Ailenle en çok çatıştığın konular nelerdir? Ev işlerine yardım, odanın dağınıklığı, uyku saati, uyanma saati, arkadaş seçimi, ders konuları, telefon, bilgisayar, giyim, piercing, dövme, gece dışarı çıkma konuları…

      Ya arkadaşlar? Grup ruhu, sadakat, ortak hareket etme ve dayanışma. Kurallara uyma.

      Çatışmalarının çoğunu,en yakınların ile yaşayacaksın. Bundan kaçman mümkündür elbette ama kaçtığın her şey büyüyerek tekrar yaşamına döner.

      Aile ve hatta arkadaşlar ile çatışılır. Çünkü onlar, önemlidir ve yaşamımızda bize çok yakın yerlerdedirler.

      Mesele, çatışmaların problem çözücü olarak kullanılmasıdır. Farklı bir kuşaktan gelen anne babanın, senin kuşağındaki değişime uygun olarak değişmesini beklemek her zaman mümkün değildir. Seni sevmek, korumak, büyütmek konularına kendini kaptırmış bir ebeveyn, büyüdüğünü, kendini korumayı öğrenmeye başladığını, kararlarını vermeden önce düşündüğünü veya danıştığını fark etmemiş olabilir.

      Unutma, çok kısa bir süre çocuktun ve her şey herkes için çok daha kolaydı.

      Mesele, büyüdüğüne hem kendini hem de onları ikna edecek davranışsal bütünlüğü gösterebilmendir. Bu da tercih ve kararlarında, yaşamını ne ile doldurduğunla ilgilidir ve elbette duyarlılığınla.

       Ebeveynin kontrol girişimi ile karşılaştığında, çatışma olacaktır.

       Ebeveynin ve senin, asgari müşterekte buluşmanız çok önemlidir. Ödün vermek, kabul etmek zorunda kalmak veya olayı savaş haline dökmek faydasızdır. Kazanan olmaz. Uyum olmaz. Gelişme olmaz. Değişim olmaz.

      Asgari müşterekte buluşmak; anne babanın çağın değişen koşullarını anlaması ile ilgilidir. Onların senin ihtiyaçlarının bu değişen koşullar tarafından belirlendiğini anlaması beklenir.

Sen de kendi kararlarını verme, dünyayı tanıma, deneyimler yaşama ihtiyaçlarını yerine getirmek için harekete geçmeden önce, olgunlaşmayı başarmalısın.

      Dış dünya için gereken sağduyu, karar verme becerisi, hak, görev ve sorumluluk konuları ile ilgili olan bir olgunlaşmadır ve bunun zamanı gençlik dönemidir.

      Sen bir gençsin. Doğal dürtülerin, denemek istediklerin ve hak gördüklerin var.

      Büyüme arzun ve seni engelleyen her şey bazen, düşünmeden davranmana neden olabilir. Doğru ve yanlışlarını oluşturmadan bir şekilde karar verirsin ve aslında sana göre doğru olmadığını anladığında çok geç olabilir.

      Kaybettiğin zaman, bu bazen tecrübedir. Tecrübeni cebine koyar ve devam edersin. Ama bazı kayıplarda, devam edemezsin. Oyun dışı kalırsın hatta.

      İşte sağduyu bu kadar önemli. Arkadaşlar, aile, arzular, dış dünyanın tatlı şırıngaları…

      İyi ve kötü arasında ayırım yapmak çok da kolay değildir. Gel gör ki, aklın birine mesela ailene danışman gerektiğini söylese de onlar tarafından onaylanmama veya engellenme korkusu ile bunu saklayabilirsin. Yalan söylememek için, konunun açılmamasına çalışırsın.

      Yani, aile ilişkilerine aslında çok fazla önem veriyorsun. Yaptığın veya yapmayı düşündüğün bir davranışın ailende tepki görmesinden ve aile içi karmaşa yaratmasından çekiniyorsun. Konu hakkında sağlıklı karar vermek için yeterince bilgin olmadığında bile, aile içi huzuru bozmamak için sessiz kalabiliyorsun. 

      Yani, itaat etmek çoğu zaman doğru bir yol değildir. Sağduyu gelişimini olumsuz etkiler. Aile baskısına dayanamayıp, çok daha kötü durumlara neden olabilecek davranışlarda bulunabilirsin. Büyümen gecikebilir, yanlış ve doğruyu ayırma becerin gecikebilir. Bu nedenle özerklik arzusu, sağlıklı bir ihtiyaçtır. Ancak bunu gerçekleştirebildiğinde; çatışma, uzlaşım, hayal kırıklığı gibi konularda sağlıklı sonuçlar elde edebilirsin.