çıkarları için dünyayı alt üst eden, ülkeleri bir birine düşüren, ülke halkını içeriden bölüp bir birine kırdıran, olmadı bir demokrasi mahanası bulup doğrudan kendileri saldıran O gadimici O dünyanın baş belaları beşlisi. Et da ellerinde bıçak da, Ulusların kaderini ellerinde tutan, iki dudaklarından çıkacak sözlerle halkların kaderlerini belirleyen, nasıl yaşayacaklarına hükmeden, ülkenin sınırlarını da değiştiren, istedikleri ülkeye zorla veya korkutarak girip üsler kuran, icabında terörist çeteler besleyip kendi amaçlarında kullanan beşli. Mahkeme de kendileri Yargıç da avukat da kendileri. O yüzden Mahkeme kurmaya lüzum görmezler, çıkarları neyi gerektirirse doğrusu odur, Adalet de odur.

        Gazze’de dünyanın gözü önünde aylardan beri soykırım yapılır, beşlerin üç tanesi her bakımdan destekler, korur kollar, silahlar füzeler vs, para oluk gibi akar. Diğer ikisi karışmaz, onlar kendi bölgelerinde çıkarlarına göre başka ülkeye saldırırlar. Haaaa bunlar dünyayı idare eden ayar verenlerdir, her şey bunlardan sorulur. İstedikleri ülkeye kendilerine göre ambargo korlar hükmü karakuşi. Bir tanesi kendine göre X ülkeye ambargo koyarsa, bütün ülkelerden de bunu uygulamalarını ister, uymayan olursa ona da ambargo kor kara listeye alır, hiçbir yere çıkamazlar, nereye gitseler tutuklatırlar. Aha böyle dünya idare edilir. 200’e yakın gariban ülke tek başına hareket edemez ama birleşemez de, anında tepesine çökerler bitirirler, bu böyyükler.

        Bizim Kıbrıs meselesi de öyle, kapalı olsa da Hristiyan-Müslüman meselesine dönüştü. Biz Türkler Kıbrıs meselesinde son derece tamamen haklı durumda olduğumuz halde bu BMGK beşli ta başından bize hüküm giymiş suçlu gibi davrandı. Kıbrıs Cumhuriyetindeki ortaklık haklarımızı durup dururken elimizden alıp saldırgan Rum ortağa verdi, Cumhuriyetin yönetimini de güya üç aylığına güya. İşte o kara gün ve kara karar üzerinden 60 sene 5 ay geçti habire uzata uzata. Uzlaşmayan anlaşmaya yanaşmayan suçlu saldırgan Rumlar olduğu halde koruyup kollamaya devam ettiler, masum Türklere de her ne nedense durup dururken cezaları bastılar. Üstünden de baskılarla dünyadan izoleli halde ambargolarla bir kenara ittiler. Rumları tanıdılar dünyada tanınmasını sağladılar, ortaklığımızın işgaline destek verdiler.

        Orta Doğu gayet önemli ya o yüzden buralara yerleşmek isterler, en müsait olan da Kıbrıs adasıdır. Kıbrıs’ta sorun olmasa adaya gelip yerleşemez bu kan emiciler, lazım adada sorun olsun. Şimdi bu beşli var ya aralarında da soğuk savaş vardır, bir birlerine hırlanırlar. Üç tanesi bir grup diğer ikisi ayrı. Nitekim Güneye üçlü gelip yerleşti ve hala yerleşirler olanca güçleriyle, hesaplar çıkarlar büyük, belki de üçüncü dünya savaşını çıkaracaklar bölgemizde. Rusya Güneyde yerleşikti, Rumlara  baskılar yaptılar adadan çıkarttılar. Uçak gemilerine limanlar üsler, hava kara üsleri her şey tamam. Savaş gemileri gelip gider limanlara, İngilizler zaten adada, jetler kalkar gider vurur döner, gitsin gelsin karışan yok. Rumlar da zanneder önemli müttefiktirler ağızları kulaklarında.

        Şimdi özel temsilci bayan Holguin var ya bay Guterres’in, hani 6 aylıktı görevi bu da uzatıldı, güya Eylül ayında hareketlilik olacak. Montana’da kaldığı yerden görüşmelerin başlaması ihtimali var mı yok mu diye bakacak bayan Holguin. Önce Garantiler, Asker ve yönetim konuları ortaya konacakmış. Rumlar acele BM’ye iletmiş. Devlet tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek uluslararası temsiliyet şeklinde  olacak ve bundan geri adım da asla atmayacağını duyurmuş. Valllahi bravo, adamlar o kadar şımartılmış o kadar alıştırılmış ki 60 buçuk senede peşinen şartlar da sürer, Kıbrıs sorununun tek sorumlusu olarak. BM de buna taraftardır. Neden olmasın, içimizdeki işbirlikçiler bile ayni fikirde olduktan sonra. Yani hepsi anlaştı, gerçekten kim haklı kim haksız bakmadan Türkleri Rumlara yamalamaya, sonra da haritadan silmeye.

         Ne haklı olmamız ilgilendirir, ne 11 yılda Rumların bize yaptıkları ilgilendirir ne de son 50 yıldır bize yapılan adaletsizlikler ilgilendirir BMGK’ni,  ne de 20 yıldır  AB’nin haklı taraf bize karşı yaptıkları haksızlıklar, adaletsizlikler ve insanlık dışı muameleler ilgilendirir ne BMGK’ni, ne AB’ni, yazzzıklar olsun.

         Ne Ayvasıl, ne Arpalık, ne İnönü, ne Taşkent, ne Atlılar, ne Sandallar, ne Muratağa katliamları, ne Mağusa katliamları, ne Topçuköy, ne Limasol, Baf, Geçitkale, Boğaziçi, İskele, Tuzla ve diğer bölgelerde Rumların yaptığı katliamlar, ne yoldan belden, tarlasından, bağından bahçesinden, davarının başından kaçırılıp kör kuyulara atılan soydaşlarımızın ne 21 Aralık 1963 gecesi katledilenlerin, ne kanlı Noel’de Kumsal katliamının hesabı sorulacak. Hepsinin üstü, yargısız infazla bize haksız kesilen oldubitti Hukuk dışı BMGK’nin utanç kararıyla örtülecek. Ve maalesef katiller caniler darbeciler işgalciler  CEZASIZ,  MÜKAFATLANDIRILMIŞ  KALACAK.