Bir video geldi dün whatsapp’tan. SOS Çocuk Köyü paylaşmış. Tıkladım izledim. 3 dakika 43 saniye. Dünyalar güzeli genç bir kızımız, biz büyüklere ders verircesine bir çocuk olarak bizden ne beklediğini öyle bir üslupla söyledi ki, öyle akıcı bir ifade ile anlattı ki, büyük olmaktan utandım. 

“Ben çocuğum, hakkımdır, istiyorum. Tüm çocuklar adına stiyorum” dedi.

Ne istiyor peki? Yatlar katlar, tatiller, mücevherler, arabalar, pahalı giyecekler falan değil. Sadece çağdaş ve dünyalı bir eğitim, ulaşılabilir bir sağlık hizmeti, yeni ve güvenli bir otobüsle okuluna gitmek, parkta güvenli bir şekilde oyun oynamak ve denizde etrafında plastik çöpler ve bakteriler olmadan girmek istiyor. Çok basit şeyler ve bir çocuğun talep etmemesi gereken, otomatik olarak ona sunulması gereken şeyler istiyor.

Ve ekliyor, “Bizim nasıl çocuklar olduğumuzu ve yarın nasıl yetişkinler olacağımızı bugün yaşadığımız hayatlar şekillendirecek”...

Kanınız donar, gözleriniz dolar, utanırsınız.

Eğitimi, sağlığı, çevreyi, ulaşımı ne hale getirdiğimizi bu muhteşem üslupla, bazılarımızın çocuğu, bazılarınızın torunu yaşındaki birinden duymak zorumuza gitmesin. Çocuktan al haberi dememişler boşuna. 

23 Nisan gelecek, her siyasi okumadığı bir açıklamayı basın danışmanlarına yazdıracak, ya da basın danışmanları yapay zekaya yazdıracak ve çocukların geleceğimiz olduğunu söyleyecek. Meclis’te, Bakanlar Kurulu’nda çocuklara yerler geçici bir süre için verilecek.

Ama çocukların geleceğimiz olduğunun gerçek olmasına rağmen, gerçekmiş gibi algılamayacaklar. Bunu günü geçiştirecek bir mesaj zorunluğu gibi yaşayacaklar.

Halbuki, kızımızın 3 dakika 43 saniyede verdiği ders, hiçbir öğretmenin, hiçbir öğretim görevlisinin, hiçbir siyaset akademisi konuşmacısının, hiçbir siyasi teorisyenin, hiçbir stratejistin, hiçbir danışmanın veremeyeceği bilgiler içeriyordu.

“Biz çocuklar, güvende hissetmek, eğlenmek, sevgi ve şefkatle büyümek istiyoruz. Hepimizin temiz bir çevrede, sağlıklı bir şekilde yaşamak, kendimizi ifade etme, dikkatlice dinlenme ve güvenli bir şekilde oynayarak büyüme hakkımız var” dedi ve karar alıcılardan söz istedi.

“Tüm çocukların haklarını koruyacağınıza ve haklarımız ihlal edildiğinde sessiz kalmayacağınıza söz verin” dedi.

Bu yazıyı okur mu bilmem... Ama okursa ya da okuturlarsa, mesajım şöyle.

‘Güzel kızım. Kendinle ne kadar gurur duysan az. Aferin kelimesi az gelir. Karar alıcılardan söz istedin. Ben karar alıcı değilim ama karar alıcılara hayatını zorlaştıracak bir işim var. Sayende yeniden motive oldum. Eminim diğer gazeteci abi ve ablalarına da güç verdin. Neyin önemli olduğunu yeniden hatırlattın. Haklarını tekrar tekrar, senin ve hakkını aradığın diğer çocuklar adına talep edeceğime dair söz veriyorum. Senin gibi yürekli birisinin elini sıkmak için can atıyorum. Gözlerinden öperim’