Et kaçakçılığı da birkaç yıldan beridir bu ülkenin kronik sorunları arasında yerini almıştır.

   Kuzey Kıbrıs’ın kronik sorunlarının çoğu, ülkeyi yönetenlerin o sorunları çözmeye niyeti olmaması, bu yönde isteği bulunmaması nedeniyle hep devam etmiştir.

   Et kaçakçılığı da çözülmek istenmeyen hatta ağır olacak ama göz yumulan bir durumdur.

   Güney Kıbrıs’tan kuzeye et kaçakçılığı yapıldığını Mısır’daki sağır sultan bile duymuştur, bugün çocuklara sorsanız nasıl yapıldığını size anlatacak ama ülkeyi yönetenler bunun üstesinden gelemiyor.

   Et kaçakçılığı istense engellenebilir ama istenmiyor.

   İstense çok sıkı tedbirler alınır, ciddi denetim yapılır…

   İstense bu kaçakçılık için cezaların artırılması, caydırıcı olması için yasa- tüzük değişiklikleri yapılabilir. Ancak kaçakçılığı engelleme niyeti yok ki bunlar yapılsın.

   Nereden geliyor bu kaçak etler?

   Hava ve deniz yolundan yapılmadığına göre, kara yoluyla yasadışı bir şekilde Güney Kıbrıs’tan geliyor.

   Peki nasıl oluyor da tonlarca et sınırlardan bir şekilde kuzeye geçiyor?

   Bu ülkenin sınırları delik deşik midir, iyi korunmuyor mu ki bu kadar kolay kaçak et geçiyor?

   Bu ülkenin sınırlarından tonlarca et geçirildiğine göre demek ki istendiği takdirde hemen her şey kaçırılabiliyor.

   Bakın son zamanlarda ihbarlar yapılıyor, tonlarca et ele geçiriliyor.

   Peki sınırlarımız çok iyi denetlense bu etler nasıl geçecekti?

   Uçurularak geçirilemeyeceğine göre bir şekilde sınırlardan geçiriliyor.

   Hem de bu kadar kolay… Evet görebildiğiniz gibi çok kolay…

   Ülkeyi yönetenler ve güvenliğinden sorumlu olanlar hiç mi kendilerini sorumlu hissetmiyor bu konuda?

   “Bizim kontrolümüzde olan bölgelerden bu etler nasıl bu kadar rahat ya da kolay geçer?” diye bu konuyu kendi kendilerine sorun etmiyorlar mı? Rahatsız olmuyor, üzülmüyorlar mı?

    Rivayete göre, o bölgelerde yaşayanlar, kimlerin et kaçakçılığı yaptığını biliyormuş.

    Ancak herkesin bildiği şey bir türlü önlenemiyormuş? Ne tuhaf değil mi?

    Yine rivayete göre, sınırlardan yalnızca et geçiyor değişmiş.

    Ya ne geçiyormuş? Canlı hayvan tabii ki… Evet sınırlardan canlı hayvan da geçiyormuş.

    Bize bunları kim söylüyor? Tabii ki o bölgelerde yaşayan insanlar, hayvancılar söylüyor.

    Güneyden geçen etin ve canlı hayvanın haddi hesabı yokmuş.

    Yani arada ihbarla ele geçirilen kaçak et, devede kulakmış ya da dev buzdağının görünen küçücük kısmı…

     Kurban Bayramı nedeniyle birçok yerde kurbanlar kesilirken, hayvancılardan neredeyse hiç kurbanlık talep edilmemesi tuhaf değil mi?

     Birçok hayvancı buna tepki göstererek, “Tabii ki bizden kurbanlık talep etmezler, çünkü kurbanlıklar da güneyden geliyor” diyor.

     Güneyden kaçak et geliyor, bu kaçak etlere Veteriner Dairesi’nin sözde kayıp mührü vuruluyor.

     Etlere vurulan resmi mühür nasıl kayboluyor, dairede mührün yeniden yapılması süreci nasıl gelişiyor, et kaçakçılarının eline nasıl geçiyor?

   Bu kaçırılan mühürle ne kadar kaçak ete mühür vuruluyor?

   Mesela mühür kaybolmasa da benzer bir mühür yapılabiliyor mu bu ülkedeki kaçak etlere vurulsun?

    Neden olmasın? Bu ülkede böyle alengirli işlerde kafası çalışan kişi çok nasıl olsa…

    Güneyden kaçak et getirmek işinde çıta yükseliyor, sahte ya da çalınmış resmi mühürle kaçak etler mühürlenip, kasaplara satılıyor. Siz de kasapta mührü görüp gönül rahatlığıyla etinizi satın alıyorsunuz.

    Birkaç zamanda bir et kaçakçılığından birileri yakalanıyor. Peki sonra ne oluyor? Unutuluyor, ta ki yenisi yakalanana kadar. Ancak bunlar göstermelik yakalananlar, ya yakalanmayanlar ne olacak?

    Peki tüketiciyi ilgilendiren tarafına bakalım? Tüketici için et sonuçta ettir değil mi? Ancak bu etler kaçak olarak hangi şartlarda geliyor, nerelere, nasıl saklanıyor? Hijyen sorunu yok mudur?

    İkincisi şu; etler güneyden geliyor, çünkü orada et daha ucuz. Peki ucuza alınan et neden yine halka fahiş fiyata satılıyor? Burada kaçakçılığı yapan ve ona ortak olanlar ciddi kârlar elde ediyor.

    Üçüncüsü de şu; ülkemiz hayvancısı bin bir zorluk içinde üretim yapmaya çalışırken, böyle kanunsuz ve haksız rekabet, adaletsiz hatta ahlaksız bir iş değil midir?

    Ha bu iş böyle devam edemez ama etmeye niyetli olanları durdurmak için yetkili makamlarımız; mesela Cumhurbaşkanlığı veya Ticaret Odası, Güney Kıbrıs yetkilileriyle görüşsün ve güneyden et kuzeye yasal olarak geçsin.

    Yeşil Hat’ta güneyden kuzeye mal satımı yoktur ama etle ilgili olsun; sertifikalı etler, almak isteyenlere satılsın. Bu satışlara koyulacak fondan da hayvancılara ödeme yapılsın…

    Olmaz mı? Kolay ya da mümkün değil mi? Hoşunuza gitmediyse kaçakçılığı önleyin, göz yummayın, kaçakçılık çetesini çökertin…

     İsterseniz yaparsınız ama istemiyorsunuz… İnsanları aptal yerine koymaktan vazgeçin artık…