Bu memleket gerçekten de eziyet memleketidir.

 Eziyet, her şey eziyet…

 Hayatınızı zorlaştırmak, sizi her gün sinir etmek ya da endişelendirmek için her şey var…

 Küçüklü büyüklü eziyetler hayat kalitenizi aşağıya çekiyor…

 Ne tarafa dönseniz bir sorun bir sıkıntı...

 Bir bakmışsınız ansızın elektrikler kesiliyor.

 Bir bakmışsınız akaryakıt pahalı olacak, kuyruklar oluşuyor, sınırlı satıyorlar size ya da hiç bulamıyorsunuz.

 Bir bakmışsınız tüp gaz piyasadan kaybolmuş…

 Evet yıllarca tüp gaz kaybolmuyordu ama şimdi kayboluyor.

 Yok ithalatçı firmalar bire düşmüş, yok gemi gecikmiş, yok ne bileyim ne olmuş…

 Bana ne bunlardan, halka ne?

 Yeter ama bu mazeretler, gerekçeler…

 “Yaz geldi, tüp gaz satışları düşer, sıkıntı yaşanmaz” dediler ama öyle olmadı, yine sıkıntı, yine sıkıntı…

  İnsanlar market market dolaşıyor Allah’ın tüp gazını bulamıyor.

  Yetkililer “Piyasada tüp gaz sıkıntısı yoktur” diyor ama piyasa yetkilileri tekzip ediyor.

  Yok be kardeşim yok, siz var diyorsunuz ama yok.

  Dağıtımcı firmalar sınırlı dağıtıyor, insanlar kuyruk oluşturuyor.

  Sevinin, 21’inci Yüzyıl’da tüp gaz kuyrukları oluşuyor ülkemizde.

  Mesela ilaç bulamıyorsunuz, kronik hastaların çok önemli ilaçları da yok, en basit ilaçlar haplar da…

  Üç yılı aşkın bir süredir bir ilaç sorunu halledilemedi gitti.

  İlaç sorunu için de bin türlü mazeret var ama halk artık mazeret duymak istemiyor.

  Sonuca bakıyoruz, sonuçta insanlar ilaç bulamıyor, sağlıkları risk altına giriyor.

  Zaten sağlıktaki ve eğitimdeki sorunlar içinden çıkılmaz bir hale dönüştü…

  Devleti yönetenler bu sorunları çözmelidir, görevi sorunları çözmektir.    

  Tüm kentlerde trafik sıkışıklığı yaşanıyor, bir yerden bir yere gitmek eziyete dönüşüyor.

  Trafikte zaten genel bir keşmekeş var, altyapının yetersizliği, kuralsızlığın hüküm sürdüğü, özellikle ülkede yaşayan yabacı şahısların trafiğe uyum sağlamadan yollara çıkması ortaya korku filmi gibi bir şey çıkarıyor.

  Trafikte canlar gidiyor, bu yıl ilk altı ayda, geçen yılın toplam ölümlü kaza rakamına ulaştık bile.

  Hırsızlık, soygun olayları arttı, kapılarınızı, pencerelerinizi kapamanız da evde olmanız da hırsızları durduramıyor, siz uyurken evde dolaşıp ne bulurlarsa götürüyorlar.

  Şiddet arttı, sudan sebeplerle insanlar birbirine saldırıyor, darp ediyor.

  Yollar, sokaklar, caddeler pislik içinde, derelere göz göre lağım akıtılıyor.

  Kamudaki yetersizlik, verimsizlik her geçen gün artıyor, neredeyse tüm kurumlar sıkıntı içinde…

  Halen Tapu Dairesi’nde bekleyen yüzlerce dosya var, çıkarabilseler hem kişiler beklemekten kurtulacak hem devlet ciddi para kazanacak.

   Mağsa Limanı’na otomasyon sitemi getirdiler, durum daha iyi olacakken bin beter kötü oldu, bir günde yapılacak işler üç günde yapılıyor.         

   İthalatçılar manuel sistemdeki düzeni arar oldu…

    Yüzlerce konteyneri indirip, kaldıracak veya boşaltacak ekipmanlar ve malları koyacak ambarlar yetersizmiş…

   Gümrüğün hafta sonu çalışmaması ayrıca yaz mesaisi nedeniyle öğleye kadar hizmet verilmesi limandaki tüm işleri kilitliyormuş… Otomasyon sistemiyle işler kolaylaşacağına zorlaşıyormuş…

    Peki bu işleri çözecek olanlar nerede? Ara ki bulasın…

    Döviz krizi zaten herkesi yakmış kavurmuş, çiftçi, bahçeci, hayvancı, sanayici hepsi girdilerin yüksekliğinden şikayetçi, “batıyoruz” diye haykırıyorlar.

    Ekonomik kriz zaten herkesi vurdu, hükümet tedbirler açıklayacaktı, bugün yarın açıklar belki ama bu kadar sorunu çözmekte aciz kalan hükümet döviz krizine karşı, gerçekten yaraya pansuman olmaktan öte çözüm getirecek mi?

     Dilerim ki bizi utandıracak bir ekonomik tedbirler paketi hazırlasınlar ama bu eziyet memleketinde onun da olacağını pek sanmıyorum.