Parantez açalım. Efendi Guterres, yani 1960 Kıbrıs Cumhuriyetindeki eşit ortaklığımızı 60 yıldır işgalinde tutanları ve Cumhuriyete iki kez darbe yapanları hala Kıbrıs Cumhuriyetinin tek egemeni olarak kabul eden ve bu işgali onaylayan BM olarak, masum Türk ortağın haksız cezalarla hala ambargolar altında dünyadan izoleli halde tutmanızdan dolayı çözümsüzlüğün bunca yıl sürmesine sebep olduğunuzun güya farkında olmadan tarafları bu konumda tutarak hala masaya oturtup adil ve kalıcı bir çözüm aramayı nasıl düşünebilirsiniz? Hayret. Bu adil ve tarafsızlık değil, eşit ortak Türk Halkını çökerterek darbeci işgalci Helenlere yamalama dayatmasıdır. Adada yaşanan gerçeklere dayalı olarak Adaleti öne çıkarın Guterres efendi Adaleti, darbecileri kollamayı hem beşlinin çıkarlarını değil. 186 kararı BMGK’nin 715 aylık ayıbıdır, kara lekesidir.

         AP, Kıbrıs’ta tek çözüm Federasyonu diğer adı çözümsüzlüğü savundu, 50 yıllık yenmeyen kokmuş pilavı tekrar ısıtıyor. Tek çözüm olsaydı çoktan biterdi. Ve Türk tarafına atıfta bulunuyor, antlaşmaya ramak kala kimlerin kuvvetli bir ‘Oxi’ dediğini sanki bilmezmiş gibi. Ey AB, 2004’te bilerek tek yanlı yaptığın büyük haksızlığı ne yapsan ne etsen dayatmalarına bizi boyun eğdirip asla ipi boynumuza geçiremezsin bilesin. Kimi AB yüksek görevlisi görevden ayrılınca Rumları üye almanın çok yanlış olduğunu söylemişti. Amacınız, Kuzey Kıbrıs’ı  Rum’la birlikte kapmaktır. Cumhuriyet yaşıyormuş gibi darbecilerin işgalinde tutmalarını destekler suçlarına ortak olursunuz, Türklerin ortaklığını yok sayarsınız. Bu adaletsiz taraflı tutum 233 aydır AB’nin ayıbıdır. AKEL ofisini daha içimizde virüs gibi tutarsınız? Yazıklar olsun beceriksiz, pısırıklar.

        Vay be, bir zamanlar emperyallerin düşmanları, şimdilerde taraflı ve adaletsiz de olsa kararlarını Tanrı kelamı sanırlar toz kondurmazlar. BMGK 186 hukuk dışı oldubitti kararının Türk halkına 60 yıldır verdiği büyük sıkıntıları müstahak görürler, karşı çıkanları yerden yere vurmayı marifet sayarlar.  Nerede O birlik-mücadele-dayanışma-özgürlük-insan hakları, mangalda kül bırakmayan yeri göğü inleten nutukları, fakir fukara ezilen edebiyatı?? Hepsi fos çıktı. Konumuza dönelim.

         Ya Garantiler vardı da Türklere yapmadığınız kalmadı. ENOSİS önündeki tek engeldir diye  Türkiye Garantörlüğünü istememekte haklısın. 1960’ta ortak KC kurulduğunda Cumhurbaşkanı Makarios adaya gelir gelmez  ‘Anlaşma ENOSİS’e sıçrama tahtasıdır’ demişti, garantilere aldırmadan. Hemen 22 tabur silahlı milis hazırladınız. Üçüncü yılda Türkler lehindeki önemli 13 Anayasa maddesini ENOSİS için değiştirmek istediniz. Kabul edilmeyince Türkleri bir gecede imha için 21 Aralık 1963’te teyzemin oğlu Zeki ve beraberindeki bayanı katlederek AKRİTAS Planını uygulamaya koydunuz. Yalan mı?  

         Saldırmadık Türk bölgesi bırakmadınız, 103 köyden göç ettirdiniz, ablukaya aldınız, seyahatini, işine gücüne gitmesini engellediniz, yoldan belden tarlasından, bağından-bahçesinden, davarının başından Türkleri kaçırıp kuyulara attınız, devletten kovdunuz. Türkiye’nin notaları, ihtar uçuşları olmasaydı adada Türk bırakmayacaktınız. Var mı yalan Hristodulidis efendi?

