Bugün CNN’in bir haberi hem Türkiye hem de Kuzey Kıbrıs medyasının ilgi odağı oldu. Neredeyse tüm dijital gazeteler haberi verdi. Zaman zaman bazı çağdaş ülkelerle ilgili haberleri okuyup “Onlar...
Bugün CNN’in bir haberi hem Türkiye hem de Kuzey Kıbrıs medyasının ilgi odağı oldu. Neredeyse tüm dijital gazeteler haberi verdi. Zaman zaman bazı çağdaş ülkelerle ilgili haberleri okuyup “Onlar neyle, biz neyle uğraşıyoruz?” diye iç çekeriz ya, işte yine o haberlerden birisi. Haber Dünyanın en mutlu ülkeleri listesinde her yıl mutlaka ilk 10 içinde yer alan Yeni Zelanda’dan… Peki ne olmuş bu mutlu, huzurlu, refah seviyesi yüksek ülkede? İlginç ama durum şuymuş; Yeni Zelanda'da hükümet, ülkede sevgilisinden ayrılan gençlerin ayrılık sürecindeki travmaları kolay atlatabilmesi için 3 yıl içerisinde 4 milyon dolar harcamayı planlıyormuş… Yeni Zelanda hükümeti, ilişkisi henüz biten gençlerin acılarını hafifletmek amacıyla "Love Better" (Daha İyi Sev) isimli kampanya başlatmış… Sosyal Kalkınma ve İstihdam Bakan Yardımcısı Priyanca Radhakrishnan, 1200'den fazla gencin, erken aşk ve incinme deneyimleriyle başa çıkmak için desteğe ihtiyaçları olduğunu kendilerine bildirdiğini açıklamış… Ayrılıkların, gençler arasında atlatılması zor bir imtihan olduğunu belirten Radhakrishnan, “Bu kampanya, diğer gençlere kendi güçlerini, öz değerlerini ve dirençlerini geliştirmelerinde ilham olabilir” demiş… Kampanya, gençlerin gelecekteki ilişkilerine olumlu katkı sunmayı amaçlıyormuş, bunun için de 4 milyon dolar ayrılmış… Nasıl? İlginizi çekti mi? Şimdi bin türlü sorunla uğraşan bir Kuzey Kıbrıs vatandaşına bu haberi okuduğunuzda ya da okuttuğunuzda; “Allah akıl versin bunlara, nelerle uğraşıyorlar?” diyebilir… Zaten bu haberlerin altına yazılan yorumlara baktım, dalgasını geçen de var, hayranlık belirten de, öfkelenen de… “Bu da sorun mu ki 4 milyon dolar ayrılmış?” diyen birçok mesaj okudum… Bize göre değil tabii ki, çünkü bizde oraya gelene kadar daha bin tane sorun var… Aşk acısı çeken ya da ilişkisi bittiği için mutsuz olan gençlere psikolojik destek vermek, öz değerlerini ve dirençlerini geliştirmelerine yardımcı olmak kötü bir fikir değil. Peki Yeni Zelanda Hükümeti’ni bu kadar ince düşünmeye yönelten nedir? Neden, “Aman canım, gençlikte olur böyle şeyler. Aşık olur, ayrılır, başka bulur, sonra da unutur. Bundan daha doğal ne olabilir?” deyip geçmiyorlar. Nedeni şu; onlar bizim yaşadığımız sorunların hiçbirini yaşamıyorlar. Onlar bizim ya bizim gibi ülkelerin yaşadığı sorunları uzun yıllar önce çözdüler… Çok büyük sorunları yok, refah düzeyi yüksek bir ülke, insanları mutlu, hükümetleri duyarlı. O kadar duyarlı ki; aşk acısı çeken, sevgilisinden ayrıldıktan sonra psikolojisi bozulan gençlerine ücretsiz psikolojik destek verebiliyorlar, bunun için 4 milyon dolar ayırabiliyorlar. Bize tuhaf gelebilir, anlamakta zorlanabiliriz, çünkü biz o kadar büyük ve çok sorunla uğraşıyoruz ki, bunu bizim önümüze biri getirdiğinde hakaret gibi gelir bize… Bakın çağdaş ülkelerde insanlar nelerle uğraşıyor, biz nelerle uğraşıyoruz… Daha önce yazmıştım ama yine yazayım… Bundan yaklaşık 10 yıl önce bir grup gazeteci, İsveç’teki bir gazetecilik