Sol bir yetkilisi, Kıbrıs’ta kalıcı ve kapsamlı çözüm ancak BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde mümkündür ve öyle olmalıdır diye buyurdu. Hangi Güvenlik Konseyi bayım,  adı çoktan Güvensizlik Konseyine dönüşmüştür. Bu taraflı, çıkarcı, adaletsiz, kan emici, dünyayı kana bulayan, saldırganlardan yana olan ve de saldırgan olup soy kırımcıya dönüşmüş konseyin hangi kararına inanır ve güvenirsiniz, Kıbrıs konusunda veya Gazze soykırımında yahut dünya genelinde?

        Kıbrıs konusunda hangi kararları adil ve tarafsızdır. Kıbrıs’ta asayişin ve düzenin yeniden sağlanması için saldırgan darbecilere ihtar baskı ve yaptırım, müdahale etmesi gerekirken, 4 Mart 1964’te Cumhuriyet ortaklığımızı elimizden alıp bu darbecilere teslim etmesi ve Cumhuriyetin tek egemeni olarak kabul edip dünyaya da kabul ettirmek suretiyle devletin yönetimini saldırgan canilere hediye etmesi mi adaletlidir? Saldırıya uğrayan katledilen 103 köyden göç ettirilen ve eşit ortak olduğu Devletten kovulan masum Türk Halkına yargısız infazla oldubitti kararla cezalandırıp dünyadan izoleli ambargolar altında bir kenara atması mı adaletlidir?

         Üç aylık diye alınan 186 sayılı kararla sözde Barış Gücünün adaya gelmesinden sonra Türklere saldırıların katlanarak artması mı, saldırgan Rumların desteklenip şımartılması mı,  50 yıllık görüşme sürecinde yapılan görüşmelerde BM çözüm Planlarının Referandum dahil darbeciler tarafından reddedilmesiyle çözümsüzlüğün sürmesine sebep oldukları mı, darbecilerin uzlaşmazlığına saygı duydukları mı, bütün çözüm planlarını kabul eden Türklere cezaların devam ettirmeleri mi, çözümsüzlüğün başlıca sebebi 186 kararı olduğu halde bu kararı 729 aydır (60 sene 7 ay )  uzatmaları   mı, 186 kararın uzatılmasıyla AB’ne tüm Kıbrıs adına haksız üye alınmasına onay vermeleri mi, Türk Halkını yok saymaları mı, kurtuluşumuza imkan veren tek sebebin Garantilerin kaldırılmasında ısrar etmelerini mi adil tarafsız uygun kararlar diye desteklersiniz?

          Ve bütün bu haksızlıkları yapan ve yaptıranları, çözümsüzlüğe sebep olanları Adaletli ve itibarlı olarak kabul eder kararlarını Tanrı kelamı sayar, hakkımız olan ve en adil ve kalıcı çözüm olan eşit Egemen iki devletli çözümü değil de kağıt üzerinde kalacak Türklerin bu topraklarda tutunmasına hiçbir tutar tarafı olmayacak, Rumların kölesi durumuna sokacak bu BMGK kararlarını tek çözüm olarak mı kabul eder savunursunuz bayım?

          Hem BMGK kararlarını, BM parametrelerini savunursunuz hem de iki tarafın kabul edebileceği çözümü. Bu nasıl olacak? Biz Türkler BM çözüm planlarını kabul ettik, etmeyen Rumlar, yani Rumlar kabul edene kadar koy verelim tavizleri gitsin, don atlet kalana kadar, öyle mi? Rumların paşa gönlü kabul edene kadar, öyle ya koskoca KIBRIS CUMHURİYETİNİ  ellerinde tutuyorlar hali hazırda sahipleri, kolay mı kenarından bir parça kesip bize de vermesi? O yüzden biz eğilip bükülüp katlanacağız ta MALİSTA VRE ŞİLLO TURKO desinler.

        Desinler de, ne yapacağız sonrasında yamalandıktan sonra, Garantiler de yok Türkiye’miz de olmayınca. Kaldıracak mı kıçımız her gün gavurun tekmesini, kulaklarımız alışacak mı sövüp saymalarına? Sizin ve kendi ifadenizle partinizin Türkiye garantisine karşı olduğunuz malum. Türkiye’nin adada bulunmasına da karşı, Parti olarak 16 kilometrelik eylem yürüyüşünüzde önünde yürüdüğünüz koca pankartta  ‘ İŞGALCİ – İSTİLACI TÜRKİYE DEFOL ‘  yazısı boşuna değildi. Bir yerlere söz mü verildi yoksa taahhüt mü? Mesela, çok değerli yoldaş AKEL’e, yahut BM-AB’ye?

         Gazze soykırımında itibarı artan hatta dünyaya korku vermesi de katlanan ABD ve öteki Emperyallere artarak duyulan sempati, güven ve itibar nedeniyle BMGK kararları daha da mı önem kazandı? Baksanıza Güneydeki sözde Kıbrıs Cumhuriyeti aslında Helen Cumhuriyetidir o ayrı, bütün kapıları başta ABD ile diğer emperyallere kapıları ardına kadar açmış durumda, Gazze’de yaşanan soy kırıma bile her türlü lojistik yardımı yapmakta, Gazze soykırımına siz de mi destek verirsiniz yoksa?  Öyle ya, BMGK Gazze savaşından sorumludur ve dünyaya da rezil rüsva oldu.

          Güney silah ambargosundan da kurtulmuş olarak  emperyallerle cüce boyuyla güya tatbikatlara da katılmakta, çeşitli ve özellikle savunma anlaşmaları imzalamakta, onların kanatları altına sokulmakta, güya Türkiye’den korkar havalarında. Ey geçmişte solcu şimdi de baş sağcı kesilenler, hani tüm ada vatanımızdır derdiniz, silahsız Kıbrıs derdiniz ne oldu şimdi da gıkınız çıkmaz, Güney onlarca anlaşma yaptı Kıbrıs Cumhuriyeti Antlaşmalarına aykırı olarak yabancı ülkelerin askeri üssü oldu, füzeler uçak gemileri, denizaltılar, türlü bombalar belki de ATOM da var, birleşirsek hepsini önümüzde bulacağız. Anayasayı hem lehimizdeki anlaşma maddelerini de değiştirdiler, kanunsuzluk kanun oldu. Yok mu diyeceğiniz? Vardır vardır sır değil,  şudur ‘Türkiye dışarı’. Yürüdüğünüz bu yolun sonu yoktur, uçurumdur bilesiniz.

         Kim derdi ki, yıllarca mücadele vermiş bin bir badireden geçmiş Kıbrıs Türk Halkı ikiye bölünecek ve neredeyse yarısı  Rumlarla birleşmek için can atacak, Milletine sırtını dönecek, Rumların değirmenine su taşıyacak ve kurtarıcımız Anavatan Türkiye’mizi ve Garantörlüğünü en az Rumlar kadar istemeyecek. Bravo Rumlara, YAZIKLAAAR OLSUN  bize.