          Türkleri ablukada ambargoda aç susuz, yarı çıplak çadır-baraka, mağara-viranelere sıkıştırıp yıllarca saldırdınız. Türkiye’nin Kızılay yardımları, her türlü yardımları olmasaydı kurşundan olmasa   açlıktan kırılacaktık. 1955-1963-1974’leri, göçleri yaşadım bilirim.

        1964’te sözde Barış Gücü geldi saldırılar duracak sandık, artırdınız. Gazete kağıdı diye adaya gemiler dolusu silah soktunuz. 11 yıl boyunca abluykalarla saldırılarla Türklerin çöktüğünü, Türkiye müdahalesini yine ABD’nin engelleyeceğini, ENOSİS’e uygun zamanın geldiğini zannedip, adaya önceden yasa dışı soktuğunuz yirmi bin Yunan askeriyle EOKA B çapulcularını Cuntayla harekete geçirerek esasen 1963’te yıktığınız Cumhuriyete ikinci darbeyi yaptınız. Kamyonlar dolusu solcu Rumları  katlettiniz, Polis karakollarını bombaladınız, sonunda CB sarayına saldırıp topa tuttunuz, Makarios’u öldürdük dediniz, yerine terörist başı Nikos Samson’u atayarak ‘Kıbrıs Helen Cumhuriyetini’ ilan ettiniz, silahları da Türklere çevirdiniz. Bu yazılanlarda var mı yalan Hristodulidis efendi?

           Halbuki Makarios öldürülemedi İngilizler kaçırdı. BM’e götürüldüğünde Rum-Yunan temsilcileri konuşmasın diye itiraz etti. Türkiye’nin çabasıyla konuştu  ‘Ülkem işgal altındadır, derhal müdahale ediniz, Türkler büyük tehlikededir’ deyip Garantör Türkiye-İngiltere’ye müdahale çağrısı yaptı. İngilizler hem BM yerinden kıpırdamadı seyretti. Türkiye meşru müdahaleyi yaparak Türkleri hem Rum solcuları kurtardı, katliamları önledi, asayişi sağladı, Helen Cumhuriyetini sonlandırdı, akabinde Makarios gelip koltuğa oturdu, Yunan Cuntadan kurtuldu. Yalan mı Hristodulidis efendi? Çabuk hırsızı oynamayın.

          Yaptıklarınızla Uluslararası Mahkemelerde sürünmeniz gerekirdi. Bu adaletsiz, çıkarcı emperyallerin haksız destekleri arkanızda diye kendinizi haklı sanmayın. Yıktığınız Cumhuriyetten bu gün söz edilebiliyorsa ve başında oturuyorsan Türkiye’ye borçlusunuz. Darbeciler olarak siciliniz kapkaradır, BMGK-AB’nin de, Uluslararası  Hukukun da.

         Tüm yaşananların, savaşların, çözümsüzlüğün kaynağı BMGK beşlisidir, AB’nin haksızlığı  katmerlisidir. Yunan’ın adaya yasa dışı soktuğu askerlerden haberdardılar, darbelerin yapılacağından da, Yunan’la birlikte hareket ettiğinizden de, Kıbrıs sorununu birlikte başlattığınızdan hem ENOSİS hedefinizden de. İsteseler önlerlerdi, fırsat verdiler, suçlu olduğunuzu bilerek Mart 1964’te 3 aylığına BG güya düzeni sağlayacak diye GK’nin hukuk dışı 186  kararıyla Cumhuriyetin yönetimi haksızca Rumlara verildi, bu suretle Türklerin ortaklığını işgal etmeniz onaylandı, bundan dolayı şımarıp saldırıları artırdınız. Bu sizi erken ENOSİS için Cumhuriyete ikinci darbeyi yapma hatasına düşürdü, neticede ne ektiyseniz onu biçtiniz, hak ettiğiniz tokadı yediniz. Çözümsüzlüğün sebebi 3 aylık karar 715 aylık oldu. Yalan mı Hristodulidis efendi?

