Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC ziyaretinde verdiği mesajları biraz kurcaladığımızda Cumhurbaşkanı Tatar ve hükümeti zor günlerin beklediği düşüncesindeyim.
Erdoğan tarafından, Türkiye finansmanıyla yapılacak 5 proje anımsatıldı. Bazılarının “müjde” diye yanlış bir nitelendirme yaptığı bu beş projenin hiçbiri yeni değil.
“Müjde” değil aslında, “artık yapın” mesajıydı.
Kabloyla elektrik gelmesi, Ercan Havalimanı’nın açılması, Derinya’daki sosyal konut projesi, Lefkoşa’ya büyük bir hastane ve suyun Mesarya’ya ulaştırılması son yıllarda Türkiye ile imzalanan protokollerde yer bulduğu gibi Erdoğan ve Fuat Oktay tarafından da defalarca tekrarlanmıştır. Tabii bizim hükümetler tarafından da…
Bu projelerin neden ilerlemediğini sorgulayan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, kanaatimce 20 Temmuz’da geleceğini belirtirken havaalanı özelinde “umarım” ifadesini de kullanmakla mesajını kamuoyu önünde bile net bir şekilde verdi. İçeride kapalı kapılar ardında neler konuşulduğunu tahmin bile edemem. Ama merak ediyorum.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ünal Üstel ve ilgili tüm bakanlar da hükümetin iradesinin Türkiye’den çift yönlü kabloyla elektrik gelmesi yönünde net olduğunu söylemelerine rağmen bu yönde hiçbir adım atılmadı. Maliyet belirleme, sürecin nasıl ilerleyeceğiyle ilgili resmiyete dönüşen bir girişimi duymadım. Samimiyetsizce süren bu tavırın son raddeye geldi diye düşünüyorum.
En trajik konu ise Ercan Havalimanı’nın açılışının sürekli ertelenmesi. İlgili firmanın hazır değiliz demesine rağmen hükümet tarafından sürekli Erdoğan’ı da kandırırcasına açıklanan tören tarihlerine tanık oluyoruz. Dünkü ziyaret tarihi, bu kandırmacanın son tarihiydi. 20 Temmuz’da kaçarı yok…
Hastane konusu da kamuoyunda çok tartışılmasına rağmen hükümetin Türkiye’ye verdiği taahhüt doğrultusunda adım atmadığı bir konudur. Hastanenin şehir hastanesi mi olacağı ya da ne olacağının toplumu çok da ilgilendirmediği düşüncesindeyim. 6 Şubat depremiyle birlikte çok daha acil duruma gelen hastane talebine uygun bir adım buna rağmen atılmadı.
Derinya’ya sosyal konut projesini kendilerinin olmamasına rağmen seçimde söz olarak kullanan hükümetin büyük ortağı kendince sahiplendiği projeyi de ilerletmedi.
Erdoğan’ın söylemleri içindeki son başlıksa hepimizin ihmal ettiği ve yakında çok tartışacağımız su konusudur. Türkiye’den suyun ilk geldiği yılları anımsayalım. Mesarya’ya tarımsal amaçlı suyun götürülmesiyle ilgili sorumluluğu üstlenen KKTC hükümetleri bu yönde adım atmadığı gibi muhalefetler de bunu sorgulamadı. Şehir içlerindeki hatlar yenilenmediği gibi su, sadece belediyelerin gelirini artırma aracı olarak görüldü. Gelinen bu noktada gerekli adımların atılmaması sonucu olarak suyun özelleştirilmesi ve Meserya’ya öyle ulaşmasına tanıklık edeceğiz diye düşünüyorum.
Erdoğan’ın yukarıdaki bahsettiğim yeni olmayan beş konuyu tekrarlanmasıyla heyetler arası toplantılara katıldığı için Cumhurbaşkanı Tatar da artık Başbakan Ünal Üstel ve ilgili bakanlar gibi zor durumdadır.
Cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu, dünkü heyetler arası görüşmelerde yıllardır erteledikleri taahhütler için son ikazı aldıklarının umarım farkındadırlar.
Konularında gerekli iradeyi Erdoğan’ı ikna edecek şekilde 20 Temmuz’a kadar göstermeleri gerekiyor. Bunu yapabilecekler mi? Geçmiş icraatları bunu zayıf olarak işaret ediyor.