Arkadaşlık ilişkilerinin; ilişki sistemimiz içinde önemli bir yeri vardır.

   Arkadaş; terk edildiğimizde, teselli edendir. Boşanma, işsiz kalma, sevgilinin gidişi, ailevi sorunlar, çözülemeyen meseleler, kanayan yaralar ve nicesi arkadaş ile paylaşılır.

   Arkadaş dediğinizde akla gelen, her koşulda yanınızda olacağını bildiğiniz bir can dostudur.

   Bu nedenle arkadaşlık ilişkisi duygusal ve zihinsel sağlığımızın mimarlarından biridir.

   Bütün ilişki biçimlerinde olduğu gibi, arkadaşlık ilişkileri de sınavdan geçer. Bazen güçlendiren, bazen zayıflatan bazen de bitiren kavşaklara ulaşılır.

   Kapanmış bir defter gözüyle bakamadığımız, kafamızdaki sorularla bizi bunaltan bu durum, arkadaşlık ilişkileri içinde tuhaf karşılanabilir. Ancak, arkadaş çok önemli gereksinmelerin karşılıklı giderilmesini kapsayan bir ilişki biçimidir. Düşünün ki, atacağınız adımda sizi uyaran, engelleyen veya destekleyen ve sadece sizin tarafınızda olan biri var. Veya bir şekilde aklınızın dibini açabileceğiniz eşiniz, aileniz dışında biri var. Ne büyük zenginlik…

   Bu nedenle, ömür boyu sürmesi beklenen bir arkadaşlık ilişkisinin bitişi, kişileri sarsabilir. Tıpkı sevgiliden, eşten ayrılmak gibi, yarım hissedilebilir.

   Yakın bir arkadaşlık ilişkisi, yukarıda konuştuklarımızı veremiyorsa aslında bitmiş veya bağ zayıflamış demektir. Kabul etmek gerekir ki, her ilişki tipinde çıkmaz sokaklar vardır ve bazen yolları ayırarak yola devam etmek gerekir.

      Yeni arkadaşlıklara doğru yol almadan, bu en yakın dostun artık en yakın dost olmadığını kabul etmek, nedenlerini anlamak ve yaşanan üzüntüyü, kederi, hayal kırıklığını, yaşamsal döngü içinde kavramayı başarmak gerekir.

   Gerçekten de çok sevgili dostumuz ile bir noktada farklı yollara gitmemiz gerekebilir. Yaşamın getirdikleri, hayata bakışımızı değiştirebilir. Onun değerleri, bizim değersizliklerimiz olabilir. Onun öncelikleri değişmiş ve bizi dışarda bırakmış olabilir. Bunu bir şekilde anlarız. Yokluğu büyük bir boşluk yaratsa da, anlarız.

   Ancak, en acısı ve içinden çıkılması en zor olanı, güven duygumuzu yıkan bir nedenle arkadaşlığımızın sona ermesidir. İhanete uğramak gibi, dışlanmak gibi, bizi ve sırlarımızı çıkarı için feda etmesi gibi. Yıkılırız. Ne kadar zor değil mi?

   Her şekilde, ilişkilerde olması beklenen ala-vere dengesi bozulmuştur ve birbirimize ayıracağımız alan artık eşit değildir.

   Yaşam sürprizlerle doludur. Kimi acı, kimi tatlı. Bunu biliriz. Bu da böyle bir şey işte.

     Çok yakın bir arkadaşlık bittiğinde, ortada en az bir yaralı vardır. Ve yaralının iyileşme süreci sanıldığı kadar kolay değildir. Özellikle, yıkıcı neden, kişiyi yalnız, çaresiz, kandırılmış, iyi niyeti kötüye kullanılmış olarak ortada bıraktıysa, ayağa kalkmak zor olur.

   Peki, bir arkadaşlığın bitiş noktasına doğru gittiğini anlamanın yolları var mı?

   Göremeyebiliriz, anlamlandıramayabiliriz ancak öncüller her zaman vardır. Örneğin, ilişkideki sıcaklık azalmıştır. Ortak zaman dilimi ve paylaşım tek taraflı vericiliğe dönmüştür. Huzurun içine, gerilim veya endişe damlamaya başlamıştır. Yabancılaşma ve gizli kapalılık artmıştır.

   Anlamlandıramadığımız değişiklikleri, güncel yaşamımızın içinde öne çıkarmamız her zaman kolay değildir. İçeride bir yerlerde bir huzursuzluk duyarız ama çözemeyebiliriz. Bir sorun var mı diye sorgulamaya kalkıştığımızda hassas olmakla, her şeyi büyütmekle suçlanırız. Arkadaşlığımız su alan bir tekne gibi batmaktadır.

   Nedenleri anlamak iyidir ama suçlu aramaya kalkıştığımızda bir yerlere takılıp kalabiliriz. Yukarıda konuştuğumuz gibi bazen sadece yollarınız ayrılır. Kişisel bir şey yoktur.

   Bazen ise ne yazık, ihanet ve çıkar elde etme amaçlı bir komplonun kurbanı gibi hissederiz. Aslında bu durum, kurtulmamız için bir şanstır. Yakın dost, uzun zamandır bir yabancıdır ve biz bunu geç fark etmişizdir.

   Ayrılıklar etkiler ama yola devam etmek gerek. Arkadaş, sevgili fark etmez. Yeniden başlamak gerek. Yeni dostlardan öğrenecek çok şey var.

   Yeniden başlamak gecikirse veya zor gelirse, yaşadığımız duygusal çöküntü uzar. Bunu önemsemeli ve gereğini yapmak için harekete geçmeliyiz. Bitirmeden başlanmaz, bilirsiniz. Bu nedenle daha azla yetinmeye razı geleceğimiz girişimlerden uzak durmayı başarmamız gerekir. Ortak mekânlara uğramamak gibi. Ortak arkadaşlarımızla olan iletişimi bağımsızlaştırmak ve onunla olan karşılaşmalarımızı nezaket sınırları ile dondurmak da iyi bir yol.

   Şans dileyerek açık bir veda etmek de güzeldir. Kırgınlığımızı, varsa ihanetini ona bırakarak yürür gideriz.

   Ancak yaşarken edinilen farklılıkların bitirdiği dostluklarda, geçmişte kalan değerler vardır ve bunlar saygıyı hak etmektedirler. Böyle bir arkadaşa veda ederken, geçmişte paylaşılanlara de veda edilmeli. Teşekkür ve minnetle.

   Bu yeni başlangıçlar için itici kuvvettir.