          Adada huzuru sağlayan Türkiye’dir BM değil, onlar kılını kıpırdatmadı, savaşı istedi oldu ve seyretti. BMGK beşleri adaletli davransaydı savaş olmazdı, sorun çoktan çözülürdü, bölge istikrara kavuşurdu. Amaçları adaya çöreklenmektir, yerleştiler, çıkmazlar. Garantiler varken ortak Cumhuriyeti darbelerle yıktınız, yönettiğiniz asla Kıbrıs Cumhuriyeti değildir, sahtedir. Garantiler kalkarsa ve çözüm olursa beterini yapacaksınız. Rusya-Ukrayna meselesi Kıbrıs meselesine hiç benzemez efendi Hristodulidis.

         Bölünmüşlük zorlamanız sayesindedir, 1963’te saldırılarla 103 köyden Türkleri göç ettirmenizle başladı, ikinci darbenizde bardağı taşırdınız gereği yapıldı, 1975’te Viyana resmi Nüfus Mübadelesiyle perçinlendi. İnsanlarımız kurtulmak için İngiliz kamplarına sığındı, bazıları gece dağlardan kaçtı. Kaçamayanları esir aldınız, erkekleri BMBG oyunlarıyla topluca kurşuna dizdiniz. Gerçekleri saptırıp yağ gibi üste çıkmayın, lololo da okumayın, bölünmenin sebebi sizsiniz ve dönüşü yoktur. Yalan mı Hristodulidis efendi?

         60 Yıldır hem suçlu hem güçlü pozisyonunda ölü Cumhuriyetin işgaline alıştınız. Asıl sahte devlet odur, BM’de Rumlardan oluşan bir Cumhuriyet yoktur. Referandumda hayır dediniz fayda gördünüz, Türkler yargısız cezalı kaldı.  ‘Helen Cumhuriyetinin’ ortadan kaldırılmasına bozuldunuz, ama hedefiniz budur. O yüzden Garantileri istemezsiniz. Türklerden özür dileyin, çözüm yolunu açınız. İki eşit egemen Devlet yan yana, kavgasız. 186 durdukça, BMGK-AB’den haksızca kollandıkça uzlaşmazsınız. Rum-Yunan hem suçlu ama haklı!, Türkler haklı ama suçlu,  çok terstir, nasıl olur? BMGK isterse olurmuş. Yaşadıklarımız karşısında Garantileri bir de bize sorun Hristodulidis efendi, asla vaz geçmeyiz bilesin. İçimizdeki işbirlikçi çatlak seslerden de çok medet ummayın.

         Hristodulidis efendi, kardeş Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sn Aliyev’in KKTC Bayrağı konusunda açıklamalarına ateş püskürmüş, sağa sola aşağıya yukarıya şikayetler ediyor, ortalığı velveleye veriyor. Efendim BMGK’nin Kıbrıs’la ilgili kararlarına saygısızlıkmış. Yahu önce ve özellikle Kıbrıs konusunda  BMGK’nin saygınlığı hiç kaldı mı da oldubitti haksız kararlarının kalsın? 3 aylık dediler 715 ay oldu, saldırgan darbecileri değil saldırıya uğrayan suçsuzları cezalandırdılar, çözüme evet diyenleri değil  hayır diyenleri mükafatlandırdılar. Bunlar gerçeklerdir, bu nedenle ne sizin yüzünüz ne Yunan’ın yüzü  var konuşsun, ne de BM ile AB’nin haklı yanı vardır dayatma yapsın. 186 nolu karar çözüm olmasın diye alındı, çözümsüzlük sürsün diye de uzatılır. Öyle değil mi Hristodulidis efendi?

        Nerede görüldü, ortak Cumhuriyete iki darbe yapasınız ve adada yasa dışı bulunan binlerce sözde garantör Yunan Cuntasının askeriyle  EOKA terör örgütü birlikte Cumhurbaşkanlığını tanklarla topa tutasınız, darmadağın edesiniz, CB Makarios’u da öldürdük deyesiniz, terörist başı Samson’u Cumhurbaşkanı yapasınız, ‘Kıbrıs Helen Cumhuriyetini’ ilan edesiniz ve BM de desteklesin, koruyup  kollasın, AB de destek çıkıp üye yapsın güya tüm Kıbrıs adına. Ve BM hem AB utanmadan masum Türk ortağı yok saysınlar sonra da cezalandırsınlar durup dururken? Böyle adaletsizlik dünya kurulalı olmadı. Da efendi Hristodulidis göz göre göre işgal koltuğuna kurulup ahkam kessin, lololo okusun, herkesi aptal zannetsin.

