz bir durum, bir delilik hali adeta bu durum…

  Sanırsınız bu konteyner sınıflar beleştir. Hayır beleş değil, milyonlar harcanıyor bu ucubelere…

  İşin kolayına kaçıp her tarafa konteyner sınıf monte ediyorlar.

  Son derece çağdışı bir görüntü var okullarımızda.

  Bu sınıflarda verimli eğitim alınamadığı bir tarafa, okullarda çocuklara aktivite yapacak, koşacak oynayacak alan bile bırakmadılar. Öğrencileri nefes alamaz duruma getirdiler.

  Bu çağda KKTC okullarının haline bakar mısınız?

  Gerçekten moral bozucu bir durum…

  Bu görüntülere baktığında insanın üzülmemesi elde değil.

  Eğitim tartışılıyor, kalitenin düştüğü söyleniyor ya bu konteyner sınıflara baktığımızda konuşmak bile istemezsiniz. Eğitim bu mantıkla yönetiliyor ve siz başarı mı bekliyorsunuz?

  İşte eğitime verilen değer bu; çocukları toplama kampı havası veren konteyner sınıflara tıkıyorlar.

  Devlet okullarının getirildiği durum bu maalesef…

  “İmkanlara sahip olma bakımından özel okullarla devlet okulları arasında uçurumlar vardır” deniyordu ya şimdi o uçurum daha da büyüdü. Uçurumdan da öte bir fark var… Sanki böyle olsun isteniyormuşçasına…

   Sendikalar, okul aile birlikleri, aileler, bazı başka sivil toplum örgütleri, okul binalarının yıprandığını, risk taşıdığını yıllarca haykırdı, “bakın, ilgilenin” dediler ama hükümetler ve eğitim bakanları bu uyarıları dikkate almadı.

   Bırakın dikkate almayı, bu uyarıları yapanları suçladılar, “abartıyor, politika yapıyorsunuz” dediler. 

   Yıllarca okul binaları ile ilgilenmediler, ta ki 6 Şubat depremine kadar.

   Depremle birlikte ailelerin baskısı arttı, tepkiler nedeniyle okul binaları kontrol ettirildi.

   Tabii ki sonuç iyi değildi, içine öğrencilerin girmemesi gereken binalar vardı ama bu kez de okullarda tamirat, sağlamlaştırma ya da yeni bina yapmak için sürenin yetmediğini söylediler.

   Bu hantal hükümet ve bakanlığın bir mucize yaratacağını düşünmek saflık olurdu.

   Yılların ihmali nedeniyle önce çocukları çadırlara, ardından da konteyner sınıflara mahkûm ettiler.

    Başka yerlere gereksiz harcamalar yapılıyor ama eğitime gerekli bütçe ayrılmıyor, eğitim, okullar öncelikler arasına girmiyor. Bu ülkeyi yönetenlerin öncelik anlayışında sıkıntı var…

    Bu konteyner sınıfları mucize gibi gördüler, sağlamlaştırmayı, bina yapmayı ikinci plana atıp, milyonlarca para harcayıp konteyner sınıf yaptırıyorlar. Akıl almaz bir durum…

    Evim Gönyeli Yenikent’te, yaklaşık üç yıl önce yaptırılan Dr. Suat Günsel Devlet İlkokulu, evimize çok yakın, her gün önünden geçip gidiyorum.      

    Bu yepyeni okulun avlusuna da konteyner sınıflar yerleştirildi, çok çirkin, çok çağdışı bir görünüm veriyor. Her gördüğümde sinir oluyorum…

    Bu okulun kendine özgü bir bina yapısı var, konteyner sınıflar okula o özelliğini kaybettiriyor, onu çirkinleştiriyor.

    Bu ilkokulun biraz ilerisinde iş insanı Vedat Ertüngü tarafından yaklaşık iki yıl önce yaptırılan Meral ve Vedat Ertüngü Lisesi’ne de konteyner sınıf yerleştiriliyor. Bu okulu da çirkinleştirecekler…

     Bana göre, okul yaptıran kişiler “bu okulun avlusuna konteyner sınıf yerleştirilmeyecek” diye bakanlıkla protokol imzalasın, bu okulların avlularına konteyner sınıf yerleştirilmesin.

    Birçok konuda Avrupa ülkelerinin veya diğer çağdaş ülkelerin çok gerisinde kaldık.

    En sonunda okul binaları konusunda da çağdışı olmayı başardık.

    Geçen kış aylarında konteyner sınıflardaki öğrencilerin düştüğü zor durumları da gördük, yine benzerleri yaşanacak.

   Geleceğin nesillerine reva gördüğümüz okullara bakar mısınız?

   Nasıl beceriyoruz da ileriye değil geriye gidiyoruz, hatta geriden bile kötü oluyoruz?

   İyi olan her şeyi bozarak mı geleceğe yürüyeceğiz? Geri geri giderek geleceğe yürünür mü ki?