projesine katılmıştık. Etkinliğin ilk günü önümüze İsveç gazeteleri koydular, tümü de İsveç dilinde yayın yapan gazeteler ve “Bu gazetelere bakın, bir özellikleri var, onu anlayın bakalım” dediler. Baktık, “İsveççe bilmiyoruz ki ne anlayacağız?” dedik. Fotoğraflara bakarak bir şeyi anlamamızı istiyorlardı. Bir arkadaş, “Buldum” dedi. “Fotoğraflara bakarak anladım, bu gazetelerdeki tüm haberler dünyadan, başka ülkelerden, neredeyse İsveç’ten haber yok” diye ekledi arkadaşımız. Soruyu soranlar bu cevabı bekliyordu ve o atölye çalışmasını yöneten uzman, arkadaşımızın ardından devam ederek, “Evet doğru cevap budur. İsveç’te o kadar az sorun vardır ki gazeteciler haber konusu bulamıyor ve sorunlu ülkelerin haberlerini gazetelerine koyuyorlar. Okuyucular da Dünyanın sorunlarını okuyorlar” demişti. Şimdi nasıldır bilmiyorum ama o zaman ülkede çok sorun olmadığı, haber konusu sıkıntısı çekildiği için haftada üç gün yayınlanan gazeteler olduğunu da bizlere söylemişlerdi… O uzman, “Siz Kıbrıslı gazeteciler, haber bulma konusunda şanslı ama o sorunlara maruz kalan vatandaşlar olarak şanssızsınız” demişti. Çok da doğru söylemişti… Bizim haber bulma, manşet atma konusunda hiçbir sıkıntımız yok, köşe yazarları için de konu fazla ama bizim için iyi olan ülke ve ülke insanı için iyi değil… Keşke biz de Finlandiya, Danimarka, İsveç, Norveç, Yeni Zelanda gibi sorunları az, refah bir ülke olsak da biz gazetecilere konu çıkmasa… Biz gazeteciler için işler kesat olsa keşke de ülke insanı refah içinde yüzse, mutlu olsa… O nedenle bu Yeni Zelanda haberini komik ya da tuhaf olarak görmeyin, tüm sorunlarını çözen bir ülke bu sorunla da ilgilenir tabii ki… “Yüzüklerin Efendisi” filmlerinin Yeni Zelanda’da çekildiğini biliyorsunuz herhalde. Peter Jackson’ın “Yüzüklerin Efendisi” filmlerinin, bir sahnesi hariç tümü Yeni Zelanda’da çekilmiş. Bu durum, Yeni Zelanda için inanılmaz bir turizm patlamasına neden olmuş, filmin meraklıları ülkeyi ziyaret ederek her yıl 33 milyon dolar gelir getiriyormuş. Bu nedenle Yeni Zelanda hükümeti ne yapmış biliyor musunuz? Turistler, filmin sahnelerinin setlerinin çekildiği Hobbiton'a seyahat ederken, hükümet de bu ziyaretleri arttırmak ve film hayranlarının ülkenin her yerine yayılan çekim setlerinin daha fazlasını keşfetmesini sağlamak için bir “Yüzüklerin Efendisi Bakanlığı” kurulmuş. Ya, Yeni Zelanda’da Yüzüklerin Efendisi Bakanlığı varmış… Aklınız almıyor değil mi? Biz daha en basit sorunlarımızı çözemezken, başka ülkelerde neler yapıyor insanlar görüyor musunuz? Biz bu küçücük cennet gibi ülkemizi iyi yönetemiyoruz ki… Cenneti cehenneme çevirdik, Ortadoğu ülkelerindeki sorunların benzerlerini yaşar olduk… Öte yandan, Yeni Zelanda gibi refah düzeyi yüksek, çağdaş ülkelerdeki bazı uygulamaların haberlerini okuyunca da tuhafımıza gidiyor, anlam veremiyoruz. Halbuki tuhaf olan, olmaması gereken bizim yaşadıklarımızdır. Onca soruna rağmen bizim ayakta kalabilmemiz mucizedir, onlarınki değil… Biz bu kafalarla gittikçe daha çok şaşırırız, daha çok kendimizle onları karşılaştırır, halimize bakıp onların yaptıklarına “Allah akıl versin” deriz de bizim akla ihtiyacımız olduğunu bile anlayamayız…23 Mart 2023