         Efendi Hristodulidis, hakkınızı da vermek lazım, içinizde gruplar halinde hem kişisel olarak sizleri ve Yunan’ı şikayet için bizim Başkanı ziyarete gelen yok, içinizde BM’ye şikayet mektupları yollayanlar yok, Türk tezlerini destekleyen yok, Kıbrıs sorununu Rumlar çıkardı diyen yok, Yunanistan aleyhine konuşan söven sayan yok, askerine hakaret eden işgalci defol diyen yok, Yunan elçiliğine karşı  protesto eylem söylem yok, devletinize sahte-dandik-korsan-ucube diyen yok, kaos yaratmaya çalışan, kaostan beslenen yok, Milletine, dinine imanına, papazına kilisesine söven aşağılayan yok, Milli davanızdan sapan yok, çatlak sesler yok, yediği tabağa tüküren yok, bindiği dalı kesen yok, Türk’e hizmet eden dönek yok. Bravo size.

        Biraz da içimize dönelim, yahu içimizde bazı çevreler helak oldu nasıl olursa olsun Rumlarla birleşmeye, gruplar halinde sıraya girdiler Güneyin başkanına koşarlar, daima giderlerdi, konuşurlar ederler Türkiye aleyhine vs, belki de bilgi bile verirler, arkadan hançerlerler, garantileri istemezler, BM’ye de mektup yollarlar Türkiye’yi şikayet ederler, adadan gitmesini isterler, Pile yolu konusunda sorumlu tutarlar, provokasyon yapar derler, Devletimizi, TMT’mizi, Mehmetçiğimizi istemezler, kötülerler, alay ederler, ama her türlü imkanından da yararlanırlar Devletimizin. İşlerine geldiğinde Anayasasına sarılırlar.

         Yiğitler yolu konusunda ağız birliği ettiler, efendim BMGK beşlisi bir birleriyle çatışma içinde oldukları halde Yiğitler yolu konusunda birleşmişler ve Türk tarafını kınamışlar. Aldılar ele çıktılar yola o yüzden suçluymuşuz. Yahu bu ufak meselede GK beşlisine, Barış Gücüne, Rumlara arka çıkarlar, bizi suçlarlar. Ama beşlinin dünyayı kana bulamasına sesleri çıkmaz sol gösterip sağ vururlar.  Beşli birleşti, zira 715 aylık hatada ortaktırlar, aksini yapamazlar tükürdüklerini yalamış olurlar, yalamazlar  çıkarları söz konusu, 715 ayın hesabını veremezler. Sıfıra inen itibarları sıfırın altına inmesin diye birleştiler. Büyük hatadan dönmezler tıpkı bizdeki destekçileri gibi. 

          Tümünün iyi niyetli olduğunu mu düşünelim bu beşinci kol faaliyetlerinin bizi getirdiği noktada?  Öyle diyorsanız sonunda altımızın boşaltıldığını görürsek şaşmayalım, her şey serbest ve mesele yoktur? Hristodulidis efendi Türklerin büyük çoğunluğu Rumlarla birlikte yaşamak istiyor, iki devletli çözüm hem egemenlik de istemiyor dedi. Kısaca Rum’a uşaklığı kabul ederler diyor. Ama illa bizi da boyunlarında götürmek isterler giyotine. Dedik ya hepsinin umudu bunlardadır. İyi ki geçmişte yoktular, yoksa işimiz dumandı. Ne Planmış be AKEL’in 1981 planı hem 5.kol faaliyetleri??? Kim derdi Mücahit Kıbrıs Türk Halkının hatırı sayılır bölümü bunca direnişten bunca bedel ödedikten sonra bu hale düşecek, düşmanına biat edecek. Yetkililere iyi seyirler.