Ara sıra
Öyle bir özlem düşer ki yüreğime,
Çocuk olmak geçer içimden,
Dönemem geriye…
Kanar yüreğim,
Kapanmaz yaram…
Yanar ciğerim, yanar da,
Bir damla yaş akmaz gözlerimden…
YA SONRA?
2024’e geldik bile…
2000’e girerken ne çok heyecanlanmıştık…
MİLENYUM demiştik ve ne çok şey beklemiştik yirmi birinci yüzyıldan…
Çok şey değişti aslında bu yeni yüzyılda ama;
Umduğumuzu bulduk mu?
Bence ASLA!
Her geçen gün çok şey yitirdik geçmişten yana…
Birbirimizi tanımaz olduk önce,
Sonra hırs kapladı tüm benliğimizi…
Bir yarıştır başladı kıran kırana…
Ya sonra?
Düşündük mü hepimizin içinde olduğumuz bu gemi nereye doğru yol alıyor?
Rota kimin elinde?
Ben mi, biz mi konu olan?
Sevgi, saygı sözcükleri sözlüklerden kaybolmadan bir kendimize gelsek diyorum…
VEFA diye bir sözcük var, biliyorum…
Ancak;
O da sözlüklerden silineli çok oldu…
İnsanı insan yapan nedir ki?
Ruh yoksa bir bedende, beden bir çuval kan ve kemik değil midir?
Benliğimizi, onurumuzu yitirirsek, bu ruhsuz beden neye yarar ki?
Vakit geç olmadan kendimize gelelim desem?
Geç olmadıysa eğer…
Hala içimizde birşeyler kalmışsa…
Geç olmadan…
Sevgi ve saygıyla…
Ve de vefayla…
Bir kez sarılalım dostça…
Gün bu gün…
Ya sonra?