Bağıran çağıran, lanet okuyan, küfreden insanlar topluluğu…
Kim mi? Kim olacak KKTC halkı…
Neden mi? Çünkü yine elektrikler kesiliyor.
Elektrikler bölge bölge kesiliyor ve bu nedenle halk isyanlarda.
Halk delirmek, çıldırmak üzere…
Sosyal medyaya bakıyorum, saydıran saydırana…
Öfke yükseldikçe küfrün şiddeti de yükseliyor.
Beni arayanlar da var; telefonu açar açmaz bağırma sesleri geliyor; “Nedir bu rezalet”, “Lanet olsun artık” gibisinden serzenişler.
“Peki benim ne yapmamı istiyorsunuz?” diyorum, kimisi sırf dertleşmek için arıyormuş, kimisi “yazın bunları” diyor.
Dertleşelim dertleşmesine de ne değişecek biz dertleşince?
“Yazın” diyorlar ya, yazmadığımız ay, yazmadığımız hafta mı var?
Yazıyoruz, defalarca yazdık, meslek yaşamımın yarısı elektrik sorunu yazmakla geçti.
Artık tüketmedik mi kendi kendimize söylenmeyi, yakınmayı, gazetelerin haber yapmasını, köşe yazarlarının yazmasını ve vatandaşların sosyal medyadaki tepkisini?
Hepsini tükettik, tekrar tekrar etkisiz aynı şeyleri yapmakla ne değişecek?
Sosyal medyada efelenmenin ne önemi var?
Oturduğunuz yerde öfkelenmenin ya da küfürler savurmanın ne faydasını gördünüz?
Sizi kimlerin elektriksiz bıraktığı ortada aslında ama kendilerinin hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi davranıyorlar.
Sizin öfkenizi, küfürlerinizi üzerlerine alınmıyorlar ki.
Elektrik kesintilerinden mağdur olan, bu nedenle sinirlenen, küfürler yağdıran siz; zannediyorsunuz ki bunlar birisinin umurundadır?
Hayır, kimsenin umurunda değil, yaşadınız rezaletten sorumlu olanlar; “Bunlar bağırır çağırır susar” diye düşünüyor, seslerini çıkarmıyorlar.
Zaten öyle de olmuyor mu? Bir şekilde kesintiler son bulduğunda gerçekten de halk yaşadıklarını unutup normale dönüyor.
Eh böyle bir insan topluluğunu hangi yönetici istemez ki?
Aynı şeyleri tekrar tekrar yaşayıp da tepkisini ortaya koyamayan vatandaşlar…
KIB-TEK’e kimler yatırım yapmadığı için bu sorunları yaşıyoruz, kimler yakıt alımında ihale sürecini kaldırıp doğrudan alımlarla kurumu zarara uğrattı, kimler yanlış kararlar aldı, kurumu elektrik saati alamayacak duruma kimler getirdi, kimler bazı yolsuzluklara göz yumdu?
Hepsi de ortadadır… Suçlular bellidir ama sanki de kurumun düştüğü duruma, yaşadığımız bu rezalete neden olan şeytanlarmış gibi davranılıyor.
Bu topluma yaşatılan rezaletle ilgili kimse hesap vermiyor, kimse de hesap sormuyor, hep yapanın yanına kalıyor.
Zaman zaman Güney Kıbrıs’tan elektrik alıyoruz, bize elektrik veremediklerinde bazı kesimler kızıyor…
Evet evet bize elektrik veremeyince Rumlara, Rum yönetimine öfkeleniyorlar, verip veriştiriyorlar, “Rumlar insani davranmıyormuş”, “Rumlar Pile- Yiğitler yoluyla ilgili tartışmalar nedeniyle bize kötülük yapıp elektrik veremiyormuş”…
Bak bak bak, kafaya bak, zihniyete bak…
Seni senin yöneticilerin mağdur ediyor, senin yöneticilerinin yanlışlıkları, ihmali, istismarı nedeniyle bu hallerdesin, ona bakmıyorsun da Rumları mu suçluyorsun?
“Ruma muhtaç olmayız” diyen milliyetçi abilerimiz, Ruma ne kadar muhtaç bırakıldığını göremez halde…
Rum yönetimi elektrik vermeyince “düşmanlık yaptığını” söyleyebiliyorlar. Kendi görüşlerine, tezlerine ters şeyler... Gerçekten akıl alır gibi değil.
Hem eşit egemen diyorsunuz hem de bu sözleri tekzip edecek söz söyleyip, davranışta bulunuyorsunuz.
Bu çağda bu halk elektriksizliğe mahkûm edilirken vatandaşların bir kısmı sosyal medyaya sıkışan tepkiler ortaya koyar, bir kısmı KIB-TEK’i perişan hale sokanları sorgulayacağına “Rum neden elektrik vermez?” diye oradan düşmanlık senaryoları yazar…
Tamamdır, bekleyin böyle de bu sorun çözülecek, bekleyin de sorumluluğu olanlar üzerine alınacak. Bu halk bu kafada oldukça daha çok dertler, sorunlar bekler bizi.