Hükümet, İçişleri Bakanı aracılığıyla geçmişteki kelepçe uygulaması nedeniyle itibarı zedelenen kişilerden özür diledi…

   Gerçi hükümete yönelik güvensizlikten dolayı, bu özre bile mesafeli yaklaşıldı, altında bir şeyler arandı.

    Son dönem “sahte diploma” ve “rüşvet” olaylarına karışanların çoğunluğunun UBP’nin parlak elemanlarından, yıldızlarından olmasının, bu yumuşama ve özürde payı olduğu düşünülüyor.

   Neyse, anlayan anladı meseleyi…

   Biz özre dönecek olursak; hatasını kabul etmek, özür dilemek bir erdemdir ama bir özür yetmez ki.

   Bu hükümetin dilemesi gereken çok özürler vardır…

   Dün yine birçok bölgede elektrikler kesikti…

   Elektrikte en pahalı ama en kötü hizmeti alan vatandaşlara bir elektrik rezaleti özrü yok mu hükümetin?

   Yatırım yapmayarak KIB-TEK’i böylesine zor durumda bıraktıkları, fahiş rakamlı faturalarla halkın karşısına çıktıkları ve insanları çıldırtan elektrik kesintilerine çare bulamadıkları için de özür dilemesi gerekmez mi hükümet edenlerin?

  Trafik çarpışmaları nedeniyle yollarda can veren insanlar için özür yok mu?

  Kontrol edemediğiniz giriş çıkışlar nedeniyle ülkemizin sorma gir hanına dönüşmesi, kaçak yaşam cenneti haline gelmesi nedeniyle ne zaman özür dileyeceksiniz?

  Sorunlara boğulan çalışma yaşamı, ölümlü iş kazaları için özür yok mu?

  Çevre kirliliği ve çevre katliamı için de bir özür gerekir...

  Dört yılı aşkın süredir insanımızın ilaca ulaşamaması, ilaç sıkıntı yaşaması nedeniyle de bir özür şarttır.

   Hele reçete soruşturması sonucu yaşanan ilaç sorunu için bir özür değil çok çok gerekli…  

   Bir türlü disiplin altına alınamayan, verimsiz olan devlet daire ve kurumları için özür yok mu?

   İnsanları yakıp kavuran pahalılığa bir çare bulamadıkları için özür dilemeleri gerekmez mi?

   Rum müşterilerin bile pahalılıktan dolayı artık kuzeyden alışveriş yapmaz hale gelmesi için özür şart değil mi?  

   Sendikalar okul binalarındaki riskli durumu yıllarca anlattı ama dikkate alan olmadı, ta ki 6 Şubat depremine kadar. O panikle çocuklarımızı çadırlara, sonra da konteyner sınıflara doldurdular. Peki buna özür yok mu?

    Partizanlık, adam kayırma, devletin olanaklarını peşkeş çekme meseleleri için özür dilemeyecek misiniz?

   Ne eğitim kaldı ne sağlık ne turizm ne ekonomi, hepsi dağınık, hepsi dökülüyor, özre muhtaç.

   “Sahte diploma” olayında hep kendi partinizden bir grubun işin içinde olması, atadığınız kişilerin sürekli yolsuzluk olaylarına bulaşması özrü gerektirmez mi?  

   Örnekleri artırabiliriz, liste uzar gider ama eğer bu kadar uzun bir liste varsa özür gerektirmeyen bir alan yok demektir…

    Demek ki gece gündüz özür dilemelisiniz…

    Şimdi neler için özür dilemeniz gerektiğini durup da tek tek saymayalım, bu köşe yetersiz kalır…

    Her şey bu kadar kötüyken halen “iyi işler yaptık, biz tamamız” diyebiliyorsanız, siz bu dünyaya, bu ülkeye başka türlü bakıyorsunuz demektir. Hayal dünyası gibi bir şey…

    Demek ki her şey için genel bir özür dileyin ve çantayı alıp eve gidin.

    En doğrusu galiba bu, bırakın ve gidin, çünkü verebileceğiniz bir şey kalmadı.